Şiddetin Objektifi : Tanrıkent (Cidade De Deus)

Şiddetin Objektifi : Tanrıkent (Cidade De Deus)
  • 0
    0
    0
    0
  • Cidade de Deus (Tanrıkent) , 2002 , Fernando Meirelles

       Her ülkede "normal" gündelik hayatın dışında yer alan, baskı altında varolmaya çalışan insanlar yaşar. Kendi yaşayış biçimlerini geliştirir ve gettolaşırlar. Bu yerleşim biçimi bazen politik, bazen ekonomik, bazen sosyal sebeplerle oluşur. Genellikle kendi kurallarını koyarlar ve sıklıkla kurulu düzene karşı gelirler.

       Tanrıkent, bireysel silahlanma yüzdesinin en yüksek olduğu bölgelerden biri olan Rio'daki bir getto hayatını konu alır. Film genel itibariyle karakterlere değil, mahallenin tamamına odaklanmaktadır. Filmden kısaca bahsetmek gerekirse, hikaye boyunca yaklaşık 20 yıllık bir süreci deneyimlemekteyiz. Fakirliğin, aşırı kalabalığın ve işsizliğin bölgedeki insanları daha çocuk yaşta suça itmesi durumu öyle bir hale getirmiştir ki mahalledeki herhangi bir çocuğun cepleri yoklansa uyuşturucu ya da silah bulmak son derece mümkündür. Mahalleli arasında bu çok doğal bir durum olarak görülmektedir, garipsenmez.

       Çocukluğunu böyle dehşet verici bir ortamda geçiren insanların ilerleyen yaşlarda nasıl davranışlarda bulunacağını kestirmek de haliyle çok zor değil. Yine de böylesine bir kaosun içinde bile kendi yolunu çizmek isteyen, bulunduğu durumun yanlış olduğunun farkında olan insanlar var ve varolmaya çalışmaktadırlar. Keza hikayenin anlatıcısı olan kahramanımız Rocket, bunun en bariz örneği.

       Küçük yaşlardan beri fotoğrafçılığa meraklı olan Rocket, yaşadığı karanlık mahalleden kaçma hayaliyle yanıp tutuşmaktadır ve bu kaçışın ilk aşaması olarak kamerasını almıştır eline. Fiziksel olarak kendini koparamasa da hikayesinin anlatmak ister Rocket; fotoğrafları, daima hikayesinin en somut tanıkları olmuştur.

    ”Bir fotoğraf hayatımı değiştirebilirdi. Ama Tanrıkent’te kaçarsanız ölürsünüz. Kalırsanız yine ölürsünüz. Çocukluğumdan beri bu hep böyle olmuştur.“

       Filmin beni en çok etkileyen noktası, gerçekliği oldu. Yan karakterlerin tamamına yakınının asla oyunculukla bir alakasının olmaması gerçeklik algısının son derece yüksek olmasında da büyük etken şüphesiz. İzlerken şunun farkındaydım ki dünyanın bir köşesinde bu olaylar yaşanıyor ve bu dehşet verici. Tanrıkent ile, sıradan bir hayat süren; günlerini uyan, yemek ye, çalış, uyu rutininde geçiren "normal" insanların ne zihinsel ne de fiziksel olarak asla varolamayacakları bir hayat deneyimliyoruz. Sinematografik açıdan kusursuza yakın bir performans sergilendiği düşüncesindeyim. Ekran başında, kaçan karakterlere "hadi, biraz daha hızlı koş yakalanacaksın" diye bağıracak kadar içinde hissettim kendimi.

     "Polisler kendi paylarını aldıkları sürece sorun yaratmazlar."

       Farkındayım, yaşanan olaylardan neredeyse hiç bahsetmedim ve sadece bir çerçeve içinde düşüncelerimi aktarmaya çalıştım. Çünkü bu yapımı izlemek isteyen herkesin, yaşanan bütün aksiyonları sıfırdan deneyimlemeleri gerektiğini düşünüyorum. Sadece şunu söylemek isterim ki, filmin her saniyesi kaos, şiddet, gerçeklik, aksiyon, heyecan ve dehşet dolu. Tanımlayamadığım birçok duygu da cabası. 

       Kısacası, 2002 yapımı, 4 oscar adaylığı bulunan, birçok festivalde sayısız ödül kazanan bu eseri herkesin izlemesi gerektiğini düşünüyorum. Eminim ki her izlediğinizde yeni bir sosyolojik çıkarımda bulunacaksınız. İyi seyirler, iyi eğlenceler efendim.

    IMDb Link: https://www.imdb.com/title/tt0317248/?ref_=nv_sr_srsg_0


    Yorumlar (0)

    Bu gönderi için henüz bir yorum yapılmamış.

    Yorum Bırakın

    Yorum yapmak için üye girişi yapmalısınız. Üye girişi yapmak için buraya tıklayınız.