Kızıl Saçlı Deli'nin Yaşamında Ufak Bir Gezinti Iı.

Kızıl Saçlı Deli'nin Yaşamında Ufak Bir Gezinti Iı.
  • 2
    0
    0
    0
  • Sinir kriziyle kulağını kesip otoportresinin yaptıktan sonra yaşadığı çevrede Van Gogh için olan düşünceler değişmişti. Önce oradaki komşular onun akıl hastanesine yatmasını istediler ve bunu bildirdiler. Sonrasında ise tedavisi bittiği halde kendisi dönmek istedi oraya...

    Burada gördüğü her şeyi resmediyordu.Koridorlar,parktaki çeşme,parmaklıklı pencereler,vazolar… Yanında bir gözetmenle yürüyüşe çıkabiliyordu.Bu yürüyüşte gördüğü hasatçı köylüleri,zeytin ağaçlarını,servileri resmediyordu.

    Bu dönemde birçok farklı fırça tekniği kullanarak resim yapmaya başladı. Nokta,vuruş,kabartma… Hastanedeki penceresi tepelere doğru uzanan bir tarlaya bakıyordu ve bu manzarayı pek çok kez resmetmişti. Bunların en güzelleri “Rain” tablolarıydı.

     

    Ve Van Gogh denince akla gelen ilk şeylerden birisi olan, akıllara kazınan ve her yerde gördüğümüz o muhteşem tablo “The Starry Night” "Yıldızlı Gece" bu hastanede resmedildi. Van Gogh burada bir gece manzarasını tasvir etse de resmi aslında gündüz yapmıştır. 

    Van Gogh bu tabloları yaparken zihninin ne kadar berrak olduğunu söylesede hala sanrılar görüyor ve sesler duyuyordu.Sain-Remy’nin onu iyileştiremiyeceğini düşünüyor kasvetli ortam ve yalnızlığın ona iyi gelmediğini söylüyordu.1890 yılında buradan çıktı ve Theo’nu yanına Paris’e tekrar geri döndü. Orada Dr. Gachet adında bir doktorun yakınına yerleşmişti.Onunla aralarındaki bağ doktor-hasta ilişkisinden daha fazlaya yükselmişti ve Theo’ya ilerleyen günlerde bu dostlukla ilgili şunları yazmıştı:

    “O,arkadaş olmaya hazır ve neredeyse bir kardeş gibi hem fiziksel olarak hem de ahlaken birbirimize benziyoruz.Çok sinirli ve çok acayip biri.”

    Daha sonra onun için bir portre yapmıştır. “Doktor Gachet’in Portresi” adıyla bilinen bu resim Van Gogh’un ölümünden yüz yıl sonra 75 milyon dolara satılarak en yüksek fiyat eden tablosu olmuştur.

    Ve gittikçe sona yaklaşıyordu... Van Gogh sıkıntılarından kurtulamıyor yoğun kaygılar taşıyor ve sürekli kriz geçireceğinden korkuyordu. Ölümünden önce en son yaptığı resmi”Buğday Tarlası ve Kargalar” tablosudur. Bu eser onun intihar mektubu gibi yorumlanmıştır.

    Depresif hali ve umutsuzluğu giderek artıyordu.Theo’ya yazdığı mektupta:

    “Hayata bir baltaya sap olamadım ve kafam da hem şimdi hem daha önceden de soyut işliyor.Yani başkaları benim için ne yapsa,ben düşünüp de dengeye sokamıyorum hayatımı.”

    “Senin dostluğun olmasa,hiçbir pişmanlık duymadan kendimi öldürürdüm ve bütün korkaklığıma rağmen sonunda bunu yapacağım.”

    27 Temmuz 1890’da Van Gogh kriz geçireceğini anlar ve apar topar yemek yiyerek eşyalarını alır ve resim yapmayı çok sevdiği bir tepeye doğru gider. Daha sonra birinden önceden çaldığı tabancayı alıp burada kendi göğsüne ateş eder ama ölmez. O halde kasabaya iner ve herkes Dr.Gachet’i aceleyle çağırılar. Kurşun kalbe gelmemiştir ama çok derindedir ve yara enfeksiyon kaparak daha da kötü bir hal alır.29 Temmuz sabahı kardeşi Theo’nun kollarında son nefesini verir. Theo,kardeşinin son sözlerinin “keder sonsuza kadar sürecek” olduğunu söylemiştir. Kardeşi de ondan yaklaşık 7 ay sonra ölür. 

    “Kalbimi ve ruhumu işime kattım,bunu yaparken de aklımı kaybettim.”

    Van Gogh'un odamın kapısında asılı olan sözüyle bitirmek istiyorum cümlelerimi:

    "Yine de yukarıdaki yıldızları ve sonsuzluğu kesinlikle duyabilmeli. O zaman hayat her şeye rağmen büyüylü gibidir."


    Yorumlar (0)

    Bu gönderi için henüz bir yorum yapılmamış.

    Yorum Bırakın

    Yorum yapmak için üye girişi yapmalısınız. Üye girişi yapmak için buraya tıklayınız.