Bölünmüş bir kimliğin avantajları ve dezavantajları arasında oluşturduğu dahiyane kişiliğiyle entelektüel olanın peşine takılan Edward Said 1935 Kudüs doğumludur. Orta Doğu'da başladığı eğitimine seçkin Amerikan okullarında devam eder ve memleketine olan sevdası onu güçlü bir milliyetçi haline getirir. Batı Filistin'in önder savunucularından biri olan Said yine de hayran olduğu bu toprakları kaybeder. Eğitim hayatında olduğu gibi kariyerinde de geldiği yerden, dininden ve dilinden dolayı yaftalanmaktan kurtulamaz. Ancak öldürmeyen acı güçlendirir misali kendisi olmaktan vazgeçmeyip ille de hakkaniyet demekten geri durmaz.
Çok iyi bir eleştirmendi Said, yaşadıkları ve tecrübe edindikleri onu doğru olanı ne olursa olsun savunmaktan geri bırakmazdı ayrıca yanlış olanı korkusuzca dile getirmek en iyi, en usta ve en babacan yönüydü. Ona göre entelektüel olanın tanımı hür iradenin sunduğu doğru olanı yapmak ve dayatılandan kaçıştı ki bu da ön yargı problemlerini baştan aşağı yıkardı. Entelektüel birey kimden ve nereden gelirse gelsin yahut hangi düşünceyi savunup hangi yolda ilerlerse ilerlesin gözü önünde kimsenin maddi ve manevi yönden acı çekmesini istemeyen vicdanlı ve insanlık duygularını para, koltuk sevdası, gelenek ve namus kuralları gibi fani düşüncelerle bozguna uğratmamış olan kişidir. Entelektüel her kesime aynı saygıyı duyar ve ayrımcılık yapmak ideallerini yerle bir eder. Birine altın tepside fırsatlar sunarken ötekine kör olmaz. Hayatı boyunca inandığı ve taviz vermediği idealler uğruna öldürülen Sokrates yahut Galileo Galile’nin engizisyon mahkemesinde dünyanın döndüğüne ilişkin tezi hakkında inkara zorlanması gibi entelektüel olan din, dil ve siyaset kodamanlarının baskısına rağmen taviz vermeyendir. Hakikati her şeye gard alanlar ve geleceğin en bilinçli mimarlarıdır.
Nabza göre şerbet dökmeyen, medya ve kuruluşların baskısına rağmen gelenekselleşmekten, muhalif olmaktan korkmayan ve müttefiklere göğüs geren Edward Said'in bu devrilmez ve doğrucu kimliğinin temel taşı geldiği yer, aldığı eğitimdir. Haksızlıklara karşı ne kadar baş kaldırsa da sillesini yemekten kaçamadığı diktatör muhalifler onu aydın biri haline getirdi, o da aydınlandıkça aydınlattı.
18 yıldır yaşamadığı bu dünyada gençlere bıraktığı bu düşünce mirasıyla ışık tutan Said anısına; yalnız kalmak yanlış olanı savunanlarla aynı gemide olmaktan yeğdir ve yanlış yerde saf tutmak gelecek için en hasarlı yatırımdır.
Yorum Bırakın