Luis Bunuel'den Sürrealist Bir Hiciv : Burjuvazi'nin Gizemli Çekiciliği

Luis Bunuel'den Sürrealist Bir Hiciv : Burjuvazi'nin Gizemli Çekiciliği
  • 2
    0
    0
    1
  • Le Charme Discret de la Bourgeoisie (Burjuvazinin Gizemli Çekiciliği) , 1972 , Luis Bunuel

       Bir konuyu eleştirmenin herkesin altından kalkabileceği bir iş olmadığını düşünüyorum. Her sene artmaya devam eden sınıf farklarını da göz önüne alınca, genellikle sistemi oluşturan ve düzenleyen "üst sınıfları" akıllıca eleştiren çalışmalar gördüğüm zaman, bu sanatçılara saygım daha da artıyor. İşte bu yazımda bahsetmek istediğim film, tam olarak bu tarife uyan cinsten. Burjuvanın bütün zaaflarının yüzüne çarpıtıldığı müthiş bir kara mizah.

      Öncelikle Luis Bunuel sinemasını anlamak için ilk olarak "Endülüs Köpeği" adlı kısa filmini izlemenin doğru olacağını düşüncesindeyim. Üniversiteden arkadaşı Salvador Dali ile birlikte yazdığı bu 16 dakikalık kafa karıştırıcı film, aslında bizlere yönetmenin sinemaya olan bakışını anlatıyor. Herhangi bir konuya bağlı kalmadan, yalnızca rüyaların absürtlüğünün günlük hayatın sıradan işleyişi içine katılması bize Bunuel sinemasının sürrealist yanlarını gösteriyor.

       Filmden kısaca bahsetmek gerekirse; Kendi içinde çok ayrı parçalardan meydana gelse de genel itibariyle film, her seferinde bir aksilik çıktığı için bir türlü toplanıp yemek yemeyi başaramayan bir grup burjuvanın etrafında gelişiyor. Her ne kadar istedikleri şekilde yemek yiyemeseler de asla bu planlarından vazgeçmezler ve yemekten başka bir şey düşünmezler. Grubumuz, yemekler konusunda son derece bilgi sahibidirler. Film boyunca bu yemek sahneleri kendini göstermeye devam eder. Burada yemek kavramı, burjuva sınıfının bitmek bilmeyen açlığını temsil etmektedir. Bu açgözlülük zaman zaman yerini aşağılama duygusuna bırakır. Kendilerinden daha aşağıda gördükleri şoförlerini içki içmeye davet ederler ve içki içme şekliyle alay ederler. Çünkü şoför, grubun gözünde sıradan ve cahil biridir.

       Filmde en çok dikkatimi çeken durum ise burjuvazi-devlet ilişkisi idi. Grubun yemek planlarından biri, aniden ordunun evi adeta basmasıyla bozulur. Bir tatbikat yapılacaktır ancak ordu beklenenden erken hareket etmiştir ve burjuvanın evine sığınmıştır. Bu ilişkinin bir diğer örneğini ise filmin sonlarına doğru burjuvaların tutuklandığı zaman görürüz. İçişleri Bakanı polisi arar ve grubun serbest bırakılmasını talep eder. Sebebini anlattığı sırada yönetmenin mükemmel hamlesi devreye girer. Bir anda yüksek bir ses çıkar ve bakanın konuşmasını duyamayız. İşte burada yönetmen, bazı işlerin halktan gizli yapıldığına ve el altından yürütüldüğüne dair bir gönderme yapar. Filmde bu tarz göndermelerle sık sık karşılaşırız. Örneğin büyükelçinin kendisini öldürmek için evine gelen devrimciyle olan diyalog sahnesinde, devrimcinin sözleri yüksek bir siren sesiyle bastırılır. Bu durum da aslında alt sınıfın sesinin polis ve devlet tarafından bastırıldığını göstermektedir.

       Muhtemelen en çok göze batan sahne ise sık sık kısa kesitler halinde gösterilen boş yolda yürüme sahneleridir. Burjuvalar, uçsuz bucaksız bir yerde asla bitmeyen bir yolda yürümektedir. Bu, burjuvanın amaçsızlığına yapılan güçlü bir göndermedir.

       Gerçek ile rüya sürekli içiçe haldedir. Rüyalar adeta bir geçit görevi üstlenir ancak rüyalar hep burjuvaların kabuslarından oluşmaktadır. Bu geçişler burjuvaların korkularından beslenir. Filme edebi bir anlatım yükler. Konuyla alakasız karakterlerin bir anda çıkıp kendi rüyalarını anlatmaları gibi absürt sahneler bu edebiyata güç vermektedir.

       Kısaca özetlemek gerekirse; Bu yapım, bizlere her ne kadar adından da anlaşılacağı üzere burjuvazinin gücünü ve varlığını gösterse de bu güç maskesinin altında yatan korku ve açgözlülüğü anlatmaktadır. Yazımda filmi anlatmış gibi olsam da emin olun izlediğinizde bahsettiklerimden çok daha derin anlamlarla karşılaşacaksınız. 72 yaşında harika anlatım ve göndermelerle harika bir hiciv örneği sergileyen Luis Bunuel gerçekten çok iyi bir iş çıkarmış. Yan karakterlerin filme ciddi bir zenginlik kattığını söylemeden de geçmemek gerekir. Rüya ile gerçek arasında son derece şairane bir eser. 1973 Oscar Ödül Töreni'nde "Yabancı Dilde En İyi Film" kategorisinde ödülü aldığını da söyleyelim. İzleyin ve izlettirin efendim. İyi Seyirler..


    Yorumlar (0)

    Bu gönderi için henüz bir yorum yapılmamış.

    Yorum Bırakın

    Yorum yapmak için üye girişi yapmalısınız. Üye girişi yapmak için buraya tıklayınız.