Hamam kelimesinin sözlük anlamı yıkanılacak yerdir. Antikitede hamamlar, Romalılar zamanında çok gelişmiş ve bugünkü gelişmiş toplumlara mahsus hamamlar kadar iyileri yapılmıştır. Roma hamamları, bekleme yerleri, soyunma yerleri, soğukluk, sıcaklık kısımları, yüzme havuzları ile muazzam tesisler olmuşlardır. Hamam kültürünün geliştiği bir diğer zaman da Osmanlılar dönemidir. Osmanlı hamamları, “Türk hamamı” ismi ile dünyada ün yapmış önemli yerlerdendir.[1]
Fikret Yegül, hamamların Türk toplumu içerisinde sık kullanılan bir yer olmasının sebebinin sadece dine bağlanmasını uygun görmemektedir. Ona göre Bizans, Roma ve Anadolu’nun Bronz Çağ uygarlıkları boyunca kesintisiz bir şekilde gelen yıkanma ritüeli su sevgisine ve ona verilen değere de dayanmaktadır.[2]
Geçmişte Anadolu’da yaşayan toplumları, bu toplumların dinlerini ve suya, temizlenmeye verdikleri önemi incelediğimizde hamam kültürünün çok eskiye dayandığını görürüz. Suyu kutsal olarak görmek, ona bereket anlamı vermek hamam kültürün bir başlangıcı olmuştur. Anadolu’daki bu uygarlıklarla başlayan kültür ilerleyen zamanlarda Yunan ve Roma medeniyetleri ile birleşmiş ve gelişimini sürdürmeye devam etmiştir. Burada katkısı görülen bir diğer etken ise Bizans’tır. Türk-İslam hamam geleneği bütün bu etkileşimlerin sonucunda kendi özgül kültürünü ortaya koymuştur.
Kuşkusuz Anadolu’nun yarattığı ve Antik Çağ’ın kültürüne armağan ettiği en önemli kurum ‘hamam-gymnasium’ olarak adlandırdığımız ve sosyal ve mimari bir sentez içeren yeni bir tiptir.[3]
Selçukluların ve bazı Türk boylarının bulundukları konum sebebiyle bazı zamanlarda Bizans ya da Arap topluluklarıyla karşılaşması kültürlerin birbirini tanımasına ve etkilenmesine sebep olmuştur. Bunun sonucunda da Türklerin hem klasik Bizans hamam kültüründen hem de kentsel Arap hamam kültüründen etkilendiğini söylemek mümkündür.
Osmanlı dönemini incelediğimizde ise hamamların tıpkı geçmişteki uygarlıklarda olduğu gibi önemli bir konumda olduğunu görüyoruz. Yıkanmak, temizlenmek hatta sosyalleşmek için kullanılan hamamlar saraylarda ya da konaklarda bulunabilirken sosyoekonomik durumu çok iyi olmayan küçük evlerde bulunmamaktadır. Bu gibi küçük evlerde sadece yıkanmak için küçük bir alanın olduğu görülmektedir. Külliyeler içerisinde de sıkça karşılaştığımız yapılardan olan hamamlar, sevilen ve sıkça kullanılan mekânlar olması bakımından önemli bir gelire kaynağı olarak karşımıza çıkmaktadır.
Osmanlı hamamları anıtsal ve gösterişli şekilde inşa edilmemiştir. Tam tersi olarak yüksek mahremiyet ve edep sebebiyle içe dönük olarak gelişme gösteren bu mimaride yaratıcı iç mekân tasarımları ve süslemeleri ön plandadır.[4]
Hamamlar Osmanlı toplumunda özellikle kadınlar için önemli bir sosyalleşme mekânı olmuştur. Burada kadınlar için temizlik yanı sıra ev dışında vakit geçirmek, akrabaları, arkadaşları ya da komşularıyla beraber sosyalleşmek amaçlanmıştır. O dönemin kadınlarının başta dini nedenlerden dolayı yaşam alanlarının çok kısıtlı olduğu bilinmektedir. Günümüz kadınları gibi dışarıda tek başına gezemeyen ya da döneminin erkekleri gibi herhangi bir sosyalleşme alanına ve özgürlüğüne sahip olamayan kadınlar hamamları kendileri için bir yaşam ve özgürlük alanı olarak kullanmışlardır.
Lohusa hamamı, nişan hamamı ve sünnet hamamı örnek verebileceğimiz çeşitli kutlamaların yapıldığı hamama gitme sebeplerindendir. Bunların yanı sıra fahişelik yapıp daha sonra bu mesleği bırakan kadınların hamama gelerek kırklandığı bilinmektedir. Kadın hamamlarında müşterilere yardım eden kişiler olarak bilinen natrların ise kadının ruhunun temizlenmesi için dua ederek iyi dileklerde bulundukları bilinmektedir.[5]
Hamamlarda çalışan görevliler arasında natrlar dışında başka örnekler vermek de mümkündür. Bunlardan bir diğeri erkek hamamlarında yıkanmaya yardım eden tellâklardır. Hamam anası, hamamcı kadın, hamamcı teyze ismiyle anılan kişi ise hamamın sahibinden sonra gelen bir diğer önemli kişidir. Hamam anası olarak adlandırılan kişiler, gelen müşterileri yönlendirerek yıkanacak yerleri gösterdiği ve gün sonunda da ücretleri tahsil ettiği bilinmektedir.
Hamamlarda kullanılan eşyalar da büyük önem arz etmektedir. Kökeni Friglere dayanan hamam tasının ortasında bulunan çıkıntının Tanrıça Kybele’nin göbeği olduğuna inanılmaktadır.[6] Tasın malzemesi ve süsü kullanan kişinin ekonomik durumunu yansıtmaktadır. Tütsü yakılan buhurdanlar ise hamama güzel koku yayması için kullanılan eşyalardan birisidir. İçerisinde gül suyu bulunan ve gülabdan olarak adlandırılan şişeler, bedenlerin belli bölümlerini kapatmak için kullanılan peştamallar ve hamamda sıcak zeminden ayakları korumak için kullanılan nalınlar[7] hamam eşyaları içinde en sık kullanılan eşyalardandır.
Sonuç itibariyle kökeni oldukça eskilere dayanan hamam kültürü Osmanlı döneminde de önemli bir gelenek halinde devam etmiştir. Değişen yaşama şekilleri ve şartları hamam kültürüne eskisi kadar önem verilmemesine sebep olmuştur. Günümüz insanının kısa sürede ve kendi evlerinde yıkanmasına olanak sağlayan banyolar, hamamların yerini almıştır. Hâlâ bazı bölgelerde hamam geleneğinin az da olsa sürdürüldüğü görülse de bu daha çok turistler için bir ilgi alanı olmaktadır.
Görsel 1: Roma Hamamı Açık Hava Müzesi (https://www.kulturportali.gov.tr/ adresinden alınmıştır.)
Görsel 2: Çemberlitaş Hamamı (http://www.turkosfer.com/turk-hamami/ adresinden alınmıştır.)
Görsel 3: 1850 yılına ait bir Osmanlı hamam tası, (https://www.michaelbackmanltd.com/object/ottoman-silver-repoussed-hamam-bowl/ adresinden alınmıştır.)
Görsel 4: Ankara Etnografya Müzesi’nde bulunan nalın örnekleri, (Örnek, 2017)
Görsel 5: Jean Auguste Dominique Ingres, The Turkish Bath, (Hayali bir Türk hamamı tasviri), (https://web.archive.org/web/20110721023356/http://mucri.univ-paris1.fr/mucri11/article.php3?id_article=115&var_recherche=makarius# adresinden alınmıştır.)
[1] Adnan Turani, “Sanat Terimleri Sözlüğü”, Toplum Yayınevi, Ankara, 1975, s. 48.
[2] Fikret K. Yegül, “Anadolu Su Kültürü: Türk Hamamları Ve Yıkanma Geleneğinin Kökleri Ve Geleceği”, Anatolia, Ankara Üniversitesi Basımevi,Sayı 35, Ankara, 2009, s. 100.
[3] Fikret K. Yegül, a.g.e, s. 101.
[4] Meltem Fıstıkçı, Osmanlıda Hamam Kültürü ve Saray Hamamları, Gaziantep Üniversitesi, Sosyal Bilimler Enstitüsü, Tarih Anabilim Dalı, Yayınlanmamış Yüksek Lisans Tezi, Gaziantep, 2019, s. 17.
[5] Meltem Fıstıkçı, a.g.e, s. 18.
[6] Meltem Fıstıkçı, a.g.e, s.64.
[7] Nalınlar için bkz. Demet Örnek, Ankara Etnografya Müzesi’nde Bulunan 18-19. Yüzyıla Ait Nalınlar, Akademik Sosyal Araştırmalar Dergisi, Sayı 48, Ankara, 2017, s.76-89.
Yorum Bırakın