Savaşın Felaketleri
İnsan yaşamını sürdürdüğü, her yönü ile ona bağlı olduğu dünyanın bir parçasıdır. Bu dünyada vuku bulan her şey insanı ve dolayısı ile onun yapıp ettiklerine sirayet eder. Sosyolojik bir varlık olarak insan ve dolayısı ile sanatçılar yaşadıkları toplumsal ve bireysel bunalımlarını, acılarını ve sevinçlerini sanatlarına yansıtmışlardır. Sanatçı toplumun ondaki yansımasını, kendi görüş ve tutumlarına göre eserine yansıtır. Sanatçıların eserlerinde insanın bu dünya üzerindeki serüvenini görebiliriz. Belki de toplumsal olayların en şiddetlisi ve insana en çok sirayet edeni savaşlardır.
İnsan oğlu ilk çağlardan günümüze türünün yani varlığının devamı için önce diğer canlılara, daha sonra ise hemcinsleri ile mücadele etme gereği duymuştur. İnsanlık tarihinin başlangıcında bu savaş gereksinimi, mücadeleler, insanın tabiat karşısındaki yaşam refleksi olarak okuna bilir. Ama toplumsal, kitlesel şiddet olarak savaşlar her zaman insanlığın yaşam refleksi olarak ortaya çıkmamıştır. Şahsi ve kişisel intikamlar kitlesel, toplumsal felaketlere yol açtığı gibi devletler kendileri için daha uygun bir yaşam sağası yaratma düşüncesi ile savaşlar yapmışlardır. Taht kavgaları, hanedanlar arasındaki çekişmeler büyük savaşlara yol açmıştır. Bu savaşlar genelde iktidarın kendine meşruluk kazandırmak adına yapmış olduğu şiddettir. Güvenlik gerekçeleri ile özgürlükler, yaşamlar sonlandırılmıştır. İktidarların kendilerini meşru gösterme aracı olmuştur şiddet. Şüphesiz savaşın en çok yara alanları savaşlardan bihaber olan suçsuz, masum sivil halktır. Savaşalar sevdiklerimizi elimizden alır, anılarımız geçtiği sokakları bizden alır, elimizdeki bir tas çorbayı alıp bizi açlığa mahkum eder. Savaşların ardından duman ve kan kokusu içeresinde yüzü gözü belli olmayan insanlar tarafından bütün bu kayıplara akıllardan silinmeyecek ağıtlar yakılır. İşte böylesine toplumsal bir acıya sanatçılarda kayıtsız kalamaz.
19. Yüzyıl’da Fransa’da devrim Napolyon ile başka bir hal alıp devrimi dışarıya ihraç etme fikri vuku bulmuştu. Fransa’da eski rejimin yıkılması şüphesiz Avrupa’da bu rejimi devam ettiren diğer ülkelerin dikkatini çekti ve önlem almalarını gerektirdi. Başta Napolyon’un orduları İspanyol hayatı üzerinde dorudan bir etkisi olmadı. İspanyol yöneticiler Devrim ordusuna karşı bir önlem olarak Fransa ile olan sınırlarını kapattı. Manuel de Godoy iktidarı döneminde İspanya ilk başta Fransa’ya karşı oluşan Avrupa koalisyonu ile Fransa arsındaki çatışmaya katılmadı, tarafsız kaldı. Ama bu tarafsızlık pek uzun sürmedi. İspanya kralı devrimde idam edilen 16. Louis ile akrabaydı ve bu idama tepki göstererek kendini çatışmanın ortasında buldu. İspanya’nın Konvansiyona karşı Savaş ya da Pireneler Savaşı adıyla anılan bu savaşa katılması (1793-1795) aslında gereksizdi ve bunun getirdiği kötü sonuçlar yönetimin daha sonraki siyasetini son derece olumsuz bir şekilde etkileyecekti. Savaş ilanı İspanya’dan gelmesine rağmen Fransa sanki bu anı bekliyormuşçasına sınırı geçip hızla ilerleyerek 1794’te İber yarım adasına büyük bir kısmını işgal etti. Bundan sonra İspanyol siyasi bir hayli karışık bir hal aldı, Godoy’un siyaseti eleştirilere maruz kaldı. İspanyol halkı başarısız siyaset ve hanedan çıkarları yüzünden giriştiği savaşlarda çok yara aldı. Liberté, égalité, fraternité sözü ile özdeşmiş ihtilal hareketi İspanya’ya dehşet getirmiş. Nasıl oluyor da özgürlük, kardeşlik, eşitlik özdeyişi Avrupa’yı kana bulaya biliyor?
Savaşa karşı eleştirel bakışı sergileyen resimleri ilk kez, Fransız ressam Antoine-Jean Gros'tan geliyor. Antoine-Jean Gros'un resimleri bize Devrim ordularının vahşetini apaçıcık gösteriyor. Savaşın acıları sadece kaybeden tarafta olmuyor. Fransa’da hem devrim öncesinde hem devrim zamanında hem de devrim sonrasında acı ve keder Fransız halkının yaşam biçimi oluyor.
Savaş resimleri çok uzun bir zamandır resmedilen çoğu sanatçının seçtiği yada sipariş aldığı konulardan biridir. Kimi zaman mitolojik savaşlar resmin konusu olur iken kimi zaman gerçek savaşalar resmin konusu olmuştur. Daha önceki yıllarda savaşı konu alan resimler genellikle iktidarı yücelten gücün, zaferin ve kahramanlığın sembolü olarak karşımıza çıkmıştır. Eleştirel bir üsluba sahip olan ve bunu imgeler yolu ile yapan İspanyol ressam Francisco Goya, İspanyol halkın perişan olduğu savaşlara da kayıtsız kalmadı.
1793 yılında ciddi bir hastalık geçiren Francisco Goya işitme duyusunu kaybetmiştir. Bu dönemde bir yandan kendi aklı ile mücadele eden sanatçı hem kendi hem de toplumsal hayal kırıklarıyla ilgilenmeye başlamıştır. Pesimist bir ruh haline giren sanatçı eserlerinde daha çok karanlık tonların ve renklerin hâkim olduğu çalışmalar yapmaya başlamıştır. Mantık kurallarının yer almadığı bu eserde arka plan alabildiğince karanlıktır. Goya’nın bu dönem eserleri ile İspanyol toplumunda yanlış gördüğü, rahatsızlık duyduğu her şeyi malzemesi haline getirmiş ve eleştirmiştir. Hastalığından sonra girdiği bunalım ile saldırgan ve sert bir hale büründüğü söylenir. Hiç kuşkusuz geçirmiş olduğu hastalık eserlerine de sirayet etmiş olabilir ama sanatçıyı ve eserlerini dönemin ikliminden ayrı tutmamak gerekir. Bu dönemde İspanya kendisini hiç olmaması gereken bir savaşın içeresinde bulmuştur ve büyük yıkımlar yaşamıştır. Savaşlar İspanyol toplumu derinlemesine sarsmış dolayısı ile Goya’nın iç dünyasında bir değişime götürmüş olması olasıdır. Goya’nın eleştirdiği konular batıl inançlar, gereksiz bulduğu gelenekler, toplumsal hatalar, kötü alışkanlıklar, kilise kuralları, sansürler, aristokrasi ve savaşalar olmuştur.
30 yıl gibi uzun bir süre boyunca İspanya; devrim, savaşlar ve sivil savaşlar, askeri darbeler ve toplumsal ayaklanmalar yaşamıştır. Mayıs 1808’de Fransız askerleri İspanya’nın merkezine kadar ilerlemiş ve İspanyol direnişçilere karşı akıl almaz bir vahşete imza atmışlardır. Tüm bunlara tanıklık eden Goya buradaki direnişi konu alan resimler yapar ama bu yaptığı eserler Fransız askerleri tarafından tahrip edilir. Goya bu konuya değinmek, eserler vermek konusunda kararlı bir tavır takınır ve 1810 ile 1815 yılları arasında savaşı imgeler yolu ile eleştirdiği 82 gravürden oluşan Savaşın Felaketleri (Los desastres de la guerra) serisini yapar. Goya bu serisinde İspanyol direnişinin yaşadığı vahşeti ve toplumun acılarını ve en net biçimde savaşın getirdiği felaketin baskılarını yapmıştır. Resimler Goya'nın sağlığında sadece iki set olarak basıldı ve bunlardan birini sanat eleştirmeni olan arkadaşı Ceán Bermúdez'e verdi. Bu iki set ressamın ölümüne kadar hiç yayımlanmadı. Goya 1828 yılında vefat etmesinden sonra bu baskı serisi 1863 yılında San Fernanda Akademisi tarafından, aşınmış bakır levhalardan büyük mücadeleler sonucunda birçok baskısı alınarak yayınlanabilmiştir ve bunu 1892, 1903, 1906 baskıları izlemiştir.
Goya bu serisinde savaşlara iktidar gözü ile bakmaz acıyı ve yıkımı yaşayan toplumun gözüyle bakar. Savaşlar sadece biz dinleyelim, göğsümüz kabarsın diye anlatılan ve hayranlık ile dinlediğimiz kahramanlık hikayeleri değildir. İçeresinde nice felaketleri ve bunalımları barındıran kitlesel bir şiddettir. Savaş insan oğlunun kendisi ve kendisi için çıkardığı en büyük felaketidir.
“Goya ile sanat, onun yakın tarihinde belki de ilk defa egemenin ve
galibin yanında değil, mazlumun ve mağlubun yanında yer almıştır ”
(Telesiyej)
Kapak Resmi: Untitled, 1984, by Zdzisław Beksiński
res1: Napoléon on the Battlefield of Eylau (1808) by Antoine-Jean Gros
res2: Los Desatres de la Guerra serisinin 32 numaralı gravürü, ¿Por qué? (Neden?)
res4: Los Desatres de la Guerra serisinin 30 numaralı gravürü, Estragos de la guerra (Savaşın getirdiği yıkım)
Serideki tüm gravürler için https://tr.wikipedia.org/wiki/Sava%C5%9F%C4%B1n_Felaketleri
Kaynakça
- M. Batur Çay , "FRANCİSCO GOYA’NIN KABUS RESİMLERİ ÜZERİNE BİR İNCELEME", Yıldız Journal of Art and Design, c. 4, sayı. 2, ss. 88-103, Ara. 2017
- H. Esmer , "Akıl ve Saçmalığın Sınırlarında Bir Muamma: Goya'nın Baskıresimleri", Sanat ve Tasarım Dergisi, c. 1, sayı. 2, ss. 81-101, Ara. 2008
- D. Şahin , " FRANCISCO GOYA’NIN BELGE NİTELİĞİNDEKİ BASKI RESİMLERİ" , ULAKBİLGE, c. 2, sayı. 4, ss. 151-169, Ara. 2014
- Kemal Yakut, Fransız İhtilal, Anadolu Üniversitesi, ss. 69-84
- M. Horta Sanz , "NAPOLYON DÖNEMİNDE FRANSA’YA KARŞI YÜRÜTÜLEN İSPANYOL BAĞIMSIZLIK SAVAŞI’NDA GAYRI NİZAMİ KUVVETLER (1808-1814)", Tarih Dergisi, c. 0, sayı. 59, ss. 113-135, Ara. 2014
Yorum Bırakın