Vampirler, kurtadamlar, zombiler, kaçık katiller, şeytanlar ve cinler... İnsanlık tarihi kadar eski olan korku duygusunun beyaz perdeye aktarıldığı korku sinemasından kim nefret edebilir ki ?
Bugünkü yazımda sizlere korku sinemasının bir alt kültürü olan, içinde kendine özgü sosyal, politik fikirler ve göndermeler bulunduran teen-slasher türünden bahsetmek istiyorum.
Teen-slasher, korku sinemasının bir alt-kültürü olarak tanımlanmaktadır. "Genç" ve "kesmek" gibi kavramları içinde barındıran bu tür hakikaten isminin hakkını vermektedir. Bir grup genç gerçekten de bir kötülük tarafından acımasızca katledilmektedir. Bu kültür filmlerini görsel olarak değerlendirmemiz gerekirse, bir katil gençlerin peşine düşer ve onları teker teker katletmeye başlar. İşlenen cinayetler genellikle bol kanlı ve bol göndermeli olur. Peki fikirsel bağlamda ne gibi düşünceler taşımaktadır ?
Şöyle bir 60'lı yıllara gitmemizde fayda var. Dünya o zamanlar iki büyük dünya savaşı görmüş, güçler iki kutba ayrılmış durumdadır. Bir tarafta SSCB bloğu başı çekerken tam zıttı kutupta da ABD bulunmaktaydı. ABD yıllarca sürdürdüğü Monroe Doktrini'ni terk etmiş ve kıtasından ayrılıp dünyaya açılmıştı. Kapitalizmin altın yılları olarak adlandırılan bu yıllarda geçmişe ve o güne dair büyük bir isyan hareketi başladı. 68 Kuşağı Hareketi olarak adlandırılan bu dönemde gençler ırkçı politikaları, kapitalizmin getirdiği sosyal eşitsizliği, insanların öldüğü/öldürüldüğü savaşları ve toplum/toplumlar arasındaki adaletsizliğe karşı bir başkaldırı sergilemeye başladı. Mevcut değerleri eleştiren bu hareket oldukça geniş bir yaşam yelpazesine sahipti. Uzun saç, uyuşturucu kullanımı, doğaya dönüş... Bunlar sadece yozlaşmış olan kültüre gösterilen tepkilerden sadece birkaçıydı.
İşte böyle bir dönemde teen-slasher film türü kendini göstermeye başladı. Mevcut kültürün, karşısındaki devrimci harekete karşı bir eleştiri biçimi olarak ortaya çıkmış bu tür gençlere ve ailelerine bir nevi uyarı sinyali çakıyordu adeta. Nasıl mı ? Hemen açıklayayım :
Genellikle korku filmlerinde ilk ölen her zaman en günahkar olandır. Katledilen bu kişi ya da kişiler genellikle seks yapan, uyuşturucu kullanan ve kötü alışkanlıklara sahip olarak lanse edilmiş kişilerdir. Hayatta kalan ya da kalanlar ise bu tür alışkanlıklardan uzak ve iyi davranışa sahip olarak nitelendirilmiş kişiler olmaktadır. Yani verilen alt metin şu :"Günah işlerseniz ölürsünüz".
Gerçekten de bu alt metin doğrultusunda olaylar gelişmekte.Bir grup genç, genellikle kendi rutinlerine devam eder. Ya kötü gücü rahatsız ederler ya da geçmiş bir bağlantıları vardır. Kimi zaman sadece orada bulunduklarından dolayı katilimizin dikkatini çekmektedirler. Katil daha sonrasında ise kötü alışkanlıkları olan bu genç grubu kendi yöntemleriyle cezalandırır. Kimi zaman Freddy Krueger'ın yaptığı gibi rüyalarda, kimi zaman Jason Voorhees'ın yaptığı gibi bir kamp kenarında kimi zaman ise Michael Myers'ın yaptığı gibi kendi yaşam alanlarında. Ele alınan katil genellikle yok edilemezdir. Gençler ailelerinden yardım alamaz ve kendi başlarının çaresine bakmak zorunda kalırlar. Hatta bazı zamanlar sadece kendi günahlarını değil üst kuşaklarının günahlarının da kefaretlerini ödemek zorunda kalırlar. Çoğu teen-slasher filminde görebileceğiniz şey bu olmakla beraber hatrı sayılır bir kitlesi bulunmaktadır.
Buraya kadar okuduğunuz için teşekkür ederim. Umarım sizleri yeterince bilgilendirebilmişimdir. Hepinize keyifli hafta sonları diliyorum !
Yorum Bırakın