Şiir Gibi Bir Film; İn The Mood For Love

Şiir Gibi Bir Film; İn The Mood For Love
  • 12
    0
    1
    5
  • Şiir nedir? Sadece mısralar ile mi yazılır? Bence değil. Bazı güzellikler vardır ki, bizlere bir şiir okumanın verdiği o huzuru ve hissi verir. Ruhumuzu sarar ve kalbimizi yumuşatır. İşte İn the Mood for Love; aynı bu duyguları hissettiren şiir gibi bir film.

    Orijinal adı "Fa Yeung Nin Wa" olan, yönetmen Wong Kar-Wai'nin 2000 yapımlı filmi "İn the Mood for Love" benim için çok özel olan ve konuşmaktan asla vazgeçmeyeceğim bir film. Kulağımda biricik soundtracki ile birlikte yazıyorum bu incelemeyi. Filmin en önemli tamamlayıcısı ve hissedilen o yoğun duygunun sebeplerinden biri kesinlikle bu şarkı. O anlatılamayan aşkı, sır gibi saklanan duyguları açık açık anlatıyor sanki bize her bir notasında. Her dinlediğinizde filmi tekrar izler gibi hatırlatıyor bize. 

    Aşkın yaralayan yüzünü bizlere sunuyor canım yönetmenim; Won Kar-Wai. Çok az diyalogla bile, bize aşkın en derin halini anlatmayı başarıyor. Her bir bakışmayla, küçük bir el tutuşmasıyla ve imkansızlığın verdiği tutsaklıkla hissediyoruz iliklerimize kadar. Kar-Wai yine her zamanki gibi bir hikayenin içine bırakıyor aniden bizi ve bir anda gerçekleri yüzümüze vurarak, hayatın bir masal olmadığını hatırlatarak içinden alıyor ve sonrasında hikayeyi kalbimizi burkarak kapatıyor. 

    Hayatın verdiği mutsuzluğun, yalnızlığın ve çaresizliğinde birbirlerini bulmuş iki insanın; olmaması gereken bir aşka sürüklenmesi ve bu aşk içinde kaybolmalarına rağmen kendilerine bile itiraf edemeyişleri..Belki cesaretsizlikten, belki de yıkıp geçilemeyen algılardan. Mutsuz evliliklerinin pençesindeyken birbirlerini bulmalarıyla; sevgisizliğin içinden bir sevgi yaratmayı başarıyorlar. Birbirlerine "biz onlar gibi olmayacağız" sözü vermiş olsalar bile, geçmişlerini ve hayatlarını geride bırakamıyorlar. Bu mutsuz evliliklerinin sebebi kendileri değilken; cezasını hem kendilerine hem de aşklarına çektiriyorlar bir nevi. Dışarıdan bakıldığında "yasak aşk" gözüken, insanların ağzında sakız olacak bir hikaye gibi gözükse de içerisine girildiğinda bambaşka bir hikayeleri var aslında. Yalnız bırakılmış, sevgiden mahrum edilmiş ve ihanete uğramış iki insan onlar. Kendi yalnızlıkları ve evliliklerinde yaşadıkları dışlanmışlıklarla birbirlerini buluyorlar adeta bu karanlıkta. Kim ne derse desin adına yasak aşk konuluyor bir kere, temize çıkar mı bu yozlaşmışlık ve kötülük dolmuş dünyada?

    Film hissetmek üzerine. Sadece hissediyoruz. İliklerimize kadar hissediyoruz hem de. İki karakterimizin söylemekten korktuğu o kelimeyi; "aşk"ı. Hatta birçok aşk filminden daha çok hissediyoruz. Hem de derin izler bırakarak. Buna Wong Kar-Wai farkı diyebiliriz. Kendisi kesinlikle tabiri caizse sinema dünyasının en önemli "şairlerinden". Çünkü onun yaptıkları sadece film değil; adeta bir şiir.

    Yarım kalan bir hikayeyi öyle güzel bir ustalıkla bizlere sunuyor ki; dillere destan. Her bir çekimi, sahnesi, mekanı ve daha nicesi o kadar iyi bir şekilde hikayeyle bütünleşiyor ki, adeta bir kitap okurcasına su gibi akıp gidiyor zaman. Uzak Doğu sinemasının hatta benim için dünya sinemasının en önemli ve derin aşk hikayelerinden biri İn the Mood for Love. 20 yıl geçmesine rağmen hala ilk günkü gibi derinden sarsmayı başarıyor sizi. Kaç kere izledim hatırlamıyorum bile, ama şundan eminim ki ne kadar izlesem de asla bıkmam. 

    Filmin son sahnesinde, bir duvarın üstündeki küçük bir deliğe sessizce fısıldıyor aşkını baş karakterimiz. O sessizce fısıldayışı bizler duymuyoruz fakat o sessizliğin ardında olan derinlikle sarsılıyoruz. Ve o sessizlik bir daha asla unutulmuyor. Çünkü bize kendi sessiz çığlıklarımızı hatırlatıyor. İşte İn the Mood for Love böyle bir film.

    BONUS: Filmi izlerken de, sonrasında da hatta bu yazıyı yazarken şuan kulağımda olan o muhteşem soundtracki de buraya bırakıyorum. Bir kere dinlendimi asla bir daha yakanızı bırakmıyor, haberiniz olsun..İyi okumalar ve dinlemeler..

    hoşçakalın!


    Yorumlar (1)
    • BU filmi izlemeye yüreğim dayanmıyor. Wong Kar-Wai sevdiğim yönetmenler listesinde ilk sırayı alıyor ama bu filmi gerçekten çok yakıyor insanın canını. Bir de ChungKing Express ve Fallen Angels var nazarımda insanın içine işleyen filmlerinde ama o iki film, buna nazaran daha keyifli bile diyebilirim. Kar-Wai çok ayrı bir yönetmen. Keşke yeni projeler çıkarsa yine.

      Yorum Bırakın

      Yorum yapmak için üye girişi yapmalısınız. Üye girişi yapmak için buraya tıklayınız.