Advertisement
Advertisement

Coketown'un Gölgesinde: Hard Times

Coketown'un Gölgesinde: Hard Times
  • 3
    0
    0
    0
  • "Sonunda sesler yok oldu, gitti. Evin içindeki kendi ateşinde, sonra da dışarıdaki alevli sislerin içerisinde gelmiş geçmiş en büyük Dokumacı olan zamanın bir kadına dönüştüreceği hangi kumaşı dokuyacağını bulup çıkarmaya çalıştı. Ne var ki yeri gizli, yaptığı iş sessiz, elleri ise bir dilsizin elleriydi."

    Dickens hayattayken okuyucularından büyük ilgi görmüş, çağımızın deyimiyle üst üste "best-seller"lar ortaya koymuş bir yazardı. O günler de şimdikinden pek farklı değilmiş ki belki de popülaritesi yüzünden eleştirmenlerden, edebiyat çevrelerinden pek takdir görmemişti ve edebiyatçılar ona burun kıvırmıştı. Dickens'ın o günlerden bugünlere, hem okuyucu sayısını katlayarak hem de yoğun edebi övgülere mazhar olarak klasik mertebesine ulaşması ustalık dönemi romanlarına bağlanabilir. Hard Times, Dickens'ın o ustalık eserlerinden biridir. Dickens meşhur alaycılığının ve tasvirlerinin en yetkin örneklerini bu romanında sunmuştur. Bu romanı ustalık eseri ve ciddi sanat çalışması sınıfına sokan sadece onun üslubunun ustalığı değil, aynı zamanda yüksek dozlu sosyal eleştiri yapmasıdır. Buna ek olarak yazarın kendisi de orta sınıftan geldiği için eserlerinde çoğunlukla orta sınıfın problemlerini işlemiştir. Dickens, bu romanında yaşadığı toplumu kapsamlı olduğu kadar gerçekçi bir tablo içinde yansıtır. Siyasal açıdan eskisine göre daha umutsuz, duygusal planda daha trajiktir. Taşlamaları daha sert, mizahı daha sönüktür. Konu ile olay örgüsü arasındaki ilişki, kusursuz denebilecek düzeydedir. Karakterler de romanın genel yapısı ile daha uygunluk içinde, yapıyı daha tamamlayıcı niteliktedir. Roman, Dickens'ın da yaşadığı 19. yüzyılın ilk yarısında, İngiltere'nin sanayi devriminin dişlileri arasında yeniden şekillenip ve şekillenirken de derin acıların çekildiği dönemde geçiyor. Mekan ise yazarın Hard Times'ı yazmadan önce ziyaret ettiği Preston'dan esinlenerek yarattığı duman, kömür tozu ve beton kaplı, hayali Coketown. Çağın faydacı zihniyeti özellikle de insanı insan yapan ve mutlu eden unsurları nasıl yok saydığı sert şekilde gözler önüne serilip vahşi bir mizahla yerden yere vuruluyor. Yazarın İngiltere'de Endüstri Devrimi sonrası dönemin sosyal sancılarını yansıtan Zor Zamanlar adlı romanı, yıpratıcı-öldürücü fabrika ortamı, sendikal örgütlenme mücadeleleri, işverenlerin bunları bastırma çabaları, iş kazaları ve yoksul yasaları da dahil olmak üzere; işçi sınıfının karşı karşıya kaldığı çalışma ve yaşama koşullarını etraflıca resmetmekte. İnsanları, rakamlarla, kurallarla, biçimlerle değerlendiren; her şeyin, yaşamların bile her santiminin parayla alınıp satılan bir mal olduğunu savunan bir yaşam felsefesinin kent-soylu savunucuları ve uygulayıcıları… Bunların boyunduruğunda ve kömür madenleriyle dokuma fabrikalarında yaşamaya çalışan işçiler… Sevme hakkı bile olmayan kadınlar… Coketown kasabasının insanları…

    "Şimdi; sizlerden yalnızca gerçek bilgiyi istiyorum. Bu çocuklara yalnızca gerçekleri öğreteceksiniz. Yaşam için gerekli olanlar somut gerçeklerdir. Bu kafalara başka bir şey ekmeyin. Olanları da söküp atını Düşünen hayvanların beyinlerini yalnızca gerçeklerle doldurabilirsiniz. Geri kalanı işlerine yaramaz. Ben kendi çocuklarımı bu ilke doğrultusunda yetiştiriyorum. Bu çocukları da öyle. Gerçeklerden şaşmayınız bayım."

    Kitap üç bölümden oluşuyor: Ekme (sowing), biçme (reaping), toplama (garnering). Bu bölümler anlaşılacağı üzere romanın giriş, gelişme ve sonuç bölümlerini gösteriyor. Ekim bölümünde Bay Gradgrind'le tanışıyoruz. Bay Gradgrind, şehrin önemli adamlarından, sadece akla itimat eden, gerçeklerden (facts!) ve matematiğin kesin sonuçlarından başkasını şiddetle reddeden, işlevsel olmayan her türlü heves ve zevki hor gören, soruları değil tek ve kesin cevapları önemseyen, hem okulundakileri hem de kendi çocuklarını bu disiplinle yetiştiren bir adamdır. Bay Gradgrind'in isminin anlamının "öğütücü" olması, kendi fikirleriyle okuldaki tüm çocukları kurduğu sistemin kölesi haline getirmeye çalıştığını gösterir. Okulda hesaplanabilen ve ölçülebilen ideolojilere yer verilirken, hayal kurmak ve sorgulamak arka plandadır. Sınıftaki öğrencilerden birine ismiyle hitap etmek yerine "20 numaralı kız" diye seslenmesi Bay Gradgrind'in bu felsefesini açıkça ortaya koyuyor. Kaynak: 1

    Yorumlar (0)

    Bu gönderi için henüz bir yorum yapılmamış.

    Yorum Bırakın

    Yorum yapmak için üye girişi yapmalısınız. Üye girişi yapmak için buraya tıklayınız.