Beklenmeyen Sonuyla Gizem Dolu Bir Film: Beklenmeyen Şahit

Beklenmeyen Sonuyla Gizem Dolu Bir Film: Beklenmeyen Şahit
  • 1
    0
    0
    1
  • Witness for the Prosecution (Beklenmeyen Şahit) , 1957 , Billy Wilder

       Film izlemeyi herkes sever. Yaş grubu, mesleği, eğitim seviyesi farketmeksizin her insana hitap eden bir film mutlaka vardır. Zevkler ve renkler tartışılmaz. Herkesin iyi film anlayışı farklıdır. Şahsen ben bir filmin iyi sayılabilmesi için hikayedeki karakter gelişimi ve değişimi kadar, izleyici gelişimi ve değişiminin de çok önemli olduğunu düşünüyorum. Hikaye ilerledikçe eğer fikir değiştirebiliyor, karakterlere farklı gözlerle bakabiliyor tabiri caizse "sağdan sola sürükleniyorsam" genellikle iyi bir film izlediğime kanaat getirmiş oluyorum. Filmin başında geliştirdiğim bir yargının sonlara doğru aslında çok yanlış olduğunu deneyimlemek beni çok heyecanlandırıyor. Bir sinemasever olarak böyle durumlar beni çok etkiliyor. Özellikle 50'li ve 60'lı yıllar sinemasına bakıldığında bunun gibi izleyiciyi ters köşe eden filmler oldukça çok yapıldı. Yok artık daha neler dedirtip kapanış jeneriğini ağzımız açık izletmek bu dönem filmlerinin çok başvurduğu bir tarz.

       Agatha Christie'nin aynı adlı kısa hikayesinden uyarlanan Beklenmeyen Şahit adlı film de yukarıda açıklamaya çalıştığım tarza örnek bir yapım. Özellikle son sahnelerine doğru izleyicileri adeta dumura uğratıyor ve darbe üstüne darbe vuruyor. Abarttığımı düşünebilirsiniz. Şöyle bir bilgi vermek istiyorum. Filmin sonunda kapanış jeneriği akıp giderken bir dış ses duyulmaktadır. Dış ses, seyircilerden filmin konusunu ve sonunu yakınlarına anlatmamalarını rica eder. Öyle ki çekimler sırasında set giriş çıkışları çok sıkı bir şekilde denetime alınmış ve set çalışanlarına filmi kimseye anlatmamaları için bir sözleşme bile imzalatmışlar. Hatta filmin oyuncuları bile çekimlerin son günlerine kadar filmin nasıl biteceğini bilmiyormuş. Senaryonun son on sayfası ilk defa çekim zamanı teslim edilmiş oyunculara. Yapım ekibinin ne kadar titiz davrandığını anlayabiliyoruz. Yok artık dediğinizi duyar gibiyim ama bitmedi. Çekimler tamamlandıktan sonra İngiliz Kraliyet ailesine özel bir gösterim yapılmış. Bu gösterimden önce aile üyelerinin hepsinden teker teker filmin sonunu kimseye açık etmeyeceklerine dair söz bile alınmış.

       Peki bu kadar özenle korunan hikaye ne anlatıyor? Filmin adındaki "şahit" sözcüğünden de anlaşılacağı üzere genel itibariyle bir mahkeme filmi izliyoruz. Ki açılış sahnesi bir mahkemeyi gösterir izleyiciye. Daha sonra ilk ana karakterimiz Wilfrid Roberts'i görürüz. Wilfrid, geçirdiği kalp krizi nedeniyle uzun zamandır yattığı hastaneden yeni taburcu olan ve bu süreçte işinden uzak kalan bir avukattır. Bakıcısıyla birlikte evine döner. Bir süre sonra bir danışman, çok önemli olduğunu iddaa ettiği davası ve müvekkiliyle çıkagelir. Wilfrid'in çok iyi bir avukat olduğunu düşünen danışman kısaca davadan bahseder. Uzun zaman sonra yeniden bir davayla uğraşma hevesiyle yanıp tutuşan Sir Wilfrid, hikayeyi dinlemek ister. Bakıcısının itirazlarına rağmen ilgileneceğini söyler ve detayları dinlemek için müvekkili odasına davet eder. Müvekkil Leonard Vole, Emily French adlı zengin dul bir kadını öldürmekle suçlanmaktadır. Emily'nin ölümünden sonra bütün malvarlığının Leonard'a bırakıldığı ortaya çıkmıştır ve bu durum onu bir numaralı suçlu konumuna sokmaktadır. Leonard, yaşananları kendi gözünden anlatmaya başlar.

       Bu noktadan itibaren avukatın izleyiciyle özdeşleştiğini söyleyebilirim. Aynen bizler gibi hikaye hakkında hiçbir fikri yoktur avukatın. Tamamen bir adamın iddaasına dayanarak anlattıklarını, kendi adalet terazisinde tartar ve çeşitli sorular sorar. Wilfrid yavaş yavaş Leonard hakkında fikir sahibi olmaya başlar ancak salt doğruyu kabul etmemektedir. Onun gözünde her şey yoruma açıktır.

      Leonard hikayesini anlattıkça Emily French ile ilişkisini görmeye başlarız. Nasıl tanıştıklarını ve bağ kurduklarını izleriz. Bir süre sonra Leonard'ın karısı ortaya çıkar ve bu sefer o hikayeyi kendi gözünden anlatmaya başlar. Sizi daha fazla detaylarla boğarak maceradan yoksun bırakmak istemiyorum. Bahsettiğim gibi genel itibariyle film, işlenmiş bir cinayeti ve katilini araştırır. Yanıtlanmayı bekleyen birçok soru vardır.

      Filmin tarzına baktığımda adeta bir Hitchcock filmi izlemiş izlenimine kapıldım. Alfred Hitchcock'un bir röportajına göre de birçok izleyici bu filmi kendisinin yaptığını düşünmüş. Olağanüstü oyunculuk performansları ve konusuyla izlenmeye değer harika bir iş olduğunu düşünüyorum. 6 dalda oscar adaylığı almış olması da bu görüşümü destekliyor sanırım. Filmin tanıtım sloganında da olduğu gibi "Böylesine meraklı bir gerilim 50 yılda bir görülür !" Hiç düşünmeden izleyin ve izlettirin efendim. Hepinize iyi seyirler !


    Yorumlar (0)

    Bu gönderi için henüz bir yorum yapılmamış.

    Yorum Bırakın

    Yorum yapmak için üye girişi yapmalısınız. Üye girişi yapmak için buraya tıklayınız.