AppleTV+ yayın hayatına çok iddialı bir yapımla başladı gerçekten. Kadrosunda Jennifer Aniston, Steve Carrel gibi çok başarılı oyuncularının olması başlangıçta herkeste merak uyandırmış olsa da benim için dizinin konusunun son bir kaç yıldır medyada çok ses getiren "MeToo Hareketi" olması çok daha ilgi çeken kısmı oldu.
Oysaki diziye henüz başlamamışken bu konunun çok riskli olduğunu düşünmüştüm. Çünkü kadınlar olarak yaşadığımız kötü olayları tanımlamaya, başkalarıyla paylaşmaya ve yıllardır süregelen cinsiyetçi davranışlara karşı koymaya daha yeni yeni başlıyoruz. Çoğu erkek henüz olayın öneminin farkında değil ve bu konuda nasıl davranması gerektiğinini bile bilmiyor. Bu yüzden bu hassas konunun işleyişinin çok fazla özen gerektirdiğini düşünüyordum. Bu konuda ne yazık ki yüzyıllardır doğru bilinen çok fazla yanlış var.
Diziye başladığımda ise ilk bölümlerde taciz kavramını sorgulatmaları ve çok yönlü bir şekilde ele almaları beni iyi anlamda çok şaşırttı. Sezonun sonlarına doğru ise tacizlerin ne sonuçlar doğurabileceği ve hangi davranışların yanlış olduğuna öyle bir keskinlikle cevap veriyor ki durumun önemini çok iyi kavrayabiliyorsunuz.
Dizi 15 yıldır çok başarılı olan bir sabah haber programının erkek sunucusu Mitch Kessler hakkında çıkan cinsel istismar haberlerinden sonra işinden kovulmasıyla başlıyor. Mitch Kessler; işinde başarılı, kanalda büyük yetkileri olan bir adam ve yıllar boyunca bunun bütün avantajlarını kullanarak kadınlarla birlikte olmuş. Gücü ve işinde çok kilit bir noktada olması nedeniyle yıllarca birlikte olduğu kadınlar dahil herkesi "flörtöz biri" olduğuna ikna etmiş ve bunu normal bir hayat tarzına dönüştürmüş.
Mitch'le beraber olan kadınlar içine çekildikleri bu durum sonunda iş yerinde yaptığı işler değil de yaşadıkları ilişki konuşulmaya başlıyor, iş yerindeki varlıkları sorgulanıyor. Giderek soyutlanıyor ve özgüvenlerini kaybediyorlar. Bunun sonucunda birisi işten istifa ediyor, birisi ilişkisini bitirmek istediği için Mitch tarafından başka bir bölüme getiriliyor ya da başka biri kanal sahibine söylediğinde susması için terfi ettiriliyor. Kısacası şikayet edebilecekleri kimseyi bulamıyorlar.
Dizideki bu kadınların söylediği gibi "o anda donup kaldım" "karşı çıkamadım" "hayır demek çok zor geldi" gibi cümleler ne yazık ki gerçek hayatta hiç yabancı değil. Çünkü biz kadınlar bazen tanıdığımız insanlar tarafından tacize maruz kaldığımızda maalesef bu durumu kafamızda inkar etmeye çalışıp kendi rızamız olduğunu düşünmek isteyebiliyoruz. Hele ki karşımızdaki böyle hissetmemizi istiyorsa...
Olaylar gazetelere çıktıktan sonra Mitch "ben mağdurum" "kimseye tecavüz etmedim" "her şey karşılıklıydı" "herkes biliyordu" diyor ama dizi ilerledikçe yaptıklarının boyutları hepimizi şok ediyor.
Bradley ise Mitch'in ayrılmasından sonra süpriz bir şekilde onun yerini alan cesur bir gazeteci olarak işe başlıyor. Küçük bir kız çocuğu iken zor bir ahlaki seçim yapması daha sonra onu para ve güçten korkmayacak birine dönüştürmüş. Yıllardır kariyerinde istediği başarıları elde edemedikten sonra bir gecede önüne gelen Amerika'nın en çok izlenen haber programında sunucu olma fırsatı ile büyük bir şaşkınlık yaşıyor. Bu durumda çoğu insanda oluşabilecek "bu işi kaybetmemeliyim" duygusu yerine gazetecilik ahlakını hiç değiştirmeyen bir Bradley görmek beni hem şaşırttı hem de mutlu etti.
Alex ise benim en sevdiğim karakter oldu diyebilirim. Yıllardır Mitch ile sunduğu programında bir anda her şeyin değişmesi onu kontrol alanından çıkarıyor ve hiç ummadığı şeyler yapmaya başlıyor. Bradley'in programa getirdiği yenilikler bazen onları karşı karşıya getirse de Alex'in geçmişte görmezden geldiği yanlışların sonuçlarıyla yüzleşmesini sağlıyor. Sezon boyunca Bradley ile olan ilişkileri çok yüzeysel olsa da sezon finalinde sokak ortasında ettikleri kavga ve son sahne bu ikilinin ilişkisini 2. sezon çok daha derin işleyeceğimize işaret etti bence.
Dizide bütün iş yerlerinde yaşanan ilişkiler yanlış mı diye düşünürken Yanko ve Claire ilişkisi bizi gerçekten çok rahatlatıyor.Yanko, Claire'den yüksek bir pozisyonda olmasına rağmen gücünü ve yetkilerini Claire'nin üstünde hiçbir şekilde kullanmayarak dizide iş yerinde sağlıklı bir ilişkinin nasıl olması gerektiğinin örneği de veriliyor.
"Erkekler Kulubü gerçek mi ?"
Dizi sadece cinsel tacize değil iş yerindeki cinsiyet eşitsizliğine de değiniyor. Alex'in Mitch kovulmadan önce yaşadığı sorunlar, onunla aynı pozisyondaki erkek partnerine göre daha az ayrıcalıklı, daha az yetki sahibi olması beni çok fazla düşündürttü.
Mitch yaşlandıkça değerleniyorken neden Alex'in modası geçebiliyor? Alex erkeklerin birbirlerini kollayıp önemli işleri birbirlerine verdiğini söylerken haklı mıydı? Erkekler Kulübü gerçek mi? Bu soruları sorgulamaya başlıyoruz.
Alex, yıllardır patronu ve Mitch'in huyuna giden, onların yaptıkları haksızlıkları görmezden gelen tatlı bir kadını oynamış ve başarılı olduğu için de hep bunu devam ettirmiş. Mitch'in kovulmasından sonra patronların Alex'e ihtiyacı olduğu halde onu gözden çıkarmak istemeleri, Alex'in yıllardır emek verdiği programında hiçbir söz sahibi olmadığını geç de olsa farketmesini sağlıyor. Bu noktada Alex'in ondan hiç beklenmeyen hamleler yapıp işleri kendi kontrolüne almak istemesini çok iyi anlıyorum. Yıllardır hakettiği değeri ancak bu şekilde alabildi. Gerçi kanalın patronlarından birinin blöfünü yedi ama ben bunu asla bir yenilgi olarak görmüyorum. Kırmızı paltosunun verdiği tüm feminen görüntüyle siyah takımlı erkekler arasında "artık ben yetki sahibiyim" demesini çok ilham verici buldum, müthiş bir sahneydi.
Bir kadın olarak önem verdiğim cinsel istismar ve iş yerinde cinsiyet eşitsizliği konularında çok yönlü düşünmemi, sonuçların neler olabileceğini görmemi sağlayan bu diziyi şiddetle tavsiye ediyorum. Herkesin izleyip bu konu hakkındaki tüm eski düşüncelerini tekrar sorgulamasını çok isterim.
Yorum Bırakın