Evrimsel geçmişimiz, genlerimizi bir sonraki nesile aktarma savaşıyla doludur. Gen aktarımını Dawkins bir nevi bayrak yarışına benzetmiştir (Dawkins,2014). Bu savaş ya da yarışta aşk türümüz için önemli bir konu olmuştur. Bu yazımızda cinsiyetin evrimine değineceğiz.
Yaşam aslında iç içe var olan bir kodlamalar uyumudur. Bu kodlamaları enformasyon sistemleri oluşturur. Canlılık için pek çok tanım yapılıyor olmasına rağmen canlılık iki temel üzerinden incelenir: Organizasyon ve aktivite (Bakırcı,2013). Enerji kullanımı canlılık için temeldir çünkü termodinamiğin 2.yasası (entropi) bunu gerektirir ama bu belki başka bir yazının konusu olur bunu burada bırakmakta fayda var.
Bugün bildiğimiz kadarıyla yaşamın en eski kanıtı günümüzden 3 buçuk milyar yıl öncesine tarihlenen bakteri benzeri mikrofosillerin oluşturduğu tabakalı bir yapısı olan stromatolitler’dir. Bunun yanında bir sonraki aşamada çok hücreli hayvanların en eski fosilleri 640 milyon yıl öncesine dayanmaktadır (Bahçeci,2015).
Eşeyselliğin oluşumu bir hayli zaman almıştır. Yaşamın ortaya çıkışından yaklaşık olarak 2 milyar yıl sonra eşeyler ayrılmıştır. Dişiliği bir yavru meydana getirme süreci olarak tanımlarsak ilk iki milyar yıl boyunca dünyamızda sadece dişiler varlığını sürdürmüş, erkeğin ortaya çıkması ise daha sonraki iki milyar yılı bulmuştur (Demirsoy,2018). Burada bir noktaya değinmekte fayda var: Yüksek organizmalı canlılar (primatlar gibi; insan da bir primattır yani gelişmiş canlıdır) kural olarak uzun yaşayıp yavaş ürerler ve az yavru meydana getirirler. Bu nedenle döller arasındaki değişimi kolay kolay fark edemeyiz hele ki birkaç insan ömründe değişimleri hiç fark edilmez (Demirsoy,2017). Bunun yanında evrim bir bakteri kolonisinde kolaylıkla fark edilebilir.
Erkek-dişi cinsiyetleri arasındaki başlangıçtaki mücadele aslında çok pragmatikti. Çünkü bireyler daha az enerji harcamak ve daha rahat yaşamak için erkek kimliğe ulaşmayı ön plana aldılar ardında başlangıçta erkek-dişi kavgası olarak ortaya çıkan bu süreç filogenetik süreçte yerini erkek-erkek kavgasına bıraktı (Demirsoy,2017). Eşeyler arasındaki bu mücadelede bir başka nokta ise dişi cinsiyetin sömürülmesidir bunun temel sebebi de yumurtaların spermlerden büyük olmasıdır (Dawkins,2014). Söz gelimi insanlarda yeni bir yaşamın ortaya çıkması için 60 milyon spermden biri ile 200 bin yumurtadan birinin birleşimi gerekir. Yani yaşam aynı zamanda matematiksel bir mucizedir.
Şimdi filogenetik süreçten evrimin temel mekanizmalarından biri olan eşeysel (cinsel) seçilime değinelim. Darwin aynı eşeyden (erkek veya dişi) farklı bireylerin sahip oldukları eşlerin sayısı ya da üreme kapasitesi bakımından farklılıklarını betimlemek için ‘’eşeysel seçilim’’ kavramını ortaya atmıştır (Çiçek,2018). Bir diğer deyişle eşeysel seçilim doğanın üreme konusunda yaptığı eleme ve seçme işlemidir (1). Peki gelelim biz insanlara, insanlar neye göre eş seçerler? Bu sorunun yanıtı aslında bir hayli karmaşık ve bununla ilgili binlerce araştırma ve kitap bulabilirsiniz ben burada kısa bir şekilde değinmek zorunda kalacağım.
Biz insanlar her ne kadar dünyadaki en gelişmiş canlılar olsak da dürtülerimiz soyumuzu devam ettirmek için programlanmıştır. Bu açıdan bakarsak cinsel seçilimin ne kadar önemli bir mekanizma olduğu bir kez daha ortaya çıkar. Cinsel seçilim 2 şekilde ortaya çıkar: Aynı cinsiyetten üyeler yarışır ya da bireyler belirli niteliklere göre seçilirler. Birçok türde olduğu gibi bizde de genellikle dişi cinsiyet seçme yapar. Ancak insanlarda seçilim biraz daha karmaşıktır. Örneğin yapılan pek çok çalışmada seçme mekanizmasında ekonomik kaynakların, sosyal statünün ve zeka göstergelerinin (yapılan çalışmalarda 5 eyleme dayanır; geniş bir perspektife sahip olma, sosyal becerilerin iyi olması, parayı yönetebilme, problem çözme ve yeni görevlere adapte olabilme, sorunları çözmek için gideceği yerleri bilebilme) bir hayli önemli olduğu ortaya çıkmaktadır (Buss,2003).
Fiziksel görünüm diğer canlılarda olduğu gibi biz insanlarda da etkili bir seçme mekanizmasıdır. Yapılan çalışmalar, kadınların sakallı ve düşük frekanslı ses tonuna sahip erkekleri tercih ettiği yönündedir. Erkekler ise yuvarlak yüz hatları, iri göğüsler ve iri kalçaları tercih etmektedir (Çiçek,2018).
Dönem dönem tartışma konusu olan bir başka meseleye de değinmek istiyorum. Tek eşlilik – çok eşlilik tartışması. Ünlü nörobilimci David Eagleman Incognito kitabında evrimsel bakış açısından, bir çocuk yetiştirmek için gereken süreyi aştıktan sonra (ortalama 4 yıl) seçtiğimiz eşe duyduğumuz ilginin azalmasına programlandığımız söylemiştir (Eagleman,2017). Davranışlarımızın ortaya çıkmasındaki tek etken kalıtım değildir çevre koşullarından da etkileniyoruz. Nisan 2016’da yapılan bir çalışmada insanların tek eşli bir çiftleşme stratejisi geliştirmelerinin sebebi, ‘mahalle baskısı’nın yanı sıra cinsel yolla bulaşan hastalıkların olabileceği öne sürülmüştür. Araştırmacıların bulgularına göre, daha küçük çok eşli toplumlar (bu toplum yapısının erken avcı toplayıcılık döneminde yaygın olduğu düşünülüyor), tek eşli toplum yapısına sahip küçük toplumlara göre daha çok ürüyorlar. Ayrıca yine çok eşli küçük avcı toplayıcı toplumlarda ortaya çıkan cinsel hastalık salgınları daha çabuk geçiyor. Fakat toplum büyüdükçe çok eşlilikten tek eşliliğe doğru bir kayma meydana geliyor. Aslında bizim türümüz gibi cinsiyet oranı kabaca 50/50 olan türlerde, çok eşliliği üreyemeyen ve sosyal yapıya zarar veren erkekler oluşturuyor. Çok eşlilik, aynı zamanda kadınlar için de dezavantajlı bir durum. Çok eşli toplumlarda, kadınların doğurganlıkları tek eşli toplumlara göre azalırken kadınların cinsel yolla bulaşan hastalıklara yakalanma ihtimalleri artıyor (2).
Partnerler arasında sıklıkla sorun olan bir mesele de kıskançlıktır: Kıskançlık, aldatma ile mücadele etmek için evrimleşmiş psikolojik bir stratejidir. Evrimsel geçmişimizde eşlerinin sadakatsizliğine kayıtsız kalan erkekler, babalıklarını tehlikeye atmaktan korkuyorlardı (Buss,2003).
Son olarak bir araştırmadan daha bahsedeceğim. Avustralya’da bir partner bulma sitesinden 42.000 veri kullanarak yapılan bir çalışmada 18 ve 40 yaşları arasındaki kadınlar (en bereketli yılları) karşı cins için daha sıkı eğitim tercihleri göstermişler, ancak bu, bu dönemin sonuna doğru azalmıştır. Bununla birlikte, 50 yaşını geçmiş kadınlar bir kez daha özel hale gelmiştir. 50 yaşını geçmiş erkekler de sıkı eğitim tercihleri göstermiştir. Tüm yaş gruplarında, kadınlar erkeklere göre kendileri ile aynı veya kendilerinden daha yüksek eğitim seviyesine sahip bir partneri tercih etme olasılığı daha fazla olmuştur. Genel olarak, bu sonuçlar, potansiyel bir partnerde eğitim gereklilikleri söz konusu olduğunda, kadınların erkeklerden, özellikle de en fazla üreme yıllarında daha seçici olduklarını göstermiştir. Gerçekten de, kadınların kendi eğitim düzeylerini kontrol ettikten sonra bile, daha fazla kadın (erkeklere göre), potansiyel bir partnerde daha yüksek bir eğitim seviyesi tercih etmiştir. Bu nedenle, kadınların ebeveynliğe önemli ölçüde yatırım yaptıkları göz önüne alındığında, eşi seçiminde seçici davranacakları, yatırım seviyelerini takdir edecek ve onu bir şekilde veya formda eşleştirmeye çalışan birini bulmaya çalışması doğaldır (3).
Evrim canlılardaki değişimdir yani bir yasadır, evrim teorisi ise bu değişimin nasıl olduğunu inceleyen mevcut koşullarda en güçlü teoridir. Evrim vardır ve devam etmektedir. Cinsiyetlerin oluşması ve eş seçimi evrim teorisinin özellikle evrimsel psikolojinin temel konuları arasındadır.
60 milyon spermden ve 200 bin yumurtadan birinin birleşimi ile gelen hayat. Yaşam büyük bir matematiksel mucizedir. Bilimle Kalın…
Kaynaklar ve İleri Okuma
Bakırcı, Ç.M. (2013) Evrim kuramı ve mekanizmaları. İstanbul: Evrensel Kültür.
Bahçeci,Z.(2015) Evrim. Ankara:Anı.
Buss, D.M. (2003) The evolution of desire. Basic Books.
Çiçek, K. (2018) Eşeysel Seçilim: Bir Üreme Mücadelesi. Bilim ve Ütopya, 289, 29-35.
Dawkins, R. (2014) Gen Bencildir. Tunç Tuncay Bilgin (Çev.) İstanbul: Kuzey.
Dawkins, R. (2014) Yeryüzündeki En Büyük Gösteri. Polat Uygar ve Tunç Tuncay Bilgin (Çev.Edt.) İstanbul: Kuzey.
Demirsoy, A. (2018) Eşeyselliğin evrimi. Bilim ve Ütopya, 289, 10-28.
Demirsoy, A. (2017) Evrim İstanbul: Asi Kitap.
Eagleman, D. (2017) Incognito. Zeynep Arık Tozar (Çev.) İstanbul: Domingo.
1-https://evrimagaci.org/evrim-mekanizmalari-4-cinsel-secilim-rastgele-olmayan-ciftlesme-42
Erişim Tarihi: 12 Ağustos 2018
2-https://bilimfili.com/insanlarin-tek-esliliginin-sebebi-ask-ya-da-sadakat-olmayabilir/
Erişim Tarihi: 12 Ağustos 2018
3-https://www.psychologytoday.com/us/blog/finding-new-home/201807/what-type-man-are-female-online-daters-looking
Erişim Tarihi: 12 Ağustos 2018
Yorum Bırakın