Çocukluk Çağı Travması Ve Beyin

Çocukluk Çağı Travması Ve Beyin
  • 6
    0
    0
    0
  •  

    Bu yazı UK Trauma Council'in yayınladığı Childhood Trauma and the Brain Guidebook isimli kitapçığın Türkçe'ye çevrilmesi ile oluşturulmuştur. Alana katkısı olması dileğiyle....

    Kitapçığın aslını incelemek için: https://uktraumacouncil.org/wp-content/uploads/2020/09/CHILDHOOD-TRAUMA-AND-THE-BRAIN-SinglePages.pdf

    Konuyla ilgili video için: https://youtu.be/EFrfBJrVLbE

    Jon ve Jasmine, "Çocukluk Travması ve Beyin" animasyonunda yer alan kurgusal karakterlerdir. Çocuklarla ilgili hikayelerle anlatarak, araştırma ve uygulama arasında bir köprü kurmayı umuyoruz. Jon ve Jasmine’in hikayeleri birçok kişiye tanıdık gelecek. Vakalar, ruh sağlığı profesyonellerinin ve bakımverenlerin bir çocuğun davranışına ilişkin anlayışlarını nasıl yeniden şekillendirebilecekleri ve belki de tepkilerini nasıl değiştirebilecekleri konusunda derinlemesine düşünme ve tartışma başlatmak için tasarlanmıştır. Vaka çalışmaları, kurgusal olsa bile, bir çocuğun hayatına dahil olan herkesin potansiyel rolünü ve etkisini değerlendirmek için yararlı bir başlangıç noktası sağlar.

     

    JON

    Jon, en azından, annesinin yeni bir erkek arkadaş edinmesine ve şiddet başlayana kadar mutlu bir bebekti. Küçük bir çocukken, sorunun ne zaman başladığını anlayabilir ve çekilebilirdi. Ama bazen zamanında saklanamıyordu. Bazen kurbandı. Onun için daha da kötüsü, annesi şiddet görürken yaşadığı çaresizlik hissiydi. Bir gün, 10. doğum gününden kısa bir süre sonra, annesinin hastaneye kaldırılmasını gerektiren ciddi bir olay oldu. Kısa süre sonra işler değişmeye başladı. Doktorlar ve diğer yetişkinler onunla konuşmaya başladı. Kafa karıştırıcı ve korkutucuydu. Genellikle üzgün ve içine kapanık olan annesini kaybetmekten endişeliydi. Jon öfkeli ve güçsüz hissetti.

    Jon büyüdükçe spordan gerçekten keyif almaya başladı. Doğal olarak atletik bir vüduda sahipti ve bunu iyi yapabileceğini düşünüyordu. 15 yaşındayken öğretmeni, okulun yüzme takımına katılmasını önerdi. Eğlenceli bir deneyim olması gereken şey, Jon'un durumu yönetmesini gerektiren inanılmaz derecede zorlayıcı hale geldi. Kendini yetenekli görmek için mücadele etti. Belki de takımda olmayı hak etmiyordu? Bir gün takım arkadaşı Alex ile havuzda uğraşırken saldırıya uğradığını hissetti. İçine dolduran bir öfke dışarı ile havuzdan çıktı. Koçu zor bir kararla karşı karşıya kamıştı: Nasıl cevap vermeliydi?

    Jasmine

    Küçük bir çocukken Jasmine önemli sayılacak bir ihmal yaşadı ve çoğu zaman okula geç kalıyordu. Sık sık evde kendi başının çaresine bakmak zorunda kaldı. Sonunda, koruyucu bakıma girmesi gerektiğine karar verildi. Şimdi 8 yaşında olan Jasmine, kısa süre önce yeni bir bakıcının yanına yerleştirildi ve farklı bir bölgeye taşınmak zorunda kaldı. Bu yeni bir okul anlamına geliyordu. Jasmine için bu korkutucuydu ve okula gitmekten kaçınmak için mümkün olan her şeyi denedi. Yeni koruyucu bakıcısı, eğitim almanın ve arkadaş edinmenin neden önemli olduğunu açıkladı. Jasmine'le her gün okul kapısına kadar yürüdü ve öğretmenleriyle ihtiyaçları hakkında konuştu. Yeni okulundaki çocuklar arkadaş canlısıydı, ancak Jasmine uyum sağladığını hissetmiyordu. Sınıf arkadaşlarından bir grup ona yaklaştığında, onunla dalga geçmek istediklerinden endişelendi. Bunun yerine arkadaşları ona yeni ve havalı bir oyuncak gösterdiler. Ne yapacağını ya da ne söyleyeceğini bilmiyordu, bu yüzden aşağı baktı ve uzaklaştı. Yeterince iyi olmadığını hissediyordu. Sınıf arkadaşları onun davranışını bazen garip ve kafa karıştırıcı buldu. Başka bir deyişle, Jasmine’in geçmiş deneyimleri, şimdi onun hayatında yeni zorluklar yaratma riskiyle sonuçlanmaya başladı.

     

    Çocukluk Çağı Travmasını Ruh Sağlığına Bağlamak

    Gizil kırılganlığı olan bir çocuğun hayatını daha güvenilmez ve istikrarsız bir yol olarak düşünebiliriz. Yolda daha fazla uçurum ve tümsek olabilir, bu da takılıp düşmeyi kolaylaştırır. Önemlisi, gizil kırılganlık, artan bir risk anlamına gelir. Kimse geleceğini belirleyemez. Doğru destekle, çocukların yaşam yollarını başarılı bir şekilde geçmelerine yardımcı olunabilir.

    Çocuklar - ve beyinleri - hayatta kalmak için uyum sağlarlar. Bir çocuk istismar ve ihmalin olduğu bir ortamda büyüdüğünde beyinleri bu deneyimlerle şekillenecektir. Beyindeki bu değişiklikler, acil bir zihinsel sağlık sorununa yol açmayabilir. Aksine, çocuğun bu olumsuz ortamda hayatta kalmasına yardımcı olabilirler. Bununla birlikte, aynı değişiklikler, bir çocuğu gelecekteki günlük ortamlarda zihinsel sağlık sorunlarına karşı daha savunmasız hale getirebilir. Bunun nedeni kısmen, beyin değişikliklerinin bir çocuğun başkalarıyla sosyal ilişkileri geliştirme ve sürdürme yeteneğini - ve fırsatlarını - etkileyebilmesidir.

    Gizil Kırılganlık

    Çocukluk çağı travması ve daha sonraki akıl sağlığı sorunları arasındaki bu görünmeyen bağlantı Gizil Kırılganlık olarak adlandırılır. Gizil kelimesi, var olan ancak henüz açık olmayan bir şeye atıfta bulunurken, kırılganlık kelimesi zarar görme olasılığı daha yüksek olan kişiler için kullanılır. Dolayısıyla, Gizil Kırılganlık, bir çocuğun bakımverenler veya profesyoneller tarafından ilk anda akla gelenden daha büyük zarar riski altında olduğu anlamına gelir. Ancak, Gizil Kırılganlık endişe kaynağı olsa da, kimsenin geleceğini belirlemez. Beyin değişiklikleri sabit değildir ve bir çocuğun kaderi de değildir. Üstelik bu değişiklikleri 'hasar' olarak düşünmek de faydalı değil. Çocukluk çağı travması çocukları daha riskli bir yola sokarken, çoğu yetişkinlikte esnek-kendini toparlayabilen sonuçlar göstermektedir.

    Beynin Rolü

    Beyin adaptasyonları, bir çocuğun istismarcı veya ihmal eden bakımverenlerin bulunduğu bir ev ortamında hayatta kalmasına veya bununla başa çıkmasına yardımcı olabilir. Bu uyarlamalar, örneğin, bir çocuğun tehlikeyi erken fark etmesine, hayal kırıklığını önlemesine veya olumsuz anıları uzaklaştırmasına yardımcı olabilir. Bunun beyinde nasıl olduğu ve çocuk için ne anlama geldiği ilerleyen sayfalarda açıklanmaktadır. Ama aynı zamanda, bir çocuğun öğrenmesini zorlaştırabilir, daha öngörülebilir ve sıradan ortamlarda gezinmesini de zorlaştırabilirler. Daha da önemlisi, bir çocuk yeni bir okulda arkadaş edinmek gibi günlük zorluklarla ve sosyal taleplerle başa çıkmak için daha az donanımlı olabilir.

    Çocukluk Çağı Travması ve Beyin

    Beyni birbirine bağlı beyin sistemlerinin bir koleksiyonu olarak düşünebiliriz. Her sistemin belirli bir rolü veya işlevi vardır. Bu beyin sistemleri birlikte, karmaşık bir fiziksel ve sosyal dünyada gezinmemizi sağlar. Beyin aynı zamanda öğrenen bir organdır. Bu, önceki deneyimlerin beyin gelişimini gelecekteki zorluklarda bize yardımcı olabilecek şekillerde şekillendirdiği anlamına gelir. Çocuklar istismar ve ihmal gibi travmatik deneyimlerle karşılaştıklarında, beyin onların başa çıkmasına yardımcı olmak için uyum sağlayabilir. Sinirbilimciler, bu beyin değişikliklerini bir dizi beyin sisteminde gözlemlediler. Burada, araştırmacıların özellikle dikkatini çekenlere odaklanıyoruz: tehdit, ödül ve hafıza sistemleri.

    Jon küçük bir çocukken istismara uğradı ve aile içi şiddete tanık oldu. Beynindeki tehdit sisteminin bu tehlikeli ev ortamına adapte olduğunu görüyoruz. Zamanla, tehdide daha duyarlı hale geldi. Bir ergen olarak, tehdide karşı bu aşırı duyarlılık, Jon'un şakacı bir dürtüyü yanlış yorumlamasına ve kavga başlatmasına neden olmaktadır. Bu, beynin tehdit sisteminin erken adaptasyonunun daha sonraki davranışları ve sosyal işlevleri nasıl etkileyebileceğinin bir örneğidir.

    Tehdit Sistemi

    Beyindeki tehdit sistemi, tehlikeyi tespit etmemize ve müdahale etmemize olanak tanır. Hızlanan bir arabadan anında kaçmamıza veya parkta kızgın bir köpeğe karşı önlem almamıza yardımcı olur. Başka bir deyişle, stres ve tehdit herkes için hayatın normal bir parçasıdır. Bizi güvende tutmak için bazen bir savaş veya kaç tepkisini etkinleştirmemiz gerekir. Ancak istismar ve ihmal, tehlikenin sık ve öngörülemez olduğu ve cezanın aşırı olabileceği bir dünya yaratır. Devam eden aile içi şiddet, ihmal ve fiziksel istismara maruz kalma, beynin algılanan tehlikeye nasıl tepki vereceği konusunda uzun süreli değişikliklere yol açabilir. Bu, aşırı uyarılmaya, tehdit ve / veya aşırı kaçınmaya yol açabilir.

    Bilim Bize Ne Söyleyebilir?

    Çocukluk çağı travması, amigdaladaki tehdit ipuçlarına artan yanıtla ilişkilidir. Amigdala, çevremizin göze çarpan yönlerine yanıt veren, beynin derinliklerinde bulunan küçük badem şeklinde bir yapıdır. Tehdit sistemindeki değişiklikler, çocukluk çağı travmasına uyumu yansıtabilir. Aynı şekilde, istismar ve ihmal, stres hızlandırma modeli olarak bilinen bir kavram olan çocukluktaki tehdit sisteminin olgunlaşmasını hızlandırabilir. Bilim insanları, ihmal veya yoksunluk deneyimleriyle karşılaştırıldığında, çocukluk çağı istismarına maruz kalmanın tehdit sistemi üzerinde en büyük etkiye sahip olduğuna inanıyor. Bu, güçlüklerin-sıkıntıların boyutsal modeli olarak bilinir. Ancak hikâye o kadar basit değildir. Çalışmalar ayrıca, daha şiddetli veya kronik istismar deneyimlerini tehdit sistemindeki alışılmadık derecede düşük beyin aktivasyonuyla ilişkilendirmiştir. Bu, tehditten kaçınma olarak anlaşılabilir. Klinik olarak bu "kesinti" veya “çözülme” (disosiasyon) olarak görülebilir.

    Bu Ne Anlama Geliyor?

    Beyindeki bu değişiklikler, bir çocuğun etrafındaki tehditlere karşı tetikte olmaya veya aşırı uyarılmaya yol açabilir. Bu, çocuklar için aşağıdakiler dahil bir dizi zorluk yaratabilir:

    • Dikkatini başka şeylere verme mücadelesi - öğrenmeyi ve diğer önemli becerileri geliştirmeyi zorlaştırır.

    • Başkalarıyla etkileşimlerinde artan yoğunluk.

    • Duyguları düzenleme becerisinde azalma.

    • Günlük zorlukları ve stresli olayları yaşıtlarından daha zor bulmak.

    • Sosyal reddedilmeye karşı artan tepki.

    • Güvenli ortamlarda bile geri çekilme veya endişeli hissetme, yeni şeyler öğrenme ve ilişkiler kurma fırsatlarını azaltma.

    • Anksiyete ve depresyon semptomları gösterme riskinde artış.

    Jasmine çocukken ihmal yaşadı. Bunun beynindeki ödül sisteminin gelişimi üzerinde etkisi oldu. Daha sonra animasyonda yeni bir okulda gezinmek ve olumlu sosyal ilişkiler kurmak için mücadele ettiğini görüyoruz. Başka bir deyişle, beynin ödül sisteminin ihmal edilen ve kaotik bir evde yaşadığı erken adaptasyon, yıllar sonra sosyal işleyişini etkiler.

     

    Ödül Sistemi

    Ödül sistemi, çevremizin olumlu yönlerini öğrenmemize yardımcı olur, davranışı motive eder ve karar verme sürecine rehberlik eder. İlk yıllardan itibaren beynimiz, neyin ödüllendirici olduğunu ve nasıl ödüllendirileceğini öğrenebilir - bir bakımverenin gülümsemesi, bir kucaklamanın yanı sıra yemek gibi temel ödüller. İstismar ve ihmal, bunun gibi ödüllerin tutarsız veya eksik olduğu bir dünya yaratır. Bu, beynin ödüllere tepkisini azaltabilir.

    Bilim Bize Ne Söyleyebilir?

    Ödül sistemini oluşturan beyin bölgeleri beyin sapı, striatum ve ön bölgeleri içerir. Bu beyin bölgeleri, ödülü işlerken iletişim kurmak için beyindeki önemli bir kimyasal olan dopamini kullanır. Araştırmalar, istismar ve ihmal yaşamış çocukların, ödül ipuçlarını işlerken akranlarına kıyasla bu bölgelerde duyarlılığı azalttığını ve muhtemelen ödülün seyrek veya öngörülemez olduğu bir dünyaya adaptasyonu yansıttığını göstermektedir. Yorumlardan biri, böyle bir uyarlamanın sürekli hayal kırıklığı olasılığını yönetmelerine yardımcı olabileceğidir. Diğer çalışmalar, ödül sistemimizin depresyonda önemli olduğunu göstermiştir. Davranışımızı motive etmede ve günlük yaşamımızda çaba göstermede ödülün ne kadar önemli olduğu düşünüldüğünde, bu şaşırtıcı değildir.

    Bu Ne Anlama Geliyor?

    Ödül sistemindeki meydana gelen beyin yapısındaki değişiklikler bir çocuğun günlük yaşamı için ne anlama gelebilir? Cevabından henüz emin değiliz. Bununla birlikte, bilim insanları, değişikliklerin aşağıdakilerle ilişkili olabileceğini öne sürdüler:

    • Özellikle ergenlik döneminde depresyon riskinin artması.

    • Günlük sosyal etkileşimleri başarılı bir sürdürmede ve istikrarlı sosyal destek ağlarını sürdürmede zorluk.

    • Ödül öğrenmedeki sorunlar - yani yeni ödül kaynakları hakkında bilgi edinmede yaşanan problemler.

    • Günlük aktiviteleri sürdürme motivasyonunun azalması.

    • Zevk deneyimi yeteneği azalır.

     

    Ayrıca Jasmine'in yeni bir sosyal durumu geçmek için geçmiş deneyimlerinden yararlanmaya çalıştığını görüyoruz. Bununla birlikte, ne yapacağını veya söyleyeceğini bilemediği için bir akran grubundan çekiliyor. İstismar ve ihmalden sonra beynin hafıza sistemindeki farklılıkların Jasmine gibi çocukların sosyal sorunları nasıl çözeceğini etkileyebileceğini öğreniyoruz.

     

    Hafıza Sistemi

    Hafıza sistemi, yeni şeyler öğrenmemize ve gelecekte yeni zorluklarda bize yardımcı olmak için geçmişimizle ilgili bilgileri saklamamıza olanak tanır. Günlük hayatımızda karşılaştığımız durumlarla başa çıkmak için hepimiz geçmiş deneyimlerimize dair hafızamıza güveniriz - bu bizim otobiyografik hafızamızdır. Ayrıca yeni şeyler arasındaki ilişkileri öğrenme yeteneğine de güveniyoruz - bu bizim çağrışımsal belleğimizdir. Hafıza; planlama, problem çözme, karar verme, duygularımızı düzenleme ve olumlu bir benlik duygusu geliştirme becerimiz için önemlidir. İhmal ve fiziksel istismar deneyimleri, bunaltıcı olabilecek olumsuz anılar yaratabilir ve aynı zamanda yeni anılar yaratma şeklimizi de etkileyebilir.

    Bilim Bize Ne Söyleyebilir?

    Hafıza sistemi, temporal ve frontal alanlar dahil olmak üzere bir beyin bölgeleri ağına dağıtılır. Bu şunları içerir: hipokampus, anıların depolanmasında yer alan önemli bir beyin yapısıdır. Araştırmalar, istismar ve ihmalin otobiyografik bellekteki farklılıklarla ilişkili olduğunu gösteriyor. Bir "aşırı genel bellek" örüntüsü gözlemleniyor. Günlük anıların daha az ayrıntılı olduğu yer burasıdır. Günlük olumsuz anıların olumlu olanlardan daha belirgin hale geldiği düşünülmektedir. Çeşitli çalışmalar, istismar ve ihmal yaşamış çocuklarda hipokampusun işlevindeki farklılıklara işaret etmektedir. Olumlu otobiyografik bellek hatırlama sırasında hipokampusun aktivasyonu azalır. İlişkisel öğrenme sırasında da azalmış hipokampal aktivasyon vardır. Burası çocukların ilgisiz öğeler arasındaki yeni ilişkileri öğrenmesi ve hatırlaması gereken yerdir.

    Bu Ne Anlama Geliyor?

    Bilim insanları, hafıza sistemindeki beyin değişikliklerinin çocuklar için günlük yaşamlarında ne anlama gelebileceğini öngörmeye çalışıyorlar. Değişikliklerin aşağıdakilerle ilişkilendirilebileceğini öne sürdüler:

    • Günlük olumlu ve olumsuz kişisel anıların ayrıntılarını hatırlama sorunları.

    • Çocukların çevrelerindeki tehdit ve ödülleri nasıl öğrendikleri de dahil olmak üzere duygusal öğrenme mekanizmalarındaki değişiklikler. Bu değişiklikler, zamanla ruh sağlığı sorunları riskini artırabilir.

    • Akranlara kıyasla planlama, karar verme ve sosyal problem çözme ile ilgili zorluklar.

    • Olumsuz anılara ve düşüncelere odaklanma eğilimi. Bu, olumsuz bir benlik kavramı geliştirme riskini artırabilir.

    RUH SAĞLIĞI ZORLUKLARINA YÖNELİK ÜÇ YOL

    Araştırmalar bize, istismar ve ihmal sonrası ruh sağlığı sorunlarının kaçınılmaz olmadığını söylüyor. Çoğu çocuk dirençli bir sonuç gösterir. Yine de bu önemli bir sayı değil. Neden bazı çocuklar daha fazla risk altındadır? Bir çocuğun bir gün akıl sağlığı sorunu ile aniden uyanmadığını biliyoruz. Aksine, risk ve esneklik zaman içinde yaratılır ve günlük deneyimlerimiz ve ilişkilerimiz aracılığıyla sürdürülür. Koruyucu faktörlerin yanı sıra risk faktörlerinin etkileşimi - özellikle çevremizdeki ilişkiler - gelişimimizi ve kendimiz, diğer insanlar ve çevremizdeki dünya hakkında nasıl düşündüğümüzü ve hissettiğimizi şekillendirir. Strese yatkınlık, stres oluşumu ve sosyal incelme-seyrekleşme, ruh sağlığı sorunlarının istismar ve ihmalden sonra zamanla geliştiği anlaşılabilecek üç yoldur.

    Jasmine ciddi bir ihmal yaşayarak büyüdü. Bu erken deneyimlerin, yeni bir okula geldiğinde onu nasıl strese daha duyarlı hale getirebileceğini öğreniyoruz. Bu, herhangi bir çocuk için ürkütücü olsa da, özellikle Jasmine için zordur. Stresli hissetme deneyimi, başkalarından uzaklaşmanın yanı sıra eyleme geçmek de dahil olmak üzere farklı şekillerde ortaya çıkabilir.

    Stres Duyarlılığı

    Sınava girmek, yeni bir okula taşınmak ve hatta yeni arkadaşlar edinmek gibi günlük zorluklar veya stresler herkes için zor olabilir. Ancak, istismar ve ihmal yaşamış bir çocuk bu durumları yönetmeyi daha da zor bulabilir. Bunun nedeni kısmen stresörlere karşı artan tepkinin yanı sıra, ortaya çıktıklarında stresörlerle başa çıkma becerisinin zayıf olması olabilir. Bilim insanları buna stres duyarlılığı diyor.

    Bilim Bize Ne Söyleyebilir?

    İstismar ve ihmal, "toksik stres" biçimleri olarak anlaşılabilir. Toskik stres, bir çocuğun yeterli yetişkin desteğine sahip olmadığı, sık ve / veya kalıcı olan önemli sıkıntılı deneyimlerini ifade eder. Bu, tehdit sisteminin (Stres Hızlandırma Modeli) olgunlaşmasını hızlandırabilir ve diğer beyin sistemlerinde adaptasyona yol açabilir. Tehdit, ödül ve hafıza sistemlerinde ortaya çıkan değişiklikler, günlük yaşamın daha büyük bir bedele mâl olduğu anlamına gelebilir. Zamanla vücutta stres tepkilerinin artmasına neden olabilir ve hatta bağışıklık sistemini etkileyebilir. Ödüle daha az tepki vermek ve olumsuz anılara daha fazla odaklanmak, hayatı daha zorlu ve tehdit edici hale getirebilir.

    Bu Ne Anlama Geliyor?

    Bilim insanları ve klinisyenler, günlük yaşamlarında bir çocuk için strese yatkınlığın ne anlama gelebileceğini düşünmüşlerdir. Daha da önemlisi, zamanla ruh sağlığı sorunları riskine nasıl katkıda bulunabileceğini düşünmüşlerdir. Şunları buldular:

    • Beyin sistemleri, tehdit edici veya öngörülemeyen bir dünyayla daha sıradan ortamlarda yardımcı olmayacak şekillerde başa çıkmaya uyum sağlayabilir.

    • Bir çocuk dünyanın tehlikeli olmasını ve diğer insanların güvenilmez olmasını bekleyebilir. Bu zorlayıcıdır ve devam eden strese katkıda bulunabilir.

    • Bir grup arkadaşla zaman geçirmek veya yeni bir spor kulübüne katılmak bile endişe yaratabilir.

    • Zamanla toksik stres bağışıklık sistemini ve çocuğun fiziksel sağlığını da etkileyebilir.

     

    Jon’un aile içi şiddete maruz kalması, takım arkadaşının şakacı dürtüsünü deneyimleme ve buna tepki verme şeklini değiştirdi. Koçunun tepkisinin ya Jon için yeni stresli olaylar yaratabileceğini ya da akranlarıyla ilişkilerini öğrenmesi ve sürdürmesi için bir fırsat yaratabileceğini görüyoruz. Başka bir deyişle, stres oluşumunda yetişkinlerin oynadığı kilit rolün bir örneğini görüyoruz.

     

    Stres Üretimi

    İstismar ve ihmal yaşamış çocuklar, çocukluk döneminde zaten önemli stres içeren olaylar yaşamışlardır. Ancak, bu çocukların yeni stresli olayları yaşıtlarından daha sık yaşamaya devam ettiklerini öğreniyoruz, hatta yetişkinliğe kadar. Biz buna stres üretme diyoruz. Bir olasılık, beynin tehdit, ödül ve hafıza sistemlerindeki değişikliklerin çocukları bizim zorlayıcı bulabileceğimiz şekillerde davranmaya yönlendirmesidir. Akranların ve yetişkinlerin bu davranışa nasıl tepki verdikleri, çocuk için yeni stresli deneyimler yaratılıp yaratılmayacağını etkiler.

    Bilim Bize Ne Söyleyebilir?

    İstismar ve ihmal yaşamış çocuklar üzerinde yapılan araştırmalar, akranlarına göre stresli olaylar yaşama olasılıklarının daha yüksek olduğunu göstermektedir. Örneğin, daha çok zorbalığa maruz kaldıklarını ve okuldan dışlanma olasılıklarının daha yüksek olduğunu biliyoruz. Bu stresli deneyimler, bir çocuğun ruh sağlığını da etkileyebilir. Stres oluşumunun nasıl gerçekleştiği net değil. Bilim insanları, bir çocuğun genetik yapısını, beyin sistemlerindeki değişiklikleri ve sosyal etkileşimlerini içeren karmaşık bir süreci anlamak için çalışıyorlar. Bu son kısım - günlük sosyal etkileşimler - stresli deneyimlerin her zaman kaçınılmaz olmadığı anlamına gelir. Yetişkinlerin nasıl tepki vermeyi seçtiği bir çocuk için sonucu değiştirebilir.

    Bu Ne Anlama Geliyor?

    Bilim insanları ve klinisyenler, günlük yaşamlarında bir çocuk için stres oluşumunun ne anlama gelebileceğini düşündüler. Daha da önemlisi, zamanla ruh sağlığı sorunları riskine nasıl katkıda bulunabileceğini düşünmüşlerdir. Şunları buldular:

    • İstismar ve ihmal yaşamış bir çocuk, akranlarından daha fazla stresli olaylar yaşayabilir. Küçük zorluklar artarak bazen çatışmaya yol açabilir.

    Bir olasılık, beyin değişikliklerinin durumları yanlış yorumlama veya aşırı tepki verme, sosyal becerilerden ödün verme veya duyguları düzenlemede artan zorluk ile ilişkili olabileceğidir.

    • Zorbalık, ilişki sorunları yaşama veya okuldan dışlanma riski artar.

    • Stresli olayların yaşanması, artan anksiyete ve depresyon semptomları riski ile ilişkilidir.

    • Yeni stresli olayların oluşmasına katkıda bulunabilecekleri için yetişkinlerin geri adım atma ve düşünme ve nasıl yanıt verebileceklerini düşünme yeteneği çok önemlidir.

    Jon havuzda takım arkadaşıyla kavga etmeye başladığında, koçunun ilk tepkisi onu yüzme takımının dışında bırakmak olur. Bu, bir sonucun sosyal incelme olduğu stres oluşumunun bir örneğidir. Jon dışlanırsa, akranlarıyla değerli ilişkilerinden kopmak zorunda kaldığı için sosyalleşme ve öğrenme fırsatlarını kaybedecektir.

     

    Sosyal İncelme

    Destekleyici ilişkilerin iyi olma halimizin anahtarı olduğunu biliyoruz. Duygularımızı düzenlememize ve günlük endişelerimiz ve sorunlarımız üzerinden düşünmemize yardımcı olurlar. Yetişkinler ayrıca çocuklar için öğrenme ve büyüme fırsatları yaratmada önemli bir role sahiptir. Araştırmalar, çocukluktaki istismar ve ihmalin zamanla, hatta yetişkinliğe kadar sosyal desteğin azalmasına yol açabileceğini göstermiştir. Bu, "sosyal incelme" olarak adlandırıldı. Daha az arkadaş ve onları destekleyebilecek yetişkinlerle ilişkilerle, çocuklar zihinsel sağlık sorunlarına karşı daha savunmasız hale gelir.

     

    Bilim Bize Ne Söyleyebilir?

    Çocukluk çağı travmasının ardından çocuklar ilişki kurmakta ve sürdürmekte zorlanabilirler. Bilim insanları, beyin değişikliklerinin bir çocuğun yaşama biçimini etkileyebileceğine ve çevrelerindeki sosyal dünyayı aktif olarak şekillendirebileceğine inanıyor. Örneğin, bir çocuk, arkadaşça bir dürtü gibi diğer daha olumlu sosyal ipuçlarını kaçırırken tehlikeye odaklanabilir. Ayrıca sosyal sorunları veya çatışmaları çözmek için geçmiş deneyimlerden daha az yararlanabilirler. Bu, bir arkadaşlık grubundan dışlanmaya veya bir koruyucu yerleştirmede bozulmaya yol açabilir. En önemlisi, herhangi bir sosyal etkileşimin sonucu aynı zamanda bakıcılar ve profesyoneller gibi diğer insanların nasıl tepki verdiğine de bağlıdır.

     

    Bu Ne Anlama Geliyor?

    Kanıtlar, istismar ve ihmalden sonra bazı çocuklar için sosyal incelmeye işaret ederken, bunun zihinsel sağlık açısından savunmasızlığına katkıda bulunabileceği kesin yollar daha az açıktır. Şöyle düşünülmektedir:

    • Zamanla, istismar ve ihmal yaşayan bir çocuk, destekleyici akranları ve yetişkinlerle arkadaşlarını ve ilişkilerini kaybetme riski daha yüksektir. Bu sosyal zayıflama, gelecekte stres yaratan olaylar yaşadıklarında destek kaynaklarına erişimi azaltır.

    • Sosyal zayıflama, bir çocuğun yeni beceriler ve yeterlilikler geliştirmesi için daha az fırsata da yol açabilir.

    • Her ikisi de özellikle ergenlik döneminde önemli olan özgüven ve eylemlilik duygusunun gelişmesi, sağlıklı sosyal ilişkilere bağlıdır.

    • Çocuğa sosyal işleyişinde, özellikle sosyal ve ilişki zorluklarının çözümüyle ilgili olarak beceri ve güven geliştirmesine yardımcı olmak, müdahale ve önleme programları için önemli bir görevdir.

     

    Gizil Kırılganlık

     

    Düşman Çevre                                                                                                    

    Duygusal ve biyolojik olarak bakıcılarımızdan bakım ve koruma beklemeye programlandık. Bu gerçekleşmediğinde, bir çocuk - ve beyni - başa çıkmak için uyum sağlar. Tehlike ve ihmal ile karakterize, düşmanca bir dış dünyayla uğraşmak zorunda kalabilirler. Aynı zamanda endişe veya korku gibi duyguların ezici olabileceği bir iç dünyayı da yönetmeleri gerekir. Bilim insanları, bu çocukların beyinlerindeki tehdit, ödül ve hafıza sistemlerinde değişiklikler tespit ettiler.

     

    Güvenli Çevre

    İhmal eden veya istismarcı bakımverenlerin bulunduğu bir ev ortamında yardımcı olan beyin uyarlamaları, güvenli bir ortamda o kadar iyi çalışmayabilir. Örneğin, bir çocuğu günlük bir etkileşimi düşmanca yorumlamaya yönlendirebilir ve yeni deneyimlerden öğrenmeyi zorlaştırabilir. Bu, akranlarla çatışmayı daha olası hale getirebilir. Aynı şekilde, sosyal durumlar daha korkutucu ve kafa karıştırıcı görünebilir, bu da ilişki kurmayı ve sürdürmeyi zorlaştırır.

     

    Gizil kırılganlık, evde ve okulda günlük durumlarda bir çocuğun hayatında ortaya çıkan bir şeydir. Diğer bir deyişle, dinamik bir süreçtir. Yetişkinler olarak, bir çocuğun etrafındaki koruyucu faktörlerin geliştirilmesinde oynayacağımız önemli bir rol vardır. Bu, sosyal yeterliliklerini, akranları ve yetişkinlerle ilişkilerini ve büyüme ve gelişme için yeni fırsatlara erişimlerini desteklemeyi içerir. Zorlayıcı olabilir, sabır ve zaman gerektirir.

    Çocukluktaki istismar ve ihmal deneyimleri - "toksik stres" denen şey - bir çocuğun geleceğini belirlemez. Kader, erken çocukluk döneminde sabitlenmemiştir. Beyin, yeni olumlu deneyimlere eşit şekilde adapte olur ve tepki verir. Aslında, bilim insanları beynimizin olgunlaşmaya ve erken yetişkinliğe doğru gelişmeye devam ettiğini gösterdiler. Bu, çocukların dirençli bir yola girmelerine yardımcı olmak için birçok fırsat penceresi olduğu anlamına gelir.

     

    Dayanıklılığı ve toparlanmayı etkili bir şekilde nasıl teşvik edebiliriz? Bu sorunun kolay bir cevabı yok. Hızlı bir düzeltme yok, özellikle her çocuğun farklı olduğu gerçeği göz önüne alındığında. Bununla birlikte, son on yılda bilim ve klinik uygulama, profesyoneller ve bakımverenler olarak bize rehberlik edebilecek bir dizi önemli ilkeyi vurguluyorlar. Bunlardan bazıları size zaten çok tanıdık gelebilir.

    1-Beyin esnek, öğrenen bir organdır

    Bir tür olarak, hayatımız boyunca günlük deneyimlerden öğrenme konusunda oldukça iyiyiz. Bu, sürekli değişen bir ortamda hayatta kalmamızı sağlamaya yardımcı olur. Bu yeteneğe sahibiz çünkü beynimiz 'esnek' ya da uyum sağlayabilir ve değişebilir. Beynin "esnekliği" yaşamın ilk yıllarında en yüksek düzeydeyken, yaşam boyu öğrenme ve değişme yeteneğine sahiptir. Araştırmalar, beyindeki ön lobların 20'li yaşların başına kadar olgunlaşmadığını gösterdi. İstismar ve ihmalle ilgili erken deneyimlerin beyin sistemi gelişimini yararsız yollarla etkileyebileceğini biliyoruz. Aynı şekilde, beyin yeni olumlu deneyimlere yanıt olarak yeniden uyum sağlayabilir. Yeni şeyler keşfetme, oyun ve ilişkiler beynin öğrenmeye devam etmesi için fırsatlar yaratabilir. Bu, erken deneyimlerin etkisinin ortadan kalktığı anlamına gelmez. Bu yeni öğrenim, yetişkinlerden belirli türde destek ve yardıma ihtiyaç duyabilir.

    2- Beyin güvene dayalı ilişkiler yoluyla öğrenir

    Tanıdığımız ve güvendiğimiz insanlarla birlikteysek, zihinlerimiz yeni deneyimlere daha açıktır. Yeni bir şey denemeye veya dünya ve diğer insanlar hakkındaki inançlarımızı değiştirmeye açığızdır. Beynin günlük yaşamda öğrenme kapasitesi, güvendiği başkalarıyla olan ilişkilere bağlıdır. Güven eksikliği, başkalarıyla birlikte olsak bile, kendimizi izole ve bağlantısız hissetmemize neden olabilir ve öğrenmemizi zorlaştırabilir. İstismar ve ihmal yaşamış çocuklar için güven eksikliği, öğrenmedeki büyük zorluklarını açıklayan faktörlerden biri olabilir. Çevresindekilere güvenmeyen bir çocuğun tetikte ve temkinli olması gerekir. Dikkatlerini sınıfta veya evde onları neyin heyecanlandırdığına ve meşgul ettiğine odaklayamayabilirler.

     

    3- Beyin adaptasyonlarını zor bulduğumuz davranışlara katkıda bulunabilir

    Bazen bir çocuk tipik veya beklenmeyen şekillerde davranır. Bu, onlara nasıl yardım edeceğimizi bilmemizi zorlaştırabilir çünkü reddedilmiş veya itilmiş hissedebiliriz. Ayrıca suçlu veya kızgın hissedebiliriz ve sonuç, ilişkilerin iyi işlemesini sağlayan şeyin tam tersi olabilir. Erken travmatik deneyimler, bakımımızdaki çocuğun dünyayı bizim gibi deneyimlemeyebileceği anlamına gelebilir. Beyinleri, tehlikeli veya öngörülemeyen bir dünyada hayatta kalmaya adapte olmuş olabilir. Bu, duygularını düzenlemeyi ve yönetmeyi daha zor bulabilecekleri anlamına gelebilir. Erken deneyimlerin beyin gelişimini nasıl etkilediğini anlamak, travma yaşamış çocuklarla ilişkilerimizde daha açık ve meraklı bir zihniyet benimsememize yardımcı olabilir.

     

    4-Yansıtmak için geri adım atmak, yeni düşünme yolları yaratabilir

    Basit bir duraklama eyleminde büyük bir değer vardır. İçgüdüsel olarak tepki vermek ve karşılık vermek için hemen harekete geçmek yerine bir anlığına geri adım atmak. Duraklama, yeni düşünme tarzları için bir alan yaratarak bize düşünme zamanı verir. Pek mantıklı olmayan bir şeyi anlamlandırma fırsatı. Böyle bir yansıma, daha sonra farklı bir eyleme yol açabilir. Bize sorular sorma, meraklı olma ve tamamen farklı olaylar dizisinin olasılığına açık olma fırsatı yaratabilir. Sonuç, gerginlik altındaki ilişkileri olumlu yönde etkileyen ve bir çocuğun uzun vadeli sonuçları üzerinde olumlu etkisi olan bir yanıt olabilir.

     

    5-İletişim olarak davranış: Bu ne anlama geliyor?

    Bir çocuk veya genç bizim zorlayıcı bulduğumuz bir şekilde davrandığında, yüzeyin altına bakmamız gerekir. Davranış, geçmişte çocuğun hayatta kalması için uyarlanabilir bir değere sahip olabilir veya şimdi onlar için bir başa çıkma mekanizması olabilir. Bir çocuk agresif davrandığında, davranışlarını yüzey seviyesinde okumayı seçebiliriz. Profesyoneller ve bakımverenler olarak şöyle düşünebiliriz: "Bu gerçek bir sorun haline geliyor. Onları takımın dışında mı bırakmalıyım? Bu gençler neden onlar için yapmaya çalıştığım her şeyi takdir edemiyor? Bu çocuk o kadar asık suratlı ve küskün ki ... Onları sevmek zor ". Bu tür tepkiler bizi artan çatışmanın yoluna sürükleyebilir ve ilişkinin bozulmasına katkıda bulunabilir. Ancak, davranışlarının altında saklanan endişeleri, korkuları veya şüpheleri ortaya çıkarabilirsek, çocukla bağlantı kurmak daha kolay olur.

     

    6- Farklı yanıtlar vererek farklı bir sonuç yaratabiliriz

    Stres üretimi, davranışlarına nasıl tepki verdiğimizden dolayı bir çocuk için yeni stresli deneyimler yaratılabildiğinden sıklıkla meydana gelir. Tüm çocukların uygun sınırlara ve sınırlara ihtiyacı vardır. Bir çocuğun davranışına tepki verme şeklimiz, başarısızlıktan ziyade umutlu hissetmesine izin vermelidir. Yanıtlarımız onlara ilişkilerin tamir edilebileceğini ve kırılmayacaklarını hissettirmelidir. İlişkilerimize kendi duygularımızı ve geçmiş deneyimlerimizi, çocukluğumuzda yaşamış olabileceğimiz travmatik deneyimler de dahil olmak üzere getirdiğimizi hatırlamak önemlidir. Bazen en iyi niyet, yeni stresli deneyimlere yol açabilir. Bu nedenle geri adım atmak ve derinlemesine düşünmek farklı yanıt vermemize yardımcı olabilir. Çocuk için, gerçekten onları anlamakla ilgilenen başka bir zihnin deneyimini yaratın. Bu, bir çocuğun başarı ve kendine değer duygusunu inşa etme potansiyeline sahip yeni öğrenme ve besleyici ilişkiler için fırsatlar yaratacaktır.

     

    7- Bir çocuğun deneyimlerini anlamasına yardımcı olmak

    Çocukluk çağı travmasına maruz kalma, hafıza sisteminde değişikliklere neden olabilir. Bu, bir çocuğun dünyayı nasıl anlamlandırabileceğini etkileyebilir. Hepimiz, genellikle arkadaşlarımız ve ailemixlr konuşarak günlük deneyimlerimizi anlamamıza yardımcı olan anlatılar veya hikayeler yaratırız. Çok sıradan bir şekilde, olanları yakaladığına inandığımız bir hikaye inşa edilir. Bir koruyucu bakıcı - herhangi bir ebeveyn gibi - meraklı olarak, bir çocuğun deneyimleri hakkında hikayeler yaratmasına yardımcı olmada önemli bir rol oynayabilir. Bu onların anlayış geliştirmelerini sağlar. Okul koruyucu ebeveynle iletişim kurarsa, çocukla birlikte olan şeyler hakkında düşünebilir: Bu tepkiyi ne tetikledi? Nasıl hissediyordun? Bu olayla ilgili diğer çocuğun / koçun ne düşündüğünü düşünüyorsun? Sence geçen ay oyun bahçesinde olanlar gibi mi? Bu, çocuğun parçalanmış bir sosyal deneyim gibi hissedilebilecek bir şeyi bir araya getirmesine yardımcı olabilir. Konuşma, ileriye taşıyabilecekleri öğrenme ve anlayış yaratır. Gelecekte bu tür durumlarla başa çıkmak için stratejiler oluşturmaya da yardımcı olabilir. Bir deneyimi denemek ve anlamlandırmak ve bir anı yaratmak için uygun birinin olduğunu bilmek gerçek bir fark yaratabilir.

     

    8- Başkalarına yardım etmek için kendimize yardım etmek

    Günlük olarak zorlayıcı bulduğumuz davranışlarla karşılaşıyorsak, açık olmak- geri adım atma ve düşünme yeteneğini sürdürmek- zor olabilir. Kendi ihtiyaçlarımızla ilgilenmemiz gerekiyor. Kendimizi nasıl devam ettiririz? İşler zorlaştığında bizimle düşünmeye açık ve bizimle meşgul olabilecek insanlarla bağlantı kurmak önemlidir. Arkadaşlarımızın ve meslektaşlarımızın kim olduğunu hatırlamamız gerekiyor. Bizi destekleyebilecek diğer insanlarla zamana öncelik vermemiz gerekiyor. Desteklediğimiz genç insan için yaptığımız gibi bizim için aynı rolü üstlenebilecek insanlar. Çevremizde karşılaştığımız zorluklarda bize yardımcı olan insanlar olmadıkça, başkalarına çok daha az yardımcı olacağız.

     

    9- Yardım etmek (ve iyi olma hali) bir ekip çabasıdır

    Çevremizdeki insanlarla yaşadığımız deneyimler sayesinde kendimiz ve diğer insanlar hakkında bilgi ediniriz. Başkalarının bize nasıl düşündüğü, nasıl hissettiği ve nasıl davrandığı, başkaları hakkında düşünme ve hissetme şeklimizi belirler. Travma yaşamış bir çocuğa veya gence yardım ettiğimizde de aynı ilke geçerlidir. Onları anlayan tek kişi olduğumuzu hissedersek, bizi kimin desteklediğini kontrol etmemiz gerektiğini hatırlatırız. Çocukla ilgili ortak bir anlayışa sahip bir ekip- öğretmenler, koruyucu bakıcılar, sosyal hizmet uzmanları, aile, komşular - oluşturmak için birlikte çalışmalıyız. Bu genci anlayan tek kişi olduğumuzu hissetmeye başlarsak, bizi kimin desteklediğini kontrol etmemiz gerektiğini hatırlatırız. Savunmasız bir genç zihne yardımcı olmak için zihinsel bağın parçası olmamız gerekir.

    Alandan: Nörobilim Deneyleri

    Çocuklarla ilgili anlayışımızı geliştirmek için, dünyanın dört bir yanındaki sinirbilimciler sıkı kontrol edilen deneylerle beyni inceliyorlar. Bu deneyler çok özel soruları ele alıyor ve genç gönüllüler için olabildiğince eğlenceli ve stressiz olacak şekilde tasarlanmaktadır. Her biri karmaşık bir bulmacaya biraz daha ışık tutmaya yardımcı olur. Aşağıda, farklı araştırmacılar tarafından gerçekleştirilen, çocukluktaki istismar ve ihmal deneyimleri ile beyin işlevi arasındaki gizli bağlantılardan bazılarını ortaya çıkaran birkaç anahtar deneyin kısa özetleri yer almaktadır.

    Tehdit sistemi

    Aile şiddetinin çocuk mağdurlarında tehdite karşı yükselmiş sinir tepkisi.

    Bu çalışmadaki çocuklar, bir MRI tarayıcısının içindeki ekranda gösterilen bir dizi nötr, üzgün veya kızgın yüzün erkek mi yoksa kadın mı olduğuna karar verdiler. Duygusal ifadeye odaklanmaları istenmedi. Çocukluk yaşamamış bir grup akranla karşılaştırıldığında travma, aile içi şiddet / fiziksel istismara maruz kalan çocuk grubu, kızgın yüzleri izlerken amigdala ve insulada artmış nöral reaktivite modeli gösterdi. Bu model, savaşa maruz kalmadan önce ve sonra askerlerde gözlemlenene benzer ve bunun, kötü muameleden sonra potansiyel tehlikeye karşı yüksek duyarlılık ve aşırı uyarılma halinin uyarlanabilir bir modeli olduğunu düşündürüyor. Bir takip çalışması (McCrory ve diğerleri, 2013), amigdaladaki bu yüksek tepkinin, çocuklara bilinçaltı olarak öfkeli yüzlerle sunulduğunda - yani saniyenin iki yüzde biri kadar kısa bir süre için - gözlemlendiğini buldu. Bu, istismar ve ihmalden sonra tehlikeye karşı artan tetikte olma durumunun, bir çocuğun bilinçli farkındalığı ve kontrolü dışında bile meydana gelebileceğini gösterdi.

    McCrory,E, De Brito, S. A., Sebastian, C.L., Mechelli, A., Bird, G., Kelly, P. & Viding, E. (2011). Heightened neural reactivity to threat in child victims of family violence. Current Biology, 21, R947-948.

    McCrory, E. J., De Brito, S., Kelly, P.A., Bird, G.,Sebastian, C. & Viding, E. (2013). Amygdala activation in maltreated children during preattentive emotional processing. The British Journal of Psychiatry, 202 (4), 269-276.

     

    Yükselmiş amigdala tepkimesi ve artmış stres üretimi, çocukluklarda kötü muameleden sonra yetişkinlerde içselleştirilen belirtileri tahmin eder.

    Bu çalışmada, genç yetişkinlerin çocuklukta istismar ve ihmalle ilgili kendi bildirdiği deneyimlerin büyük bir örneğidir. Birbiriyle yakından eşleşen iki grup belirlendi. Beklendiği gibi, yüksek düzeyde çocukluk çağı travması olanlar, amigdalada tehdit ipuçlarına karşı, böyle bir geçmişi olmayanlara kıyasla daha yüksek beyin aktivasyonu gösterdi. Bu kısmen bir yıl sonra anksiyete ve depresyon belirtilerinin düzeyine aracılık etti. Yani, kötüye kullanım ve ihmalle ilişkili daha fazla amigdala reaktivitesi, gelecekteki ruh sağlığı sorunları için bir savunmasızlık faktörü idi. Bu çalışma aynı zamanda, çocukluk çağı travması olan genç yetişkinlerin, zihinsel sağlık semptomlarının başlangıçtaki seviyeleri hesaba katıldığında bile, akranlarından daha stresli yaşam olayları yaşadıklarını gösterdi. Bu stresli olayların sayısı ne kadar fazlaysa, bir yıl sonra akıl sağlığı semptomları da o kadar yüksek olur. Bu çalışma, stres oluşumu için ikna edici kanıtlar sağlıyor - çocukluk çağı travması yaşamanın, stresli yaşam olayları yaşama eğilimini artırdığı ve bu da gelecekteki ruh sağlığı semptomlarının riskini artırdığı gösteriyor.

    Gerin, M. I., Viding, E., Pingault, J. B., Puetz, V.B., Knodt, A. R., Radtke, S. R., ... & McCrory, E. J. (2019). Heightened amygdala reactivity and increased stress generation predict internalizing symptoms in adults following childhood maltreatment. Journal of Child Psychology and Psychiatry, 60(7), 752-761

     

    İnsan amigdalası'nın erken gelişiminin ortaya çıkışı - maternal koruma sonrasında ön bağlantı.

    Bu çalışma, Stres Hızlandırma modeli için ikna edici kanıtlar sağlar. Araştırmacılar, anne yoksunluğunu da içeren bir dizi etkenin bir grup çocuk ve ergen üzerindeki etkisini araştırdı. Akranlara göre bu grubun, amigdala hiper reaktivitesinin yanı sıra değişen bir amigdala yörüngesi ve prefrontal korteks bağlantısı sergilediğini buldular. Bağlantı, bu iki beyin bölgesinin birlikte nasıl çalıştığını ifade eder. Şaşırtıcı bir şekilde, anne yoksunluğu öyküsü olan çocuklar, daha yaşlı ergenlerde görülenlere benzeyen bir bağlantı modeli sergilediler. Bu, erken zorluklara adaptasyonu yansıtabilecek, bu beyin sisteminin hızlandırılmış olgunlaşmasının bir modelini önermektedir.

    Gee, D.G., Gabard-Durnam, L.J., Flannery, J., Goff, B., Humphreys, K. L., Telzer, E. H., ... & Tottenham, N. (2013). Anne yoksunluğundan sonra insan amigdalası-prefrontal bağlantının erken gelişimsel ortaya çıkışı. Ulusal Bilimler Akademisi Bildirileri, 110 (39), 15638-15643.

     

    Hafıza Sistemi

    Erken yaşam sıkıntılarından sonra hipokampusa bağlı ilişkisel öğrenmenin değişmiş gelişimi.

    Farklı şiddet türlerine (cinsel, fiziksel ve aile içi şiddete tanıklık) maruz kalan çocuklar ve gençler, bu deneyimleri yaşamayan bir kontrol grubu ile karşılaştırıldı. Çocuklardan tarayıcıda basit bir öğrenme görevi yapmaları istendi. Şiddete maruz kalan kişiler, yaşla birlikte daha belirgin hale gelen hafıza güçlükleri (özellikle tehdit ipuçlarıyla ilgili olarak) gösterdi. Bu zorluklar, öğrenme ve hafızayla ilgili önemli bir bölge olan hipokampusun aktivasyonunun azalmasıyla ilişkilendirildi. Öğrenmedeki bu zorluğun, özellikle duygu ile ilgili olan yeni bilgiler, akademik başarı ve akıl sağlığı açısından bu çocuklar için daha kötü sonuçlara katkıda bulunabilir.

     

    Lambert, H. K., Peverill, M., Sambrook, K. A., Rosen, M.L., Sheridan, M.A. ve McLaughlin, K.A. (2019). Yaşamın erken dönemindeki zorlukları takiben hipokampüse bağımlı ilişkisel öğrenmenin değişmiş gelişimi. Gelişimsel Bilişsel Sinirbilim, 38, 100666.

     

    Otobiyografik hafıza: çocukluk çağı kötü muamelesinden sonra psikiyatrik bozukluk için aday bir gizil kırılganlık mekanizması.

    Kanıtlanmış istismar ve ihmal olan ve olmayan çocuklar, beyin aktiviteleri ölçülürken olumlu ve olumsuz kişisel anıları hatırladılar. Kötü muamele deneyimi, çocukların olumlu anıları hatırladığında hipokampüs dahil olmak üzere birçok beyin bölgesinde nöral aktivasyonun azalmasıyla ilişkilendirildi. Ayrıca, olumsuz anıları hatırlarken, amigdala ve diğer beyin bölgelerinin dikkat çekmeye yönelik etkileşimi de arttı. Bu, kötü muamele deneyiminin beynin anıları nasıl işlediğini önyargılı hale getirebileceğini, olumsuz geçmiş kişisel deneyimleri daha ayrıntılı ve uyarıcı ve olumlu deneyimleri daha az belirgin hale getirebileceğini göstermektedir.

     

    McCrory, E.J., Puetz, V., Maguire, E.A., Mechelli, A., Palmer, A., Gerin, M.I., ... Viding, E. (2017). Otobiyografik bellek: çocuklukta kötü muamelenin ardından psikiyatrik bozukluk için aday bir gizli savunmasızlık mekanizması. The British Journal of Psychiatry, 211 (4), 216-222.

     

    Ödül Sistemi

    Çocuk istismarına maruz kalan ergenler arasında depresyona karşı nörodavranışsal dayanıklılık belirleyicileri.

    Çalışmalar, ödül işleme sürecini ve depresyon riskini değiştirdi. Bu çalışmada, ergenlerin olumlu yüz ifadeleri ve nötr yüz ifadeleri de dahil olmak üzere yüz ifadelerini gördükleri bir görevde ödüle tepkisellik değerlendirildi. Kötüye kullanım ve ihmal öyküsü olan ve ödül için düşük tepkiselliğe sahip olanların (yüz ifadelerine karşı pozitif yüz ifadeleri) iki yıl sonra daha yüksek depresyon belirtilerine sahip oldukları bulundu. Bu grup için örneklem boyutu küçük olmasına rağmen, bu bulgu, olumlu ve ödüllendirici çevresel ipuçlarına daha fazla tepkiselliğin olduğunu göstermektedir. Geçmişte istismar ve ihmal yaşamış ergenlerde depresyona dayanıklılık ile ilişkilendirilebilir.

    Dennison, M.J., Sheridan, M.A., Busso, D. S., Jenness, J.L., Peverill, M., Rosen, M.L. ve McLaughlin, K.A. (2016). Çocuk istismarına maruz kalan ergenler arasında depresyona dirençliliğin nörodavranışsal belirteçleri. ournal of Abnormal Psychology, 125 (8), 1201.

     

    Kötü muamele görmüş çocuklarda aday gizil kırılganlık mekanizması olarak destek temelli karar vermenin nörobilişsel bir araştırması.

    Taciz ve ihmal maruziyeti belgelenmiş olan ve olmayan çocuklar, bir MRI beyin taraması sırasında bir karar verme görevi gerçekleştirdiler. Ekranda sunulan hangi uyaranların daha yüksek bir puan kazanma olasılığı (yani ödül) ile ilişkili olduğunu öğrenmek zorundaydılar. İstismara ve ihmale maruz kalan çocuklar, ödülü tahmin etmek ve işlemek için önemli olan striatum ve orbitofrontal korteks gibi beyin bölgelerinde azalmış aktivite gösterdi. Bu, kötü muameleye maruz kalan çocukların, ödüllendirici olaylara, faaliyetlere ve ilişkilere, kötü muameleye maruz kalmayan akranlarıyla aynı şekilde yanıt vermeyebileceğini göstermektedir. Bu, depresyon ve bağımlılık gibi çeşitli akıl sağlığı sorunlarının riskini artırabilir.

    Gerin, M.I., Puetz, V.B., Blair, R.J.R., White, S., Sethi, A., Hoffmann, F., ... McCrory, E.J. (2017). Kötü muamele görmüş çocuklarda aday gizil kırılganlık mekanizması olarak destek temelli karar vermenin nörobilişsel bir araştırması. Development and Psychopathology, 29, 1689-1705.


    Yorumlar (0)

    Bu gönderi için henüz bir yorum yapılmamış.

    Yorum Bırakın

    Yorum yapmak için üye girişi yapmalısınız. Üye girişi yapmak için buraya tıklayınız.