Osmanlı Sarayında Kahve Kültürü

Osmanlı Sarayında Kahve Kültürü
  • 9
    0
    2
    0
  • “Sihirli meyve” olarak Etiyopya’da keşfedilen ve 15. Yüzyılda Yemen’den Osmanlı topraklarına ulaşan kahve, kısa zamanda yaygınlaşmış, itibarlı bir içecek olarak sarayda ve zengin evlerinde yerini almış, etrafında ritüeller şekillenmeye başlanmış ve sosyal hayatın gelişmesinde önemli rol oynamıştır. (Ögel)

    Her ne kadar kahvenin Osmanlı sarayında tam olarak ne zaman kullanılmaya başlandığı bilinmese de 16. Yüzyılda Yemen Valisi Özdemir Paşa tarafından İstanbul’a getirilip Kanuni Sultan Süleyman’a sunduğu düşüncesi yaygındır. Bu sayede kahvenin Osmanlı saray mutfağında yer aldığı düşünülmektedir. 
    Kahve Osmanlıda ilk olarak saraylarda içilmeye başlanmıştır. Saraydaki konuklara ikram edilen tatlılarla ve şerbetlerle birlikte kahve sunulmaktaydı. Kahve zamanla o kadar önemli bir hale gelmişti ki padişahın içeceği kahvenin suyu özel olarak Eyüp tepesi civarındaki Gümüşsuyu’ndan getirtilmekteydi ve bu işin görevlisine bostancıbaşı denmekteydi. Türk kahvesi sadece lezzeti ve hazırlanışıyla değil, sunumu ve içimiyle de çok özel bir yere sahiptir. Kahve sunumu saraylarda özel bir törenle yapılırdı. Konukların ağırlandığı bölüme sitil örtüsü denen örtü, iki kişi tarafından taşınarak önden getirilirdi, ardından da kahve tepsisi getirilirdi. Tepsi ağırsa iki kişi tarafından tutulurdu. Kahve ibriklerden fincanlara aktarılır, en son, dağıtan kişi içeriye girerdi. (Bulduk & Süren, s. 304-305)


    Pek çok işin bir görevlisi olduğu gibi kısa zamanda kahvenin de bir görevlisi olmuştur ve saray görevlileri arasında kahvecibaşı adıyla anılan bir rütbe ortaya çıkmıştır. Kahvecibaşı, padişaha ya da hangi devlet görevlisine hizmet ediyorsa o kişinin kahvesini pişirmekle ve sunmakla görevliydi. Bu kişiler daha çok sadık ve sır tutmasını bilen kişiler arasından seçilirdi. Topkapı Sarayı’nın taşınmasından sonra kahvecibaşıların görevleri önemini yitirmiş ve sadece özel günlerde hizmet etmeye başlamışlardır.
      Kahvecibaşı ( Elbise-i Atika-i Osmaniye, İÜ Ktp.)
    Foto. 1: Kahvecibaşı ( Elbise-i Atika-i Osmaniye, İÜ Ktp.)


    Osmanlı saray ve konak haremlerinde misafirlere bir törenle kahve ikram edildiği bilinmektedir. (Tunç, 2014, s. 36) Kahve bir süre sonra imparatorluktaki bazı kesimler tarafından sağlıksız, dine uygun olmayan, uyuşturucu bir madde şeklinde değerlendirilmiştir. Kahvenin yaygınlaşması beraberinde kahvehanelerin ortaya çıkmasına sebep olduğu için bu mekânlar da bazı din ve devlet adamları tarafından uygun bulunmamıştır. Bu durumların sonucu olarak “halk” için kahve ve kahvehanelere bazı kısıtlamalar hatta yasaklar getirilmiştir. Uzun yıllar boyunca da kahvenin haram olup olmadığı ya da kahvehanelerin zararlı mekânlar olup olmadığı tartışılmıştır. Nihayetinde bu tartışmayı kahve ve kahvehaneler kazanmıştır.  Halk arasında kullanılıp kullanılmaması tartışması sürerken sarayda kahve içilmesine devam edilmiştir. Buna örnek olarak Kanuni’nin kahveyi yasaklamasına rağmen sarayda bir kahvecibaşı ataması verilebilir. Kahve saray için değil daha çok halk için bir tehlike olarak görüşmüş olmalıdır. 


    XVII. yüzyılda resmi devlet erkânının toplantılarında kahve ikram edilmeye ve kahvenin merasimlerde önemli bir yer tutmaya başlamasından sonra kahve tüketimi oldukça artmıştır. (Bostan, 2001) Kanuni’nin donanma amirali Barbaros Hayreddin Paşa’nın vakfına bağışladığı şahsi konağının bir odasının hususi kahve odası olarak kullanılıyor olması bize kahve ile Osmanlı eliti arasındaki ilişkiyi daha iyi anlamamız açısından önemli ipuçları veriyor. Yine 16. yüzyılın sonları ve 17. yüzyılın başlarının önemli devlet adamlarından olan Cerrah Mehmed Paşa’nın vakfına gelir sağlamak için çeşitli kahvehaneler kurdurduğunu biliyoruz. Peçevi’ye göre bu zamanın devlet ricali arasında yaygın bir uygulamaydı ve vezirler gelir sağlamak için sıklıkla kahvehane açmaya yöneliyorlardı. (Bozkurt, s. 23-24) 
    Sarayda kahve önemli bir ikram geleneği ve teşrifatının doğmasına yol açmıştır. Kahve ikramı merasimi, belirli kurallar ve ritüellere kavuşmuştur. Sarayda, vezirlere kahve ikram edilecek zamanlar ve bu merasimin nasıl yapılacağı teşrifata kaydedilmiştir. Her sene Mart ayının on ikisinde Sultan Ahmed Camii’nde yapılan mevlit merasiminden sonra kahvecibaşı, cemaate kahve dağıtmıştır. (Tunç, 2014, s. 35)

    Kahve Keyfi, Fransız Okulu, 18. yüzyıl
         
    Foto. 2: Kahve Keyfi, Fransız Okulu, 18. yüzyıl
    “Rikâp”larda, Ramazan ve Kurban bayramlarının son günlerinde önemli devlet adamları saraya
    gelerek, rütbelerine göre, darüssaade ağasının ve silâhtar ağanın odalarındaki kahve ikramından sonra padişahın huzuruna kabul edilmişlerdir. Padişahların tahta çıkışlarında, padişah hırka-i saadet dairesine geri döndüğü zaman, hazır olan vezirlere arslanhane denilen yerlerde kahve ve tatlı ikram edilirdi. Yine padişahın tahta çıktığı zamanlarda, hazine-i hümâyûnun denetlenmesi sırasında dışarıda bekleyen kişilere ulûfe dağıtılırken yeniçeri ağasına da kahve sunulması gelenek hâlini almıştır. Elçilerin istikbal merasiminde de kahve içmesi âdeti oluşmuştur.  Kahve, burada da konaklarda da saraydakine benzer merasimlerle sunulmuştur. (Tunç, 2014, s. 35)
    Kahve içiminde kullanılan malzeme kişilerin gelir durumuna göre değişmekteydi Halk topraktan yapılmış fincanları tercih ederken saray ve vezirlerin konaklarında altın ve çini kahve zarfları kullanılmıştır. 

    Fincan, 18. yüzyılın sonu 19. yüzyılın başı, Pera Müzesi
     
    Foto. 3: Fincan, 18. yüzyılın sonu 19. yüzyılın başı, Pera Müzesi
    Sonuç itibariyle kahve kullanımı bir zamanlar dini ve siyasi tartışmalara sebep olsa da Osmanlı topraklarında yerel halk ve saray halkı tarafından sevilerek kullanılmıştır. Bazı saray hekimleri tarafından belli miktarda kullanımlarının sağlığa faydası olduğu bile öne sürülmüştür. Yerel halk tarafından kahve kullanımı kahvehanelerin açılmasına sebep olduğu kadar saray halkı tarafından da sohbetlerin vazgeçilmezi olmuştur. Sarayda zararsız bir keyif içeceği olarak hem kadınlar hem de erkekler tarafından kullanılmıştır. 


    Kaynakça
    Bostan, İ. (2001). Kahve. 2020 tarihinde TDV İslam Ansiklopedisi: https://islamansiklopedisi.org.tr/kahve adresinden alındı
    Bozkurt, D.  Kahve Bahane 40 Yıllık Hatrın 400 Yıllık Hikayesi. 2020 tarihinde https://www.academia.edu/. adresinden alındı
    Bulduk, S., & Süren, T. (tarih yok). Türk Mutfak Kültüründe Kahve .
    Ögel, Z. (tarih yok). Kahve Molası. İstanbul. Nisan 2020 tarihinde https://artsandculture.google.com adresinden alındı
    Tunç, Ş. (2014). Osmanlı Payitahtında Kahvehane ve Kahvehane Kültürünün Yeri. Yayınlanmış Yüksek Lisans Tezi. İstanbul.
    Üner, H. (2010). Osmanlı'da Kahve\ Kahvehane Kültürü Salihli'den Bir Kahvehane Örneği "Himaye-i Etfal". Sanat Tarihi Dergisi.
    Yücebalkan, B., & Yurtsever, Y. (2018). Osmanlı’da Kahve, Kahvehane Kültürü ve Bir Kurumsallaşma Hikâyesi. Turkish Studies.

     

     


    Yorumlar (2)
    • Güzel bir derleme olmuş, tebrikler :) İlgini çekeceğini düşündüğüm bir kitap tavsiyesinde bulunmak isterim; Wolfgang Schivelbusch'den Keyif Verici Maddelerin Tarihi: Cennet, Tat ve Mantık

      • Emeğine sağlık...

        Yorum Bırakın

        Yorum yapmak için üye girişi yapmalısınız. Üye girişi yapmak için buraya tıklayınız.