Sofist kelimesi Yunanca bilgelik (sophia) ve akıllı (sophos) kelimelerinden türetilmiştir. Sofistler, MÖ beşinci yüzyılın ikinci yarısında Atina’yı ve diğer Yunan şehirlerini ziyaret eden gezgin profesyonel öğretmenler ve entelektüellerdi. Belli bir ücret karşılığında, genç ve zengin Yunan erkeklere aretē (erdem veya mükemmellik) eğitimi verdiler. Böylece zenginlik ve şöhrete ulaşmak, gençler arasında bir antipati uyandırmaya başladı. MÖ beşinci yüzyıl öncesi arete, ağırlıklı olarak cesaret ve fiziksel güç gibi aristokrat savaşçı özellikleriyle ilişkilendiriliyordu. MÖ beşinci yüzyıl sonrası demokratik Atina’da ise arete, retorik ve ikna yoluyla siyasi toplantılarda halkı etkileme sanatı haline dönüştü. Sofist eğitim, hem bu değişimden doğdu hem de bu değişimi kullandı. Sofist hareketin en ünlü temsilcileri Protagoras, Gorgias, Antiphon, Hippias, Prodicus ve Thrasymakhos’tur.
Sofistler Felsefeciler Tarafından Nasıl Görüldü?
Sofistlerin görüşleri incelenirken karşılaşılan tarihsel ve filolojik sorunlar oldukça önemlidir. Günümüze oldukça az sayıda Sofist metin ulaşabildi ve Sofistler hakkında bildiklerimizin çoğu, ikinci el tanıklıklardan ve Platon’un diyaloglarındaki genel düşmanca tasvirlerinden ibaretti. Sofist düşünceyle ilgili oldukça çetin felsefi tartışmalar yapıldı. Büyük ölçüde Platon ve Aristoteles’in etkisinden dolayı, Sofist terimi; yanıltıcı akıl yürütme, entelektüel şarlatanlık ve ahlaki vicdansızlık gibi kavramlarla anılmaya başlandı. Sofist ‘leri bu terimlerle ifade etmek, onları aşırı basitleştirmektir çünkü Sofistler Batı düşüncesine önemli ve özgün katkılar sunmuşlardır. Yine de Platon ve Aristoteles, kısmen kendi faaliyetlerini (ve Sokrates’inkini) Sofist ‘lerden ayırarak meşru felsefeyi neyin oluşturduğuna ilişkin görüşlerini ortaya koydular. Platon ve Aristo felsefesinin meşru görüldüğü düşünüldüğünde, sofist düşünceye de kavramsal olduğu kadar tarihsel anlamda da felsefenin ‘öteki’si olarak bakılabilir.
Sofistler haklarında oldukça az bilgiye erişebilmemizden dolayı, sofistler pek çok felsefeci tarafından birçok şekilde ifade edilmiştir. Hegel’e göre sofistler, Platon ve Aristoteles’in çalışmalarından öğrendiğimiz Presokratiklerin nesnel dogmatizmine karşı şüpheci tepkiler veren öznelcilerdi. İngiliz tarihçi George Grote için sofistler, dönemin hakim ahlakını sorgulayan ilerici düşünürlerdi. Jacques Derrida ve Jean Francois-Lyotard gibi Fransız teorisyenlerin yaptığı yeni çalışmalar, sofistler ve postmodernizm arasındaki yakınlıkları öne sürmektedir.
Atina’da Sofistler Nasıl Karşılanırdı?
Aristophanes’in oyunu Bulutlar (MÖ 423), Atina’nın sofistlere yönelik tutumunu anlamak için önemli bir eserdir. Oyun, borçları olan yaşlı bir Atina vatandaşı Strepsiades’in sıkıntılarını anlatıyor. Yaşlı adam borçlarını ödemenin en iyi yolunun, alacaklılarını mahkemede yenilgiye uğratmak olduğuna karar vererek, Sofist Sokrates’in başkanlık ettiği bir yüksek öğrenim enstitüsü olan Fikirhane’ye gider. Fikirhane’de retorik sanatını öğrenemeyince Strepsiades, başlangıçta isteksiz olan oğlu Pheidippides’i kendisine eşlik etmesi için ikna eder. Burada Sokrates’in, Güçlü ve Zayıf Argümanlar adlı iki görüşüyle karşılaşırlar. Güçlü Argümanlar adalet ve öz disiplin; Zayıf Argümanlar ise adaletsizlik ve kendini beğenme kavramlarını temsil eder. Kalabalık bir oylama sonrasında, Zayıf Argüman galip gelir.
Zayıf Argüman’ın Güçlü olanı nasıl yendiğine dair bir eğitim için Sokrates, Pheidippides’i Fikirhane’ye götürür. Strepsiades, Fikirhane’yi yeniden ziyaret ettiğinde Sokrates’in oğlunu işe yaramaz bir entelektüele dönüştürdüğünü görür. Pheidippides mezun olduğunda, sadece Strepsiades’in alacaklılarına galip gelmekle kalmaz, aynı zamanda babasını da döver ve bu davranışı için ikna edici retorik bir gerekçe sunar. Pheidippides annesini de dövmeye hazırlanırken; Strepsiades öfkeyle, Fikirhane’ye şiddetli bir halk saldırısı organize eder. Peşine taktığı büyük bir kalabalıkla Fikirhane’yi basar ve içinde bulunan Sokrates’i yakar.
Aristofanes, sofist Sokrates’i üç farklı biçimde tanımlamaktaydı. İlk olarak, Sokrates ve sofistler arasındaki ayrım, çağdaşları için anlaşılır olmaktan uzaktı. Sokrates’in ücret talep etmemesine ve sık sık bildiği tek şeyin hiç bir şey bilmediği olduğunu söylemesine rağmen, sofist olarak görülmesi hem sofist kavramının belirsizliğini hem de Atinalı vatandaşlar için onları ayırt etmenin zor olduğunu yansıtır. İkinci olarak, Aristophanes, sofist felsefenin önceki nesillerin Atina’lı Tanrı’larını reddettiğini aktarıyor. Üçüncü olarak ise, sofistleri entelektüel dolandırıcı ve ahlaki şüpheci olarak tanımlıyor.
Sofistlerin Toplum Tarafından Dışlanma Nedenleri
Sofistlere karşı duyulan düşmanca tavırlar Atina halkında oldukça yaygındı. Bu nedenle Atinalılar Sokrates’i dinsizlikle suçlayarak ölüme mahkum etti. Duruşmada Sokrates’i suçlayanlardan biri olan Anytos, suçladığı adamın öğretme iddiasında olmadığını ve ücret talep etmediğini görmezden geldi. Anytos, Platon tarafından, sofistlerin kendileriyle temas kuran herkesin ahlakını bozduğunu ileri sürerek şehirden kovulmalarını savunurken tasvir edilmiştir.
Sofistlere yönelik tutumu anlamak açısından, Sokrates’in Protagoras’ın öğrencisi olmayı arzulayan, zengin, genç bir Atinalı olan Hipokrat’la tartışması da son derece önemlidir. Hipokrat, Protagoras’la tanışmak için öylesine heveslidir ki, onu Protagoras ile tanıştırması için Sokrates’in kapısını sabahın erken saatlerinde çalar. Sokrates, Protogaras ile kuraracağı temasın onu Atinalılar gözünde bir sofist olarak bilinmesine neden olacağını söyler. Hipokrat’ta bu durumdan utanç duyar ve görüşmekten vazgeçer.
Platona göre Protagoras mesleğinin halkta yarattığı düşmanlık ve kızgınlığın farkındadır. Protagoras, güçlü şehirlerin varlıklı ailelerinden gelen gençleri, sahip oldukları imkanları terk etmeye ikna eden yabancıların şüphe uyandıracağını da bilmektedir. Nitekim Protagoras, retorik sanatının eski bir sanat olduğunu eder, Homeros, Hesiodos ve Simonides gibi şairler, peygamberler, kahinler de dahil olmak üzere eski Sofist ‘lerin zarar görme korkusu ile sofist adını kullanmaktan kaçındıklarını belirtiyor. Protagoras, açık bir şekilde bir sofist olduğunu itiraf etse de, güvenliğini sağlamak için büyük Atinalı general Perikles ile yakınlık kurmuştur.
Atina kamuoyundaki sofistlerin kötü şöhreti tek bir nedenden kaynaklanmıyordu. Kuşkusuz, onların entelektüel tavırları başlıca bir tehditti. Bunun yanı sıra, yeni ekonomik durum ve demokratik karar alma mekanizması, muhafazakar Atina aristokratrasisi için ciddi bir tehdit oluşturuyordu. Bu tehdit edici durum, yukarıdaki bahsedilen mükemmellik veya erdem ( arete ) kavramlarına yönelik tutumlara da yansıtılmaktadır. Oysa Homeros, destanlarında arete genellikle retorik sanatıyla kamu işlerinede başarı olmuş insanın gücünü ve cesaretini belirtir.
Felsefenin Yaramaz Çocukları
MÖ beşinci yüzyılın sonlarına doğru Atina siyasi hayatında, ikna edici konuşma yeteneğinin ve retorik becerisinin önemi yadsınamaz. Gelişen demokraside, Retorik yanlızca siyasette başarılı olmak için değil, aynı zamanda kişinin bir suçla suçlanıp davalık olması halinde kendisini savunabilmesi için de bir ön koşul haline gelmiştir. Sofist’ler tarzlarıyla ortaya çıkan bu ihtiyaca cevap verdiler. Gorgias’ın hırslı bir öğrencisi olan Meno, bir erkeğin aretē’sinin insanlara hükmetmek, yani dostlarına fayda sağlamak ve düşmanlarına zarar vermek için kamu işlerini yönetmek olduğunu söyler. Uzun zamandır devam eden bu süreç, en iyi şekilde demokratik Atina’da retorik yoluyla gerçekleştirilmiştir. Dolayısıyla retorik, sofist eğitimin özüydü, çoğu sofist çok daha farklı konularda yetkin olup eğitim verebildiğini iddia etse bile. Sofistleri arete’nin ücretli öğretmenleri olarak tanımlayabiliriz. Amaçları, öğrencilerine ikna edici konuşmanın inceliklerini öğretip onların siyasal nüfuz elde etmesini sağlamaktır. Bu yüzden ortaya çıkan bu durum ve üst düzey makamlara talip olan gençlerin arzusu; o zamana kadar siyasal gücü elinde tutanlar için rahatsız edici bir tehdit oluşturmuştur. Sofistlerin Atina ve diğer Yunan şehirlerinde düşmanca tavırlarla karşılanmalarının en büyük nedeni budur.
Yorum Bırakın