2 Kasım tarihinde Hava elementine başladım. Havadan önce ateş elementi çalışmıştım, fiziksel olarak oldukça güçlendiğim bir elementti. Ancak hava elementinde her şey tersine döndü. Fiziksel hareketlerin de olduğu – ateş elementindeki kadar zorlayıcı değiller- ama daha çok pranayama yani nefes çalışmalarının ağırlıkta olduğu bir çalışmaydı. Bu sebeple daha çok nefesle ilgili deneyimlerimi aktarmak istiyorum. 

Ben yaklaşık 9 aydır evde kendi başıma yoga yapıyorum. Daha öncesinde de bazı deneyimlerim oldu ancak ne bu kadar ilerleyebildim ne de sürdürebildim. Bu 9 ayda yılmadan, yorulmadan, gerçekten istediğim ve gerçekten bana iyi geldiği için pratiklerimi aksatmadan yaptım. Bazen haftalarca ara vermeden yaptım bazen de ara verdiğim bir ya da birkaç günlük süreler oldu.

Yogada ilerledikçe farklı pratikleri keşfetme şansım oldu bunlardan birisi de hava elementi. Hava elementi yavaşlığı, sakinliği, insanın içinde neler olup bittiğini görmesini sağlaması sebebiyle insanın ruhuna ve zihnine çok iyi gelen pratiklerden bir tanesi. Ben hava elementini Çetin Çetintaş’ın Youtube’a yüklemiş olduğu hava elementi videosu sayesinde öğrenip deneyimledim. 

Aralık ayı ile Hava zamanı başladığı için bu dönemde Hava elementi çalışılması öneriliyor. Sıra dışılık, orijinallik, yeniye uyum sağlamak gibi şeyler hava elementi ile bu dönemde kendisini göstereceği düşünülüyor. İşte bu yaptığımız hava elementi pratiği de içimizdeki hava elementinin dengelenmesini sağlayacak. İçimizdeki hoşgörü, memnuniyet gibi duyguların değişmesini sağlayacak. 

Ben hava elementini Serra Sagra’nın Lotus Çiçeği serisi ile yaptım. Güne başladığımda önce Lotus Çiçeğini yaptım çünkü daha hareketli ve daha çok enerji istediği için ilerleyen saatlere bırakmak istemedim. Hava’yı genelde akşam yemeğinden önce yaptım. Bu konuyla ilgi Çetin Hoca, 21 gün ara vermeden olacak şekilde günün istenilen bir saatinde yapılabileceğini söylüyor. Ben de hangisini ne zaman yapacağımı kendi rutinime göre ayarladım. 

Ben kişisel hayatımda çoğunlukla memnuniyetsiz, gergin ve sinirli birisiydim. Sürekli iç çatışmalar yaşardım. Öfkemi dizginlemekte güçlük geçerdim. Bu seri ile bu duygularımda olumlu değişimler yaşamaya başladım. Tabi bunlar ilk günden olmadı, değişim emek ve kararlılık ister.

İlk günlerde nefes çalışmalarında oldukça zorlandım. Nefesim güçlü değildi ancak bunu aralıksız 21 gün boyunca yaptığımız için zamanla ciğerlerimin daha da geliştiğini, derin nefes alıp verirken zorlanmadığımı fark etmeye başladım. Bunun yanı sıra nefes çalışması demek düşüncelerle baş başa kalmak demekti. Çabuk dikkati dağılan bir insan olarak tabi bunda da ilk günlerde zorluk çektim. Ama şunu öğrendim ki düşünceleri bastırmak yaptığım en büyük yanlışlardan birisiydi. Evet aklımda böyle bir düşünce var, içimden böyle bir his geçiyor diyerek önce bunu kabullendim. O düşünceden ya da histen hoşlanmamam onu yok etmem gerektiği anlamına gelmiyordu.

 Sadece içimde çakılı kalmış, geçmişte yaşadığım belki unuttuğumu ya da affettiğimi düşündüğüm ama yine de zihnimde bir parçası kalmış şeyleri bırakmaya karar verdim. Yok etmedim sadece özgür bıraktım. 

Bugünümde nefes almamı zorlaştıran, geçmişte bir yerde nefes alan parçamın ne olduğunu buldum. Bu kolaydan zora doğru gitti. Bununla ilgili şöyle bir olay yaşadım. Mata oturduğumda içimden serbest bırakmak istediğim şeye niyet ettiğimde o şeyi gece uyurken rüyamda gördüm. Sanki benimle kalmak istiyor gibiydi. Sanki bilinçaltımın derinliklerine oturmuş gibiydi. Ama kararlılıktan asla vazgeçmedim. Daha sonra yine benzer şekilde rüyamda birisini gördüm. Bu benim hayatımda bazı travmalara sebep olan bir kişiydi. Aslında geçmişte kaldığını, unuttuğumu zannetmiştim. Hatta özgürleşmek için onu bırakmam gerektiği aklıma bile gelmemişti çünkü bence ben onu zaten unutmuştum. Ama o gördüğüm rüya benim bu yolda ilerlememde çok büyük katkı sağladı. Ne yapmam gerektiği ile ilgili bana yol gösterdi. Bende mata bu niyetle çıktım, nefesimi ona odakladım. Pratik bittiğinde gerçekten affetmiş, huzurlu ve her şeyden önemlisi özgür birisi olarak gözlerimi açtım. Bu yaşadığım olaylarla ruhumun, zihnimin geçmişte kalan parçalarının benim enerjimi ne kadar aldığını ve bugünümü ne kadar verimsiz yaşamama sebep olduğunu anladım. 

Çetin hoca bu pratikte der ki; bırak ki yenisi gelsin, hayatında ihtiyacın olan şeye, yeniye yer açılabilsin. Bir şeylere sıkı sıkı tutunmak bazen o kadar yorucu oluyor ki, ona o kadar inanıyoruz ki bırakmak yanlışmış gibi hissettiriyor. Ama deneyimleyince insan ne kadar özgür kaldığını fark ediyor. 

Ayrıca bir farkındalık durumu içindeyim. Az önce bahsettiğim memnuniyetsizlik, hoşgörüsüzlük, öfke durumlarımın artık farkındayım. Galiba farkında olmak işin en zor kısmı çünkü onu anladığın an değişim başlıyor. Bende de böyle oldu. Evet hâlâ kendimi tutamadığım öfkelendiğim, içten içe bir şeylere söylendiğim durumlar oluyor. Ama en azından bunun artık benim için doğru olmadığını ve buna göre davranmam gerektiğini biliyorum. Hayatımda yeniye yer açarken hep öz şefkatin, merhametin, sakinliğin hayatıma girmesine niyet ettim. Çünkü bu memnuniyetsizlik ve öfke konusunda en çok kendime zarar verdim. 

Pratik Çetin Hocanın şu sözleriyle bitiyor: Gözün gördüğünü değil, görünenin ardındaki görünmeyeni; kalbin gördüğünü görmeye niyet ettim. Bu sözler, bu niyet o kadar değerliydi ki benim için kimi zaman ağlayarak gözlerimi açtım kimi zaman gülümseyerek. Kendimle baş başa kalmak, eksik yanlarımı görmek, hayatımı iyileştirmeye çalışmak ve hava elementi pratiği bana çok iyi geldi. Umarım bir ışık yakıp başkalarının da bu pratiği hayatlarına dahil etmesine vesile olurum. 

Not: Elementlerle ilgili daha çok bilgiye ulaşmak isterseniz yine Çetin Çetintaş’ın Hayat Sana Ne Anlatıyor kitabını edinebilirsiniz. 

Namaste 

Kapak fotoğrafı: http://www.brandlifemag.com/dunyayi-guzellestiren-modern-heykeller/