Trajik Bir Canlının Çocukluğuna Saplanıp Kalması: Travma Iv

Trajik Bir Canlının Çocukluğuna Saplanıp Kalması: Travma Iv
  • 4
    0
    0
    0
  • Bir önceki yazı dizisinde travmanın tanımından bahsetmiştim. Bu yazıda ise travma türleri ve çocukluk çağı travmalarından bahsedeceğim. Soru, görüş ve önerileriniz için iletişime geçebilirsiniz.

    Travma türleri farklı kişiler tarafından farklı şekillerde tanımlanmıştır. Travmatik olaylar, kaynağına göre iki ana grupta sınıflanabilir: APA (2000) tarafından travma, kaynağına göre doğal yollarla oluşanlar ve insan eliyle oluşanlar olmak üzere iki başlık altında incelenmektedir. Doğal yollarla oluşan travmatik yaşantılar kasırga, tsunami, deprem, sel, yanardağ patlaması vb. iken insan eliyle oluşan travmalar kendi içinde iki farklı başlık halinde incelenir. İnsan eliyle kasten oluşturulan işkenceler, terör olayları, taciz, tecavüz, soykırımlar, savaşlar; kasten oluşturulmayanlar travmalar ise iş kazaları, seyahat araçlarını kapsayan kazalar, nükleer kazalar gibi türleri içine alır.

    Travma ve duygusal bağlanmanın birlikte ele alınması gerektiğini ileri süren Ruppert (2008) dört farklı travma türü tanımlamıştır: Varoluşsal travma, kayıp travması, bağlanma travması, bağlanma sistemi travması. Varoluşsal travma ölümcül tehdit içeren durumları, kayıp travması sevilen bir insanın kaybını ya da temel bir hayat statüsünün kaybını, bağlanma travması çocuğun ebeveynleriyle ya da bakım veren kişi ya da kişilerle olan temel duygusal bağlanma ihtiyacının karşılanamaması sonucunda yaşanan travmatize olma durumunu, bağlanma travması da manevi ve etik açıdan savunulamaz eylemlerin uygulanmasını, kişiler arası bağlarda tüm sistemin etkilenmesini içermektedir.  Briere ve Scott (2016) ise sık rastlanan travma türlerini şu şekilde sıralamışlardır: Çocuk istismarı, doğal afetler, yabancıların fiziksel saldırısı, yakın partner şiddeti, kitlesel kişilerarası şiddet, büyük çaplı taşımacılık kazaları, yangın ve yanıklar, motorlu araç kazaları, tecavüz ve cinsel saldırı, seks şiddeti/taşımacılığı, işkence ve savaş. Aker (2012) ise travmatik deneyimin oluşumunu insan elinden kasıtlı şekilde işlenenler, doğal afetler ve kazalar şeklinde üç grupta sınıflandırmıştır. Travma türleri farklı kişiler tarafından farklı şekillerde tanımlansalar da, travmayı türlere ayırmada travmatik yaşantıya neden olan olayın içeriğinin dikkate alındığı söylenebilir. Travma türleri incelendiğinde genel olarak birey ve toplumu derinden etkileyen, herhangi bir zamanda ortaya çıkabilen ve toplumdaki hemen her yaş grubunun maruz kalabileceği olaylar olduğu görülmektedir. Başka bir deyişle bu tür yaşantılar toplumdaki her bireyi etkileyebilmektedir. Çocuklar, travmatik yaşantıya maruz kalma açısından diğer yaş gruplarına oranla çok daha savunmasız bir popülasyondur, çünkü çocukların korunması ebeveynleri tarafından korunmalarına ve onlara bağlanmalarına bağlıdır (Levers, 2012). Bu açıdan travma ile ilgili alan yazına bakıldığında çocukluk çağı travmalarının önemli bir başlık olarak öne çıktığı görülmektedir.

    Çocukluk Çağı Travmaları

    Çocukluk çağı travma yaşantıları; 18 yaşına ulaşmamış kişilerin yani çocukların fiziksel sağlıklarını, can güvenliklerini, fiziksel gelişimlerini, ruh sağlıklarını veya kişilerarası ilişkilerindeki güvenli bağ kurmalarındaki duygulanımlarını olumsuz bir biçimde etkileyen fiziksel, duygusal, cinsel istismar, ihmal ve diğer sömürü biçimleriyle şekil alan olumsuz içerikteki davranışlar ve yaşam olaylarıdır (WHO, 2006). Çocuğun yetiştirilmesinden ve bakımından sorumlu olan anne, baba, bakıcı ya da diğer bir erişkinin çocuğun gelişimsel sürecini sekteye uğrattığı tüm durumlar bu olgunun tanımı kapsamındadır (Tıraşcı ve Gören, 2007). 

    Çocukluk çağı travmatik yaşantıları psikanalitik kuram çerçevesinde incelendiğinde bu tür yaşantıların çocukta korkuların ve bazı psikolojik belirtilerin veya patolojinin oluşmasına sebebiyet verebileceği söylenmektedir (Freud, 1965). Çocukluk çağındaki travmatik yaşantılar çocuğun psikolojik, sosyal, fizyolojik gelişimini etkiler ve bunun sonucunda çocuk, çocukluk döneminde kazanması gereken birtakım becerilerden yoksun kalabilir (Dereboy., Demirkapı, Şakiroğlu ve Öztürk, 2018). 

    Çocukluk çağı travmalarına maruz kalan çocuklar, yaşamları boyunca bir veya daha fazla travma yaşamış olabilirler. Travmatik yaşantı durumu sonlandığında ise günlük yaşamlarını sürdürebilecek ve etkileyebilecek yanıt verme örüntüleri geliştirmişlerdir. Travmatik yaşantıların sonuçları, yoğun ve devam eden duygusal üzüntü, depresif belirtiler veya kaygı, davranış bozuklukları içeren davranış değişiklikleri, öz düzenleme becerileri ile ilgili zorluklar, başkalarıyla ilişki veya bağlanma sorunları, önceden edinilmiş becerilerin gerilemesi, dikkat dağınıklığı ve akademik problemler gibi çeşitli tepkiler içerebilir. Bu tepkilere, kabuslar, uyku problemleri, yeme bozuklukları ve ağrılar gibi fiziksel belirtiler eşlik edebilir. Daha büyük çocuklar, uyuşturucu ya da alkol kullanabilir, riskli davranışlarda ya da sağlıksız cinsel faaliyetlerde bulunabilirler (National Child Traumatic Stress Network, 2010). İnsanların oluşturduğu, bilerek ve amaçlı meydana gelen travmaların çözüme ulaşması ve travma öncesi yaşama geri dönüş, doğal yollardan oluşan travmalara oranla daha güç olabilmektedir (Herbert, 1999). Çocukluk çağı travmaları da bunlardan biri olabilmektedir. Çocukluk çağı travmaları gelişmekte olan beynin biyolojik işleyişini değiştirdiği için ciddi sonuçlar doğurabilmektedir. Çocukluk çağı travmalarını kavramsallaştırmak amacıyla çocukluk çağı travmaları alt başlıklara ayrılmaktadır.

    Çocukluk çağı travmaları türleri 

    Çocukluk çağı travmaları; Fiziksel İstismar, Duygusal İstismar, Cinsel İstismar ile Duygusal İhmal ve Fiziksel İhmal başlıkları ile ele alınmaktadır. Bunların yanı sıra çocukluk çağında yaşanan, ailede yaşanılan krizler, savaş, göç ve doğal afetler de çocukluk çağı travması olarak nitelendirilebilir (Taner ve Gökler, 2004). Çocuk istismarı ve ihmali birbirlerine yakın kavramlar olmakla birlikte aralarındaki temel fark şu şekildedir: Çocuk istismarında çocuğa yönelik davranışlar fiziksel şiddet, aşağılama gibi aktif davranışları içerirken ihmal, bakım veren kişilerin çocuk hastalandığında tedavi ettirmemeleri, çocuğun okula gönderilmemesi gibi pasif davranışları içerir (Erdur-Baker ve Doğan, 2016). İstismar çocuğa bakım vermekle yükümlü kişilerin ya da yabancıların uygunsuz ve zarar verici davranışlarda bulunması olarak tanımlanmaktadır. İstismar çocuk açısından ciddi olumsuz sonuçlar doğmasına neden olabilir (Taner ve Gökler, 2004). Çocuk istismarı, davranışın çocukta yarattığı etkiye ya da niteliğine göre fiziksel, duygusal ve cinsel olmak üzere üçe ayrılmaktadır.

    Fiziksel istismar 

    Fiziksel istismar, kasıtlı olarak gerçekleştirilen ve çocuğun yaşamına, sağlığına, gelişimine ve onuruna zarar verici her türlü güç kullanımı olarak tanımlanmaktadır (WHO, 2006). Amerika’da bulunan Ulusal Çocuk İstismarı ve İhmali Veri Sistemi’nde (The National Child Abuse and Neglect Data System, NCANDS) 2017 yılında 3.501.000 çocuğun kötü muameleye maruz kaldığı tahmin edilirken bunlardan %18,3’ünün fiziksel istismara maruz kaldığı bildirilmektedir (U.S. Department of Health and Human Services, 2017). Lise öğrencileri ile yapılan bir çalışmada ise öğrencilerin %13,5’inin fiziksel istismara maruz kaldığı bildirilmektedir. Fiziksel istismar en sık rastlanan ve aynı zamanda fark edilmesi de en kolay olan çocuk istismarı türüdür. Bunun nedeni fiziksel istismarın çocuk vücudunda gözle görülebilir sonuçlarının olmasıdır. Fiziksel istismar çocuk vücudunda yanık, darbe ve yara izlerinin olması; morluklar, ısırık izleri, ezikler gibi belirtilerle ortaya çıkar (Kara, Biçer ve Gökalp, 2004). Fiziksel istismar çocuklarda çaresizlik, içine kapanma ve özgüvensiz olma eğilimine neden olabilir. Bunun yanında fiziksel istismara maruz kalan çocuklarda yeme bozuklukları, akademik sorunlar, madde kullanımı, riskli ortamlarda bulunma, öfkeyi kontrol edememe, çatışma, dikkati yoğunlaştırmada zorluklar, akademik başarıda düşme, depresyon ve kendine zarar verme davranışları görülebilmektedir. (Kaytez, Yücelyiğit ve Kadan, 2018; Zoroğlu, Tüzün, Şar, Öztürk, Kora ve Alyanak, 2001).

    Duygusal istismar

    Duygusal istismar, bakım veren kişi ya da kişilerin çocuk için uygun ve destekleyici bir ortam sağlayamaması ve çocuğun gelişimi ve duygusal sağlığı üzerinde olumsuz etkisi olan eylemleri içermektedir. Çocuğun hareketlerinin kısıtlanması, korkutulması, alay edilmesi, inkâr edilmesi, reddedilmesi, tehdit edilmesi, ayrımcılık uygulanması ve diğer fiziksel olmayan düşmanca muamele biçimleri duygusal istismarı ifade eder (World Report On Vıolence And Health, 2002). Duygusal istismar çocuğa bakım veren kişiler içerisinde gerçekleşir ve ilişkiseldir (Taner ve Gökler, 2004). Duygusal istismarın diğer istismar türlerine göre tanımlanması, fark edilmesi ve istismarla ilgili yasal işlem yapılması oldukça güçtür (Öztürk, 2007). Bunun yanında duygusal istismar diğer istismar türlerinden farklı olarak fiziksel veya cinsel istismarın oluşturduğu hasar ortadan kalktığında da devam edebilir (Paavilainen ve Tarkka, 2003). Ulusal Çocuk İstismarı ve İhmali Veri Sistemi 2017 yılında 3.501.000 çocuktan %2,3’ünün duygusal istismara maruz kaldığı bildirmektedir (U.S. Department of Health and Human Services, 2017). Duygusal istismar psikolojik iyi oluş ile yakından ilişkili olmakla beraber intihar eğilimlerine, zayıf öz yeterlik algısına, antisosyal davranışların artmasına, psikolojik sağlamlığın azalmasına neden olmaktadır (Arslan ve Balkıs, 2016; Cichetti, 2013; Evans ve Burton, 2013, Miller, Esposito-Smythers, Weismoore ve Renshaw, 2013). Lise öğrencileri ile yapılan bir çalışma duygusal istismar oranının %15,8 olduğu bildirmektedir (Zoroğlu ve diğ., 2001).

    Cinsel istismar 

    Cinsel istismar bakım veren kişi ya da kişilerin cinsel tatmin için çocuğu kullandığı eylemler olarak tanımlanmaktadır (World Report on Violence and Health, 2002). Cinsel istismar çocuğun tam olarak anlayamadığı, gelişimsel dönem olarak hazır olmadığı, yasalara ve toplum kurallarına uygun olmayan cinsel davranışlara maruz kaldığı durumlardır (WHO, 1999). Çocuk farkında olsun ya da olmasın çocuğu cinselliğe zorlamak veya cinselliği cazip gösterecek tüm eylemler cinsel istismar kapsamında yer alır (Borg, Snowdon ve Hodes, 2014). Cinsel istismar kendi içerisinde iki grupta incelenir: Fiziksel temas içermesi veya içermemesi (Gültekin, Ruban, Akduman ve Korkusuz, 2006). Cinsel istismar ile ilgili bir başka konu ise bu durumun gizli tutulması yani yetkili kurum ve kuruluşlara bildirilmemesidir. Yapılan bir çalışmada, cinsel istismar vakalarının yetkili kurum ve kuruluşlara bildirilme oranının yirmide bir olduğu tahmin edilmektedir (Çöpür ve diğ., 2012). Cinsel istismar tüm istismar türleri içerisinde en çok inkâr edilen, görmezden gelinen veya yok sayılan istismar türüdür (Kaytez ve diğ., 2018). Bu durum cinsel istismar vakalarının istatistikleri konusunda belirsizliklere yol açmaktadır. Ulusal Çocuk İstismarı ve İhmali Veri Sistemi’ne göre 2017 yılında kötü muameleye maruz kalan 3.501.000 çocuktan %8,6’sı cinsel istismar mağduru olmuştur (U.S. Department of Health and Human Services, 2017). Yapılan başka bir çalışmada ise 836 lise öğrencisinden %10,7’sinin cinsel istismara uğradığı bildirilmektedir (Zoroğlu vd., 2001). Polat (2018) yaptığı çalışmada ise Türkiye İstatistik Kurumu verilerine dayanarak 2014 yılından 2016 yılına kadar cinsel istismar mağduru çocukların %33 artarak 16.877 olduğunu belirtmektedir. Cinsel istismar çocuklarda suçluluk duygusuna, sosyal izolasyona, akademik sorunlara, parmak emme ve alt ıslatma gibi gerileme davranışlarına, uyku ve yeme bozuklukları, oyunlarda ve davranışlardaki cinsel temaların artmasına, korkuya, utanmaya ve kendine zarar verme davranışlarına neden olabilmektedir (Akyıl, 2019; Jakubczyk ve diğ., 2014; Uslu, 2019).

    İhmal 

    Çocukluk çağı travmaları içerisindeki bir başka tür ise ihmaldir. İhmal, çocuğa bakım veren kişi ya da kişilerin; duygusal gelişim, beslenme, eğitim, barınma ve güvenli yaşam koşulları gibi koşullardan bir veya daha fazlasını sağlamamasıdır. Bakım veren kişi ya da kişilerin çocuğun sağlıklı gelişimi için gerekli olan kaynaklara sahip olması ancak bu kaynakları kullanmaması ihmali yoksulluktan ayırmaktadır (World Report On Vıolence And Health, 2002). Başka bir tanımla ihmal, çocuğun gelişimine, gereksinimlerine ve temel ihtiyaçlarına bakım veren kişilerin yeterli düzeyde karşılık vermemesi olarak tanımlanmaktadır. Çocuğun gereksinim ve ihtiyaçları; sağlık, beslenme, barınma, güvenli bir ortamın sağlanması, duygusal gelişim gibi başlıkları kapsamaktadır. İhmal, bu başlıkların karşılanmaması sonucunda çocuğun gelişiminin ve güvenliğinin zarar görme durumudur ve çocukluk çağı travmaları içerisinde önemli bir türdür (Paslı, 2009). Çocuk Koruma Servisleri (Child Protective Services-CPS) 2011 yılı raporlarına göre 681.000 çocuk istismarı ve ihmali mağduru çocuk olduğu bildirilmiştir. Çocukluk çağı travmatik yaşantısına maruz kalan çocukların %78,5’inde ise daha önce ihmal durumunun bulunması dikkat çekmektedir (U.S. Department of Health and Human Services, 2012). Ulusal Çocuk İstismarı ve İhmali Veri Sistemi 2017 yılında kötü muameleye maruz kalan 3.501.000 çocuktan %74,9’unun ihmale uğradığını bildirmektedir (U.S. Department of Health and Human Services, 2017). Yapılan başka bir çalışmada ise klinik örneklemde katılımcılarda duygusal ihmale %81,6 fiziksel ihmale ise %72,1 oranında rastlanmıştır (Örsel, Karadağ, Kahiloğulları ve Aktaş, 2011).  Çocukluk çağı travmaları türlerinden ihmalin iki türü bulunmaktadır. Fiziksel ihmal, çocuğa bakım veren kişi ya da kişiler tarafından çocuğun uygun barınma, beslenme, temizlik, kıyafet gibi temel fiziksel ihtiyaçlarının yeterince karşılanmaması (Hildyard ve Wolfe, 2002) iken duygusal ihmal, bakım veren kişi ya da kişiler tarafından, çocuğun güven, şefkat, sevgi, ilgi gibi temel duygusal ihtiyaçlarının karşılanmaması veya bu ihtiyaçlardan mahrum bırakılmasıdır (Cohen, Menon, Shorey, Le ve Temple, 2017). Çocukluk çağında yaşanan ihmal, çocuklukta ve gençlik yıllarında bireyin kendisini ihmal eden yakınlarına karşı öfke duyguları taşımasına, bunun yanında kişisel güvenlik, temel ihtiyaçların karşılanması, sorumluluk, güven, adalet, eşitlik gibi konularında sorun yaşamasına neden olabilir (Geldard ve Geldard, 2013). Çocukluk çağındaki bu travmatik yaşantılar birlikte değerlendirildiğinde ise, bu tür yaşantıların çocuğun beyin kimyasında stres hormonlarının etkilerini bozarak değişikliklere yol açmakla beraber ilerleyen yıllarda zorluklarla yüzleşmesine, strese maruz kaldığında baş etme stratejilerinin zayıflamasına yol açtığı söylenebilir (Lengua ve diğ., 2019). Bunun yanında genel olarak bakıldığında çocukların başına gelen travmatik olay ya da olaylar sonucunda; kişilik gelişiminde, kendisine ve dünyaya ilişkin bakış açısında, ilişki örüntülerinde, biyolojik ve ahlaki gelişimde, baş etme becerilerinde, akademik başarıda, mesleki yönelimde, duygu düzenlemede ve benlik algısında sorunlar yaşanabileceği söylenebilir (Dyregrov, 2010). Yukarıda açıklandığı gibi çocuk istismarı ve ihmalinin farklı başlıklar olmakla birlikte bu tür yaşantılara maruz kalan çocuklar; çocukluk, ergenlik ve yetişkinlik dönemlerinde sorun yaşayabilmektedirler.

     

    Kaynaklar ve İleri Okuma

     

    Aker, A.T. (2012). Temel sağlık hizmetlerinde travmaya yaklaşım. Ankara: Türkiye Psikiyatri Derneği Ruhsal Travma ve Afet Psikiyatrisi Çalışma Birimi Yayını. http://koutab.kocaeli.edu.tr/dosyalar/TREP.pdf sayfasından erişilmiştir.

     

    APA (2000). Mental bozuklukların tanısal ve sayımsal elkitabı, 4. Baskı (DSM IV). Amerikan Psikiyatri Birliği, Washington. (çev. E. Köroğlu). Ankara: Hekimler Yayın Birliği. 

     

    Arslan, G. & Balkıs, M. (2016). Ergenlerde duygusal istismar, problem davranışlar, öz yeterlik ve psikolojik sağlamlık arasındaki ilişki. Sakarya University Journal Of Education, 6(1), 8-22.

     

    Borg, K., Snowdon, C., & Hodes, D. (2014). Child sexual abuse: recognition and response when there is a suspicion or allegation. Paediatrics and Child Health, 24(12), 536-543.

     

    Briere, N.J. ve Scott, C. (2016). Travma terapisinin ilkeleri belirtiler, değerlendirme ve tedavi için bir kılavuz. (çev. B. D. Genç). İstanbul: İstanbul Bilgi Üniversitesi Yayınları.

     

    Cicchetti, D. (2004). An odyssey of discovery: Lessons learned through three decades of research on child maltreatment. American Psychologist, 59, 731–741.

     

    Cohen, J. R., Menon, S. V., Shorey, R. C., Le, V. D., & Temple, J. R. (2017). The distal consequences of physical and emotional neglect in emerging adults: A person-centered, multi-wave, longitudinal study. Child Abuse & Neglect, 63, 151-161.

     

    Çöpür, M., Üneri, Ö. Ş., Aydın, E., Bahalı, M. K., Tanıdır, C., Güneş, H., & Erdoğan, A. (2012). Characteristic features of sexually abused children and adolescents in İstanbul sample. Anatolian Journal of Psychiatry, 13(1), 46-50.

     

    Dereboy, Ç., Demirkapı, E.Ş., Şakiroğlu, M., Öztürk, C. F. (2018). Çocukluk çağı travmalarının, kimlik gelişimi, duygu düzenleme güçlüğü ve psikopatoloji ile ilişkisi. Türk Psikiyatri Dergisi, 29(4), 269-278.

     

    Dyregrov, A. (2010). Supporting traumatized children and teenagers. A guide to providing understanding & help. London: Jessica Kingsley Publishers.

     

    Evans, C. B. ve Burton, D. L. (2013). Five types of child maltreatment and subsequent delinquency: Physical neglect as the most significant predictor. Journal of Child Adolescent Trauma, 6(4), 231-245.

     

    Freud, A. (2016). Çocuklukta normallik ve patoloji (3. Baskı). (çev. A.N. Babaoğlu). İstanbul: Metis Yayınları (Orijinal çalışmanın basım tarihi 1965)

     

    Gültekin, G., Ruban, C., Akduman, B., & Korkusuz, İ. (2006). Çocuk ve cinsel istismar. Adli Psikiyatri Dergisi, 3(1), 9-14.

     

    Herbert, C. (2018). Travma sonrası psikolojik tepkileri anlamak (5.Baskı). (çev. N. Azizlerli,& R. Güneş). İstanbul Psikonet Yayınları (Orijinal çalışmanın basım tarihi 1999).

     

    Hildyard, K. L., & Wolfe, D. A. (2002). Child neglect: developmental issues and outcomes. Child Abuse & Neglect, 26(6-7), 679-695.

     

    Jakubczyk, A., Klimkiewicz, A., Krasowska, A., Kopera, M., Sławińska-Ceran, A., Brower, K. J., & Wojnar, M. (2014). History of sexual abuse and suicide attempts in alcohol-dependent patients. Child Abuse & Neglect, 38(9), 1560-1568.

     

    Kara B., Biçer Ü. ve Gökalp S. A. (2004). Çocuk istismarı. Çocuk Sağlığı ve Hastalıkları Dergisi, 47(2), 140-151.

     

    Kaytez, N., Yücelyiğit, S. ve Kadan, G. (2018). Çocuğa yönelik istismar ve çözüm önerileri. Eurasian Journal of Health Sciences, 1(1), 18-24.

     

    Koçtürk, N. (2016). Kriz danışmanlığı Ö. Erdur-Baker, Ö. (Ed.) & T. Doğan (Ed.). Çocuk istismarı ve ihmali içinde (1. Baskı, s. 333-360). Ankara: Pegem Akademi.

     

    Lengua, L. J., Thompson, S. F., Moran, L. R., Zalewski, M., Ruberry, E. J., Klein, M. R., & Kiff, C. J. (2019). Pathways from early adversity to later adjustment: Tests of the additive and bidirectional effects of executive control and diurnal cortisol in early childhood. Development and Psychopathology, 1-14. DOI: https://doi.org/10.1017/S0954579419000373

     

    Levers, L. L. (Ed.). (2012). Trauma counseling: Theories and interventions. New York, NY: Springer.

     

    Miller, A. B., Esposito-Smythers, C., Weismoore, J. T., & Renshaw, K. D. (2013). The relation between child maltreatment and adolescent suicidal behavior: a systematic review and critical examination of the literature. Clinical Child and Family Psychology review, 16(2), 146-172.

     

    National Child Traumatic Stress Network. (2010). National Child Traumatic Stress Network empirically supported treatments and promising practices. Los Angeles: Author. Retrieved from http://www.nctsn.org/nccts/nav.do?pid=ctr_top_trmnt_prom sayfasından erişilmiştir.

     

    Örsel, S., Karadağ, H., Kahiloğullari, A. K., & Aktaş, E. A. (2011). Psikiyatri hastalarında çocukluk çağı travmalarının sıklığı ve psikopatoloji ile ilişkisi. Anadolu Psikiyatri Dergisi, 12(2), 130-136.

     

    Öztürk, S. (2007). Çocuklarda duygusal istismar. Yayımlanmamış Yüksek Lisans Tezi, Fırat Üniversitesi, Sosyal Bilimler Enstitüsü, Elazığ.

     

    Paavilainen, E., & Tarkka, M. T. (2003). Definition and identification of child abuse by Finnish public health nurses. Public Health Nursing, 20(1), 49-55.

     

    Paslı, F. (2009). Örselenme kuşkusuyla gazi üniversitesi çocuk koruma merkezi tarafından bildirimleri yapılan çocukların adli ve sosyal süreçlerinin incelenmesi. Yayınlanmamış Yüksek Lisans Tezi. Ankara Üniversitesi, Sağlık Bilimleri Enstitüsü, Ankara.

     

    Polat, O. (2018). Türkiye’de çocuk istismarı raporu- 2. Basın Özeti. http://imdat.org/wp-content/uploads/2018/05/RAPOR-%C3%87OCUK-%C4%B0ST%C4%B0SMARI-tam.pdf sayfasından erişilmiştir.

     

    Ruppert, F. (2014) Travma, bağlanma ve aile konstelasyonları (çev. F. Zengin). İstanbul: Kaknüs. (Orijinal çalışmanın basım tarihi 2008).

     

    Taner, Y. ve Gökler, B. (2004). Çocuk İstismarı ve İhlali: Psikiyatrik Yönleri. Hacettepe Tıp Dergisi, 35, 82-86.

     

    The World Health Organization (2002). World report on violence and health. https://www.who.int/violence_injury_prevention/violence/world_report/en/ sayfasından erişilmiştir.

     

    The World Health Organization (2006). Preventing Child Maltreatment: a Guide to Taking Action and Generating Evidence, Geneva, 14-89. https://www.who.int/violence_injury_prevention/publications/violence/child_maltreatment/en/ sayfasından erişilmiştir.

     

    Tıraşçı, Y. ve Gören, S. (2007). Çocuk İstismarı ve İhmali. Dicle Tıp Dergisi, 34(1), 70-74. 

     

    Uslu, G. (2019). Çocuk ihmal ve istismarı alanında çalışan profesyonellerin sunulan hizmetlere ilişkin değerlendirmeleri. Yayımlanmamış Yüksek Lisans Tezi, Başkent Üniversitesi, Sosyal Bilimler Enstitüsü, Ankara.

     

    U.S. Department of Health and Human Services (2012). Administration for Children and Families, Administration on Children, Youth and Families, Children’s Bureau Child Maltreatment. Available from http://www.acf.hhs.gov/programs/cb/research-data-technology/statistics-research/child-maltreatment sayfasından erişilmiştir.

     

    Zoroglu, S. S., Tüzün, Ü., Sar, V., Öztürk, M., Kora, M. E., & Alyanak, B. (2001). Çocukluk dönemi istismar ve ihmalinin olasi sonuçlari/Probable results of childhood abuse and neglect. Anadolu Psikiyatri Dergisi, 2(2), 69-78.


    Yorumlar (0)

    Bu gönderi için henüz bir yorum yapılmamış.

    Yorum Bırakın

    Yorum yapmak için üye girişi yapmalısınız. Üye girişi yapmak için buraya tıklayınız.