Türkiye'de kadınların siyasi haklarına kavuşması; Fransa'dan 11, Belçika'dan 14, İsviçre'den 36 yıl önce gerçekleşti. Ancak "5 Aralık 1934'te kadınlara siyasi hayatta seçme ve seçilme hakkı tanındı." ifadesi yanlış olup "Türkiye'de 5 Aralık 1934 yılında kadınların siyasi hayatta seçme ve seçilme haklarına kavuşma süreci tamamlanmıştır." cümlesi inkılap tarihi açısından daha doğru bir kullanımdır. Çünkü Mustafa Kemal Atatürk önderliğinde Türkiye Cumhuriyeti’nin kurulması ile getirilen devrim ve yeniliklerle beraber kadınlar ilk olarak 1930 yılında belediye seçimlerine katılma ardından köylerde muhtar olma, ihtiyar meclisine katılma ve 5 Aralık 1934 tarihinde de milletvekili seçme ve seçilme haklarına kavuşmuştur.

Ve yine seçim kanununda yapılan değişiklik ile kadınlara siyasi haklar verildi değil kadınların zaten var olan doğal haklarına kavuştuğunu söylemek daha doğrudur. Yani seçme ve seçilme hakkı kadınlara tanınmış bir hak değil var olan doğal haktır. Kadınların hakları bir lütuf değildir.

Son olarak kadınların siyasi hayattaki haklarına ulaşması toplumsal hayatta gerçekleşen önemli devrimlerin arasındadır ve Mustafa Kemal Atatürk ile birlikte Cumhuriyet’in getirdiği devrimlerle kadının toplumdaki yeri büyük önem kazanmıştır. Ancak aradan geçen onca yıla ve büyük adımlarla kat edilen bu yola rağmen hala kadın hakları ve eşitliği konusunda sağlam bir kültür oluşturamamamız hepimizin suçu olmalı.