Bir Figürün İzini Sürmek

Bir Figürün İzini Sürmek
  • 4
    0
    0
    0
  •    

     

    16. Yüzyıl Rönesans’ının önemli gravürcüsü ve matbaacısı diyebileceğimiz, eslen Danimarkalı olan Melchior Lorichs o dönemlerde batının epey bir ilgisini çeken Osmanlı topraklarına seyahat etmiştir. Bu seyahati sırasında önemli, eşsiz eserler vermiştir. Lorichs’in bu eşsiz eserlerinin arasında son derece değerli iki Kanuni Sultan Süleyman portresi ve İstanbul elçiliğinde görevli birçok kişinin portresi ile beraber Türk folklorü ve mimarisi için son derece önemli eserleri  vardır. Birde büyük bir İstanbul Portresi resmetmiştir. Bu eserin aslen adı “Byzantivm sive Constantineopolis” olup bugün Leiden Üniversitesi Kütüphanesinde bulunmaktadır. Leiden Kütüphanesi kayıtlarına göre bu resim, bütün halinde 1145 cm. eninde ve 45 cm. yüksekliğinde olup gerçekten devasa boyutlardadır. Bu esere bakıldığında bir ressam İstanbul’u galata sırtlarından resmetmekte olduğu gözükmektedir. Yani ressam galata sırlarından kendisini resim yaparken resmetmektedir. Ressamın yanında başka bir figür daha vardır ve ressama bir nevi yardım ettiği görülmektedir. Lorichs’in yanındaki figürün kim olduğu bu yazının ana konusunu teşkil etmektedir. Figürün kim olduğunu bulmadan önce, yani figürün izini sürmeden önce Melchior Lorichs hakkında iki kelam etmeyi resmin hikayesi için zaruri görmekteyim.

    Melchior Lorichs’in seyahati aslında tek başına yapılmış bir seyahat değildir. Zaten böylesine bir seyahat o dönemde yolların güvensiz oluşundan ve devlet sınırlarının kontrolü gibi nedenlerden dolayı tek başına yapılacak bir şey değildir. Lorichs, 1554-1562 yılları arasında Avusturya Kralı Ferdinand’ın İstanbul elçisi olarak görevlendirdiği ünlü seyyah Ogier Chıselin Busbecq’in elçilik heyetinde bulunduğu düşünülmektedir. Busbecq eserlerinde yanında bir ressamın bulunduğundan bahsetmese de  Lorichs'in Busbecq'in bir portresini yapmış olması ve heyetin misafir edildiği Elçi Han'da ikamet ettiğini gösteren bir resminin bulunması, onun İstanbul'a bu şekilde geldiğini düşündürtmektedir. Bunun dışında yine farklı bir heyet ile beraber olmak ile beraber 1557 yılda Busbecq’e katıldığı düşünülmektedir. Her halükarda Busbecq ile tanışıklığının olduğunu Busbecq’in portesini çizmiş olduğundan biliyoruz. 

    Konuyu fazla dağıtmadan seyahatnamelere de değinmek isterim. Seyahatnameler içlerinde son derece önemli bilgiler içeren, aynı zamanda edebi bir üslup taşıyan metinlerdir. Öyle ki seyahatnameler tarih ve edebiyat arasında melez bir türdür. Arşivlerin sustuğu yerde seyahatnameler konuşur. Bu eserler, dolayası ile seyyahlar sayesinde seyahatnamelerde sosyal antropoloji, etnoloji, tarih, hukuk, sosyoloji, felsefe ve teknoloji ve hatta botanik ve gastronomi gibi pek çok disiplini ilgilendiren bilgiye ulaşırız. Öyle ki Busbecq Türk Mektupları adlı eserinde Edirne'den giderken «her tarafta nergis, sümbül ve lale gibi İstanbul'a birçok çiçeklere belirtmekte, rasgeldiğini» bunların «kış ortasında görmekten açmış olduklarını» aşkınlığa düştüklerini yazmak ile bu coğrafyanın botaniği açısında önemli bilgiler vermektedir. Eğer Melchior Lorichs’i bir seyyah olarak kabul edecek olursak o da yapmış olduğu eserleri ile Türk kılık kıyafeti ve mimarisi hakkında son derece önemli bilgiler vermiştir. Yazdığım bundan bir önceki cümlem ile konuyu iyi bağlamış oldum. Şimdi seyyahımızın yanındaki figürün izini sürelim.

    Resim galata sırtlarından bir İstanbul Panoramasını göstermektedir. Bunu resmin orta kısmında, yaşlı adamın sırtını verdiği yerde “Das orrt zu Gallatta oder Pera da ich Melchior Lorichs die Statt am moisten oder den moisten theil der Stadt geconterfeit habe Anno 1559” yazdığından anlıyoruz. Resmin içindeki ressamın kılık kıyafetinden Avrupalı olduğunu daha doğrusu Osmanlı deyimi ile bir “farnk” olduğunu anlayabiliyoruz. Ressamın Lorichs olduğunu ise resmin içindeki ressamın Lorichs’in yapmış olduğu resmi yapıyor olmasından anlıyoruz. Peki ressamın yanındaki, kendisine yardımcı olan sarıklı yaşlı adam kim? Bu figürün kim olduğunu anlayabilmek için ressamın bize bıraktığı izleri, işaretleri çözümlememiz gerekiyor. Yaşlı adama yaklaşıp baktığımızda dikkati en çok çeken şeyin -figürün yaşlı olmasının dışında- kafasındaki devasa sarık oluyor. Bu büyük sarık bana çocukken bir şekilde öğrendiğim bir hikayeyi hatırlatıyor. Hikayeyi tam hatırlıyor olmamak ile beraber Nasrettin Hoca’nın ilmini ve bilgisini göstermek için devasa bir sarık taktığını hatırlıyorum. Tatbikî küçükken dinlemiş olduğum bu hikayeden yola çıkarak bu iri sarığın ilmi, bilgisi büyük birisini simgelediğini düşünmeyeceğim. Ama Osmanlı’da vezir gibi rütbeli kişilerin sarık giydiği bilinmektedir. Çocukken dinlemiş olduğum hikayenin demek ki bir doğruluğu olabilirmiş. O halde bu iri sarığın rütbeli birisini simgelediğini düşünebiliriz. Tabi birde figürün yaşlılık meselesi var. Osmanlı’ya gelen elçilere ve bu kafiledeki kişilerin yanına onlara yol gösterecek yardımcı olacak birilerinin verildiği bilinmektedir. Yani resimdeki sarıklı figürün Osmanlı yetkilileri tarafından Lorich’e yardım etmesi için verildiğini düşünebiliriz. Birde şöyle bir mesele var ki Lorich’in galata sırlarında bir resmi, hele ki böylesine boyuttaki bir resmi devletten habersiz yapıyor olması muhtemel değildir. Bu resim bir gün içersin de yapılacak bir resim değildir. O halde bu figürün Lorich’in yanına yardım etmesi için verildiğini düşünebiliriz. Peki neden bu figür yaşlı? Ve neden Osmanlı yetkilileri Lorich’in yanına yardım etmesi için yaşlı birini versin? Bu sorulardan da yola çıkarak bu figürün yetkili, bilgili birisi olduğu tezini güçlendirebiliriz. O halde “bu iri kavuklu figür kim?” sorusunun çemberini biraz daralttık sayılır. 

    Figürün iri sarığına dikkatlice baktığımızda sarığın üstünde bir şeyin olduğunu göreceksiniz. Bu şeyin ne olduğunu anlamak biraz güç ama dikkatli bakınmalardan sonra bunun bir pergel olduğunu anlayabiliriz. Ressam tarafından bu pergel figürün kimliğini açık etmesi için konulduğu düşünülebilir ve bizde öyle yapacağız. Çünkü bu iz sürüşümüzde ip ucu olarak kabul edeceğimiz başka bir şey yok. Pergelin neyi ve kimi simgelediği sorusunun cevabı verilmesi çok güçtür sorudur. Kabul etmek gerekirse bu benim boyumu epey bir aşan soru ve burada mevcut bir iddiayı dillendirmeyi gerek duyuyorum. O iddia da bu pergelim Mimar Sinan’ı simgelediği ve bu figüründe Mimar Sinan olduğudur. Şöyle ki Mustafa Sai Çelebi tarafından kaleme alınan ama Mimar Sinan’a ait sözlerin ve mısralarının bulunduğu “Tezkeretü’l Bünyan ve Tezkeretü'l Ebniye” eserinde pergelin Mimar Sinan’ı simgelediğine dair çarpıcı işretler vardır. Burada Mimar Sinan kendi yetişme sürecinin tıpkı pergel gibi bir ayağı temel ilkelerde sabit, bir ayağı ile çevrede dolaşarak ve başka diyarları gözlemleyerek geçtiğini söyler. Mimar Sinan bir mimar olarak pergel ile özdeşlik kurması çok doğaldır. Mimar Sinan bu özdeşliği dillendirdiğimiz eserde birçok kez kullanmıştır. Sonuç olarak bu figürün yaşlılığından, iri sarık takışından ve sarığındaki pergel izinden yola çıkarak figürün Mimar Sinan olabileceği iddiası güçlüdür diyebilir. Ama kesinlikle bu figür Mimar Sinan’dır diyemeyiz, elimizde henüz böyle bir belge, iz yoktur.

    Lorich’in yanında ona refakatçi olarak Mimar Sinan’ın bulunması, onun ile dostluk kurması belki de uzun uzadıya sohbetler yapması muhtemeldir. Böyle diyorum çünkü yukarıda adını zikrettiğim seyyah Busbecq’de Osmanlı devlet adamaları ile dostluk kuruyor ve hatta eserinde Sadrazam Ali Paşa’yı kıvrak zekasından dolayı çokça övüyor. Bu bir bilinmezlik olsa da ben 16. Yüzyılın önemli Rönesans insanı ile bir o kadar önemli Osmanlı mimarının daha doğrusu bu iki önemli insanın uzun uzadıya sohbetler ettiğini düşüneceğim. O pergelde belki de Lorich’in bir göz kırpması olabilir.

    Kaynakça

    Resimler

     


    Yorumlar (0)

    Bu gönderi için henüz bir yorum yapılmamış.

    Yorum Bırakın

    Yorum yapmak için üye girişi yapmalısınız. Üye girişi yapmak için buraya tıklayınız.