Bilim felsefesinin temel meselesi bilimsel kuramların normatif değerlendirmesi ve özellikle de bir kuramı bilimsel yapan evrensel koşulları belirtme sorunudur. Değerlendirme sorusunun alt başlığı felsefede ‘’sınır koyma sorunu’’ olarak bilinir. Sınır koyma bilim olanla bilim olmayanı (metafizik) ayırmaya çalışmaktır. Sınır koyma sorunu farklı çevreler ve kişilerce tartışma konusu olmuş, başlangıcından itibaren uzun süreler pseudoscience (sahtebilim) olarak görülen psikoloji de bu tartışmalardan nasibini almıştır.
Takvimler 1910’lu yılları gösterirken Viyana kahvehanelerinde bir grup genç- ki bunlar ilerde Viyana Ekolü, Mantıksal Pozitivistler, Rasyonel Pozitivistler, Mantıksal Deneycilik, Yeni Olguculuk gibi isimlerle de anılacaktı- bazen sabahlara kadar bilim felsefesi tartışırlardı. Bu gençler arasında Carnap, Morizt Schlick, Gödel, Otto Neurath, Philip Frank gibi isimler de vardı. Bu grup dünyanın bilimsel olarak kavranışının peşindeydi.Mantıksal pozitivistlerin fikirlerinin dayanak noktası doğrulanabilirlik ilkesidir. Başka bir deyişle bir önerme duyu deneyiyle sınanabiliyor ve doğrulanabiliyorsa bilimseldir; doğrulanamıyorsa bilimsel değildir. Deneysel olarak sınanamayan önermeler de anlamlı değildir.
Viyana Ekolü’nün bu görüşlerine bazı itirazlar vardı. Bu itirazları yapan kişilerden biri de Karl Popper’dı. Popper 4 farklı teori ile ilgilendi bunlar; Einstein’ın İzafiyeti, Karl Marx’ın Sınıf Sistemi, Freud’un Psikanalizi, Adler’in Bireysel Psikolojisi’ydi.
Popper bilimi, bataklıkta kazıklar üzerine inşa edilmiş bir yapıya benzetir. Bu kazıklar hiçbir zaman ‘’var olan’’ doğal ve sağlam bir tabana dayanmaz. Zaman zaman kazıkların sağlam bir temele dayandıkları düşünülebilir; ama bu bir yanılgı olacaktır çünkü kazıklar geçici bir süre için kendilerine sağlam bir dayanak bulacaktır. Bir süre sonra sağlam sanılan temel yine zayıflayabilir. Bu nedenle de kazıkların hep daha derine çakılması vazgeçilmez olmalıdır. İşte Popper’ın bilim anlayışı buna benzer, önermelerin tekrar tekrar sınanması çok önemlidir.
Popper’ın Yanlışlanabilirlik Ölçütü
Mantıksal pozitivistlerin ölçüt olarak doğrulanabilirliği kullandıklarını söylemiştim. Popper buna karşı çıkıyordu çünkü doğrulanabilirlik bir ölçüt olamazdı çünkü bir kuramı doğrulayabilecek verileri bulmak kolaydı ancak kurama asıl bilimsellik vasfını kazandıran yanlışlanabilirlik ölçütüydü.
Nedir Yanlışlanabilirlik?
Popper’a göre bir önerme, ancak önermenin yanlış olabileceğini gösterir biçimde evreni tanımlıyorsa bilimsel olabilir. Bunu biraz daha açalım. Bir önerme eğer kendisiyle mantıksal olarak çelişen bir temel önerme içeriyorsa o önerme yanlışlanabilirdir. Buna bir örnek verelim. Tüm kuğular beyazdır önermesi, siyah kuğu vardır önermesinin yanlış olacağını gösterir yani yanlışlanabilirdir, Popper buna hepli önerme der. Beyaz kuğu vardır önermesi ise tümel-varlı önermedir. Tümel-varlı önermelerde siyah kuğu vardır, mavi kuğu vardır diyebiliriz çünkü siyah ya da mavi kuğu vardır önermesi beyaz kuğu vardır önermesi ile çelişmez. Beyaz kuğu vardır önermesi, önermenin yanlış olabileceği başka bir önerme barındırmaz bu yüzden de yanlışlanabilir değildir.
Yeri gelmişken söylemekte fayda var. Bir önermenin yanlışlanabilir olması ile yanlışlanması farklı şeylerdir. Önermenin yanlışlanabilir olması cümle anlamında buna imkan tanıması ile ilgiliyken yanlışlanması sınama işlemi yapıldıktan sonra gerçekleşir.
Popper’ın Süzgeci
Popper’ın ilgilendiği 4 farklı teori ile ilgili bir süzgeç düşünelim. Popper ortada ve elinde bir süzgeç var. Sırasıyla Einstein, Marx, Freud ve Adler teorileri ile geldiler. Süzgeçten sadece İzafiyet Teorisi ile Einstein geçebilir Marx’ın Freud’un Adler’in teorileri süzgeçten geçemez, üstte kalır.
Peki neden süzgeçten geçemediler?
Öncelikle İzafiyet Teorisinin neden geçtiğini anlatayım. Popper Einstein’ın teorisine özel ilgi duymaktadır çünkü Einstein bir hata bulunduğunda teorisini elden çıkarma konusunda oldukça isteklidir. Bunun yanında Einstein teorisinin hangi noktalarda yanlışlanabileceğini göstermiştir.
Freud ve Adler için aynı şeyi söyleyemiyoruz. Bunu çok kullanılan bir örnekle anlatalım. Bir nehrin kenarında yürürken nehre düşmüş ve boğulmamak için çırpınan bir çocuğu gören adamın muhtemelen 2 davranışta bulunur: Bunları Adlerci kurama göre inceleyelim:
1- Eğer adam çocuğu kurtarmak için nehre atlarsa Adlerci görüş bunu adamın tehlikeye rağmen suya atlamaya cesaretli olduğunu ispatlayarak aşağılık duygusunu yenmeyi amaçladığını söylecektir.
2- Eğer adam çocuğu kurtarmak için nehre atlamazsa o zaman da adam, çocuk boğulurken bile kıyıda kalma soğukkanlılığına sahip olduğunu ispat ederek aşağılık duygusunu telafi etmektedir diye açıklar Adlerci görüş.
Freud’un teorisi ile de aynı adamın 2 durumu da açıklanabilir (savunma mekanizmaları). İşte burada yanlışlanabilirlik ölçütü devreye girer. Popper’a göre Freud’un da Adler’in de teorileri bilimsel değildir çünkü teorilerinin hangi durumlarda yanlışlanacağını anlatmamışlardır ve her durumu açıklayabilirler.
Popper, Adler’in yanında kısa bir süre çalışmıştır ve şöyle bir anektod aktarır: Popper 1919 yılında Adlerci yaklaşımla açıklanamayacağını düşündüğü bir durumu Adler’e anlattığında Adler’in çocuğu hiç görmeden çocuğun durumunu Adlerci kavramlarla hiç zorlanmadan açıklayabildiğini görür. ‘’Hafiften bozulup ona nasıl bu kadar emin olabiliyorsun diye sordum.’’ ‘’Daha önceki bin deneyimim sayesinde’’ diye cevap verince dayanamayıp bu vakayla deneyimleriniz binbir etmiş olmalı dedim.’’
Kısacası Popper’a göre Freud ve Adler’in teorileri bilimsel değildir çünkü yanlışlanabilir değildirler.
Kaynaklar ve İleri Okuma
Demir, Ö. (1992) Bilim felsefesi. İstanbul: Ağaç
Güzel, C. (2013) Bilim felsefesi. Ankara: Bilgesu
Gimbel, S (2017) Bilimsel yöntemin izinde. Özlem Ünlü (Çev.) Ankara: Dipnot
Kabadayı, T. (2004). Yanlışlanabilirlik Ölçütüne Yönelik Eleştiriler Üzerine Bir
Çalışma. (Yayınlanmamış Doktora Tezi), HÜ Ankara.
Lakatos, I. (2014) Bilimsel araştırma programlarının metodolojisi. Duygu Uygun (Çev.) İstanbul: Alfa
Popper, K.R. (2017) Bilimsel araştırmanın mantığı. İlknur Aka, İbrahim Turan (Çev.) İstanbul: Yapı Kredi
Şengör, C. (2017) Bilgiyle sohbet popüler bilim yazıları. İstanbul: Türkiye İş Bankası
Yorum Bırakın