Aşkın ‘Hayal Ve Hakikat’ Yanı

Aşkın ‘Hayal Ve Hakikat’ Yanı
  • 1
    0
    0
    1
  • Hayal ve Hakikat , Osmanlı kadınlarının edebiyat dünyasında yer almasını sağlayan, ortaklaşa yazılmış ilk eserdir.

    Uzun yıllar boyunca Doğu değerleri ile beslenen Klasik Türk Edebiyatı, Tanzimat Fermanı ile birlikte Batı’yla ve onun beraberinde gelen Batılı değerlerle tanışmıştır. Bu dönem, birçok edebi tür için ilklerin yaşandığı bir geçiş dönemi olmuştur. Bu hareketlilik, yeni yazarların ortaya çıkışını kolaylaştırıp edebiyatımızda zengin bir kültürel ortamın oluşmasını sağlamıştır.

    Dönemin önemli isimlerinden olan Ahmet Mithat Efendi ilgi çekici kişiliği ve üretkenliğiyle öne çıkar. Halkı eğitmek amacı güden yazar, dönemdaşı Namık Kemal’in aksine edebi incelikleri bir kenara bırakıp dili mümkün olduğunca sadeleştirmeye çalışmış, her türden insana hitap etmek isteyerek okuma alışkanlığının toplumda yaygınlaşmasını arzulamıştır. Eğitici yanını öne çıkararak hemen hemen her konuda eserler veren Ahmet Mithat, bugünün roman tekniğine aykırı bir şekilde metinlerinde anlam karmaşası yaratacak her ne varsa onu açıklamak için hikaye akışını bozarak öğretmen koltuğuna geçip önce okurunu bilgilendirmeyi amaç edinmiştir. Gazetecilik yönü de baskın olan Mithat, bu imkânı kullanarak genç yazarlara her daim destek olmuştur. Onların yazılarını yayınlamış, kendilerini göstermelerine ve okuyucu ile tanışmalarına öncülük etmiştir.

    Fatma Aliye’nin Doğuşu

    Dönemin toplumsal yapısı yüzünden kadın yazarlar edebiyat dünyasına dâhil olamamaktadır. Böylesi bir süreçte Ahmet Mithat bütün tabuları yıkarak yakın dostu Cevdet Paşa’nın kızı Fatma Aliye Hanım’a edebiyat dünyasının kapılarını açarak oldukça riskli olan bu macera sayesinde edebiyatımızın ilk kadın yazarı olan Fatma Aliye’nin bizlerle buluşmasına vesile olmuştur. 1881 yılında ise Ahmet Mithat ve Fatma Aliye tarafından ortaklaşa yazılan Hayal ve Hakikat ’in, açık bir şekilde Fatma Aliye ismiyle imzalanmasa da ‘bir kadın’ tarafından kaleme alındığı ilan edilerek kadınların edebiyat dünyasına girişlerinin önündeki engel de ilk kez kaldırılmış oldu. Ayrıca eser, ortaklaşa yazılmış ilk eser olarak da edebiyatımızın raflarında yerini alır.

    Aşk’ın İki Yanı

    Hayal ve Hakikat , babasını kaybetmiş bir genç kadının, bu kaybın onda yarattığı boşluğu doldurma arayışı içindeki Vedat’ın acıklı aşk hikâyesi… Fatma Aliye tarafından kaleme alınan ilk bölüm, Vedat’ın, manevi babası Hüseyin Sabri Efendi’nin oğluyla karşılaşıp ona tutkulu bir aşk beslemesiyle başlıyor. Genç kadının tarifsiz yoğunluktaki duyguları bu bölümde ayrıntılı bir şekilde betimlenmektedir. Fatma Aliye’nin son dönem Osmanlı kadını olarak yarattığı Vedat, çağdaşı kadınlardan pek çok yönde ayrışan bir karakter olarak karşımıza çıkmaktadır. Vedat, beklentilerin aksine evlilik, giyim kuşam, süslenme gibi şeylere pek de ilgisi olmayan; kendisini okuyarak var eden nitelikli bir kadın profilidir.

    Genç kadının ruhundaki baba eksikliğini kısmen dolduran manevi babası Hüseyin Sabri Efendi, Vedat’ı babasından yadigâr bir evlat gibi görürken bir yandan da oğluyla evlendirmek istemektedir. Sabri Efendi’nin her fırsatta bu iki evladını birbirlerine yakınlaştırma çabası zaman içerisinde Vedat’ın Vefa’ya tutulmasıyla sonuç almaya başlar. Vedat, Vefa’yla karşılaştığı bir gün, onun gözlerinde yıllardır kalbinin derinliklerinde gizlediği gerçek aşkın yansımasını fark eder. O günden sonra gözü, Vefa’dan başka bir şey görmez hale gelir. Kendi kendisine bu büyülü hayal dünyasının içinde yaşadığı ilişkinin sonunu bilmeyen genç kadının bu aşk uğrunda yaşadığı sancılar ve merhem arayışları, bizleri sıradışı bir aşk hikâyesinin içine sürüklemektedir.

    Vefa’nın Hakikat’ı

    Eserin Ahmet Mithat tarafından kaleme alınan ikinci bölümünde,  Vefa karakteri vücut buluyor. Vefa, evlilikte, aşkta gözü olmayan; iyi bir tıp eğitimi alarak doktor olmak isteyen bir gençtir. Çocukluğunda beraber büyüdüğü Vedat’a karşı beslediği kardeşlik sevgisi, babası tarafından bir aşk ilişkisine dönüştürülmek istenmektedir. Bu durum zaman içerisinde baba ile oğlun çatışmasına neden olacaktır. Vefa karakterinin kendi dünyasını anlatışı, bu dünyada Vedat’ın yer aldığı noktalar başka bir pencereden okurun önüne çarpıcı bir şekilde serilmektedir. Tarafı olmadığı bir aşk ilişkisine zorlanan Vefa, doktor olma hayallerini böylesi bir ‘vefa’ borcuna yem etmeye hiç de niyetli değildir.

    Varlık mücadelesi veren genç delikanlı, kendisine yöneltilen bütün suçlamalarla göğüs göğse çarpıştığı bir savaş verir. Ahmet Mithat, Vefa karakterinin ağzından üst sınıflara mensup genç kadınların histerik davranışlarını değerlendirerek hikâyenin son kısmını inşa etmektedir. Ayrıca Osmanlı’nın içinde bulunduğu dönemi genç aydınlar üzerinden tanımlayan bölüm, gençlerin batılı değerlere yaklaşımlarını da başarılı bir biçimde aktarmaktadır.

    Eserin ‘Histeri’ isimli son bölümünde ise Ahmet Mithat, kendi güçlü edebi kişiliğine bürünerek anlatılan hikâyenin çok yönlü bir analizini yapar. Dönemin Avrupa’sında yaygınlaşan psikanalitik çözümlemeler üzerinden Vedat’ın içinde bulunduğu durumu ve yaşananları detaylı bir şekilde aydınlatır.

    Gerçeklikten kopan ‘Hayal’lere gömülmüş bir genç kadının duygu dünyasını bütün iniş ve çıkışlarıyla hissettiren eser, duygusal zaaflarından sıyrılmış gerçek arzularının peşinde koşan bir delikanlının ‘Hakikat’i yüzümüze tokat gibi çarpmasıyla bizleri ‘Hayal’ dünyasının serin sularından ‘Hakikat’in kızgın kumlarına taşıyor.  


    Yorumlar (0)

    Bu gönderi için henüz bir yorum yapılmamış.

    Yorum Bırakın

    Yorum yapmak için üye girişi yapmalısınız. Üye girişi yapmak için buraya tıklayınız.