Paris, Texas , 1984 , Wim Wenders

   
   Açıkçası oynat tuşuna basmadan önce filmin süresinin yaklaşık 2.5 saat olması beni biraz ürkütmüştü. Her izleyici gibi izlemeden önce film hakkında bazı yorumlar da okudum ve ürkme derecem iyice yükseldi. Genel şikayet filmin durağan ve sıkıcı olmasıydı. Ama ben bu riski aldım ve izlemeye başladım. Açık konuşmak gerekirse toplamda gözümü sadece 10-15 kere falan kırptım. İnanılmaz derecede içine çekiyor insanı bu yapım. Filmin görüntü yönetmeni Robby Müller inanılmaz bir iş çıkarmış. Rastgele bir noktada durdur tuşuna bassanız emin olun bir tabloyla karşılacaksınız. Kullanılan müzikler olsun, arkaplan ve renk kullanımı olsun tam anlamıyla büyüleyici. 
 
    Filmin konusundan bahsedecek olursak, Paris, Texas bir yol filmi. Uzun süredir ortalarda görünmeyen ve öldüğü düşünülen Travis'in tekrar kendini göstermesiyle başlıyor film. Sonra çeşitli olaylar sonunda kardeşi Walt ile biraraya geliyor ve yıllardır uzak kaldığı geçmişiyle yüzleşmeye başlıyor. Filmin başından itibaren Travis'in sessiz bir karakter olarak tanıtılması aslında çok önemli bir detay. Kendini soyutladığı bu süreçte sessizleştikçe kendini ve geçmişte yaptıklarını dinleme şansını elde eden Travis, bu sayede kendi problemlerine yanıtlar vermek zorunda kalıyor. İnsanlarla iletişim kurmaya başladıkça da geçmişine daha da sıkı tutunmaya başlıyor. Kardeşinin evinde bir süre kaldıktan sonra, yıllar önce kendisini terk eden eşi Jane'i bulmaya karar veriyor. Arabasına atlayıp yola çıkıyor.

 
   Jane, çalışanların müşterileri görmediği ama müşterilerin onu görebildiği bir odada yapılan ve "peep show" adı verilen bir seks dükkanında çalışmaktadır. Travis'in Jane ile ilk ve tek teması bu odada oluyor. Aynalı odadaki bu sekans ve gerçekleştirilen diyaloglar adeta nefesimi kesti. Yaşanan gerginlik ve drama en üst noktalara çıkıyor. Geçmiş kendisini tekrar gösteriyor.
 
"– Çok uzun süredir yoktun Trav.
+ Ne zamandır yokum biliyor musun?
– 4 yıldır.
+ 4 yıl uzun bir süre mi?
– Evet. Küçük bir çocuk için uzun. Hayatının yarısı eder.
+ Bir çocuğun hayatının yarısı."
 
"Görmeyi o kadar istiyordum ki, artık hayal etmeye bile cesaret edemez oldum. "

   Fazla detaya inmeden ve filmin tadını kaçırmamak adına kısaca toparlamak gerekirse; Paris, Texas usta yönetmen Wim Wenders'tan usta bir film. Sinematik açıdan son derece lezzetli olmasıyla beraber harika bir hikaye izletiyor izleyicilere. Alın kahvenizi, alın battaniyenizi ve kendinizi bu harika yapımın kollarına bırakın. Mutlaka izleyin ve izlettirin efendim. İyi Seyirler...