Hayatımın farklı dönemlerinde kendim ile kavga ettiğim ve içimde sanki iki insan var dediğim çok olmuştur. Beynimde dönen karmaşık duyguları genelde de kalemimden dökülen kelimeler ile çözmüşümdür. Eski yazılarıma dönüp baktığımda fark ettiğim başka bir detaysa çatışmalara ve karmaşalara rağmen içimdeki her insanın aslında yine ben olduğudur.
Yani her insanın duygularını dışa vuruş şekli farklıdır. Kimisi benim gibi kelimeleri aracı yapar kendisine, kimisi kendi iç sesini kimisi de Frida gibi kelimesizlik içinde birçok kelimeyi kullanır aslında. Fırça darbelerine saklayanlar da vardır kelimelerini fakat Frida, bunlardan değildir. Frida; tablolarına baktığımızda ve görmek istediğimizde bize kendi iç dünyasını aralayan duygularına ve acılarına ortak olmamızı isteyen ve bunları açıkça yansıtmaktan çekinmeyen, yüzlerce eseri ile de bir çok insanı etkilemiş güçlü bir sanatçıdır.
Beni en çok etkileyen eseri ise duygularına ve acılarına yoğun bir şekilde ortak olduğum, İki Frida Tablosu!
Tabloya baktığımızda, iki farklı Frida’nın ele ele olduğunu kalplerinden çıkan göbek bağını andıran damarlar ile birbirlerine bağlandığını görüyoruz. Bazı renklerin canlılığından kaynaklı olsa gerek karamsarlık sezilmiyor ilk bakışta. Detayları incelemeye başladığımızda iç dünyasına da inmeye başlıyoruz. Beyaz modern elbiseli Frida ile geleneksel Frida’nın birbirine bağlı olduğu damarların bir ucu makas ile kesilmiş diğer ucu ise geleneksel Frida’nın elinde tuttuğu ünlü aşkı Diego’nun küçüklük resminin bulunduğu madalyona bağlanıyor.
Diego ile ayrıldığı dönemde çizdiği bu otoportresi, yaşadığı ayrılık acısınının haykırışlarını barındırıyor. İçinde iki farklı insanı yaşıyor, Frida. Bir tarafında, Diego’dan vazgeçemeyen ve kökenine bağlı olduğunu düşündüğü hali var. Diğer yanda ise ünlü, modern ve belki de Diego’nun sevmediği bir hali. İkisi de birbiri ile çatışıyor ve çok farklı gözüküyor. Kalbinde de iki farklı acı görüyoruz. Makasla kestiği damarından akan kan bize geçirdiği ameliyatların ve kaybettiği çocuklarının acısını, elinde tuttuğu Diego’nun resmi ise ayrılık acısını iliklerimize kadar hissetiriyor. Gördüğümüz iki farklı insan ve iki farklı acı olsa da ikisinin de el ele tutuşmasından ve kalplerinin birbirine bağlı olmasından bize aslında "İçimdeki iki farklı insanda benim!" diye haykırıyor.
Hayatımızın belli bir dönemlerinde kendimizden nefret eder derecesinde farklılaşmamız, bu ben değilim dememiz ve yaşadığımız acılar ile değişmemiz garip şeyler değildir. Zaman akıp giderken de aynı kalmak çok zordur fakat her farklı olduğunu düşündüğümüz halimizin yine bize ait olduğunu unutmamalıyız!
Aynı saatler içerisinde bizler de bir kaç tablosuyla birlikte Frida'nın hayatı ve iç dünyası hakkında içerik paylaştık, ne güzel tesadüftür böyle :) kaleminize sağlık