En Man Som Heter Ove (Hayata Röveşata Çeken Adam) , 2015 , Hannes Holm

    Özellikle 2010 yılından sonra teknolojide ve dolayısıyla sinema endüstrisinde yaşanan büyük ve hızlı gelişmeler çekim teknikleri, efektler, makyaj, kostüm vb. sinematik unsurları tabiri caizse zamanın ötesine taşımayı başardı. Artan gelirler ve nispeten daha küçük yaştaki izleyicilere ulaşılabilirliği artması sinemada anlatımın gitgide daha çok yoğun görsellikle, üç boyut teknolojisiyle, son seviye ses / renk koordinasyonuyla vb. yöntemler ile sağlandığını görmeye başladık. E tabi sinemada yüksek paralar denilince akla gelen ilk yer Hollywood. Bir başka deyişle "Amerikan Sineması". Yeni konuların, yaratıcı ve sürükleyici hikayelerin azalıp artık eserlerin kendini tekrar etmesini bir sinemasever olarak sorun belirledikten sonra yavaş yavaş gözümü Avrupa Sineması'na çevirmeye başladım. Bu demek değildir ki Hollywood'da üretilen filmler artık izlenmez. Tabiki de burada çok sayıda harikulade eser yer almaktadır. Sektörü biraz sorguladıktan sonra başka ülke sinemalarına bakmamak çok güç. 

   Evet içimi dökme seansını biraz uzatmış ve sizi baymış olabilirim. Kısacası bu durum beni bir şekilde İskandinav ülkelerine ulaştırdı. 2015 yılı İsveç yapımı olan neden ve nasıl olduğu bilinmez Türkçe'ye "Hayata Röveşata Atan Adam" olarak çevrilen bu film hakkında iki cümle yazmam konusunda beni teşvik etti. Az önce de bahsettiğim yüksek teknolojinin yaptığı dokunuşlar bu yapımda bulunmuyor. .Belki de bu nedenle yapım bana son derece sempatik geldi kim bilir. Bu arada söylemeden geçemeyeceğim filmin adının orijinal Türkçe çevirisi "Ove Adında Bir Adam" olmalıydı. Gerçi film adı çevirme konusunda ülke olarak kafamızın çok karışık olduğu su götürmez bir gerçek. 

   Hikaye son derece huysuz, sinirli, komşu sevmez, kuralcı, yaşadığı siteye araba dahi girmesine izin vermeyen bir amcamızın hayatının bir bölümünü anlatıyor. Film ilerledikçe Ove adındaki amcamızın geçmişine de kısa kısa yolculuklar yapıyoruz.

    Yakın zamanda hayat arkadaşını kaybetmiş Ove Amca neredeyse bütün yaşama amacını yitirmiştir. Sürekli intihar etmeye çalışır fakat bazı "aksilikler" amcamıza sürekli engel olur. Huysuz ve sürekli asabi oluşu başta bizi karakterden soğutur gibi oluyor aslında. Biraz da İsveç dilinin azizliği olacak ki her zaman kaba olarak anılan "Almanca" bile Ove Amcamızın İsveççe'sinin yanında bülbül şakırdaması gibi geliyor. Oturduğu siteye yeni taşınan komşuları peygamber sabrı gösterip Ove'ye ilgi ve samimiyet göstermeye çalışır. Ancak başarmaları neredeyse imkansıza yakındır. Çünkü Ove bir kapalı kutudur. Geçmişinde yaşadığı tramvalar onu içine kapanık bir hale getirmiştir. Bu kapalı kutuyu açacak anahtar ilk olarak izleyicidedir. Önyargı, günümüz insanının en büyük yanılgısıdır. Bu yapım bana şunu gösterdi ki gerçekten bir insanı yargılamak için onu tam olarak tanımak gerekiyor.

 " Tek bir şeyden emindim. Bu hayatta yaşadıklarımızı tekrar yaşayamayız. "

 " Arabalar seni özgür kılabilir. Ama onlara kötü davranırsan özgürlüğünü elinden alırlar. "

 " Ove. Ölmek için çok hastasın. " 

   Yapımda ders verici birçok detay bulunmaktadır. Engelli öğretmenlere dikkat çekilen sahneler bunun en açık örneklerinden biri. Bir insanın toplumda kendine yer edinmesi o insanın hayatının en büyük problemi olabilir. Bu duruma çok güzel bir şekilde el atılmış. Filmin içine çok girmek istemiyorum ama şunu söyleyebilirim ki finalde iki elim çenemde yukarı doğru akan yazıları göz kırpmadan izledim. Beynim bazı sosyolojik normları sorgulamaya başladı.

    Son olarak şu bilgiyi de vermek isterim ki bu film 2017 senesinde Yabancı Dilde En İyi Film Kategorisi dahil iki dalda Oscar Adaylığı da kazanmıştır.

    Soğuk ülkelerin de sıcak filmleri oluyormuş. Hayat hakkında son derece hoş ve öğretici bir film Ove Amcamızın hikayesi. Hiç şüphe etmeyin. İzleyin ve izlettirin efendim. İyi Seyirler.