Annie Hartnett her acının bir yaşanma biçimi olduğunu dolaylı bir yoldan anlattığı bu eserinde minik Elvis’in yas sürecine tanıklık ediyoruz. Siz ilk yas tuttuğunuzda kaç yaşındaydınız? Acı kelimesi içinize işlediği vakit başınızdaki felaket neydi? Dokuz yaşında babasız mı kaldınız yoksa on üç yaşında annenizin yaşadığı hayattan hiç memnun olmadığını mı fark ettiniz? Belki de altı yaşında olmuşla ölmüşe çare ararken çaresiz kaldınız. Kim bilir on beş yaşında terk edilmiş olmanın acısını diğer bütün acılarla denk tuttunuz.
Fiziksel acı ve ruhsal yorgunluğu aynı kefeye koyabilir miyiz? Kursağımıza dizilen yumruların sonucunda almakta güçlük çektiğimiz nefes ya da göğüs kafesimize sığmayan kalbimizin yorgunluğu fiziksel bir acı mıdır yoksa ruhsal bir sızı mı? TDK yas kelimesini “Ölüm veya bir felaketten doğan acı ve bu acıyı belirten davranışlar, matem.” olarak açıklamış. Size göre yasın tanımı nedir yahut yas namına tek kelime dahi biliyor olmanızın ağırlığını TDK karşılayabilmiş mi?
Hayatımız aldığımız kararlar ve yürüdüğümüz yoldan ibarettir ve ölüm tek bir andır. Acısı,yası ve korkusu ise yüzyıllardır süregelen duygudurumlardır. Duygulanımlar ise aldığımız kararların temel taşıdır, anidir ve olmuş olana olmadan önce yol gösterir. Her yas 18 ay sürer ve her insanın acı tanımı, acı eşiği ve dayanma gücü farklıdır. Dünyayı sırtında taşımayı yol bilen Atlas bile bu yükten kurtulmanın türlü yollarını aradı ve denedi. Siz bu yükü layığıyla kaldırabildiniz mi? Sekiz yaşında yirmi beş kilo bir çocuk omuzlarında bu yükü kaldırabilir mi?
Uyurgezerlik sorunu yüzünden annesini kaybeden 11 yaşındaki Elvis hem ablasının hem de babasının yas sürecine yardımcı olmaya çalışıyor. İpleri eline alıp bütün bir aileye çeki düzen verme görevini üstleniyor ve bir öğretmeninin yönlendirmesi ile her yasın 18 ay sürdüğü iddiasına yenik düşmek istemsiz kabul ettiği bir gerçek oluyor. Yas sürecini kontrol etmek mümkün bir durum mudur yoksa herkesin harcı mıdır bilinmez fakat bu yola emin adımlarla çıkan Elvis inancını kaybetmiyor.
Acılarımız, bizi kuşatan duygudurumlarımız benliğimizden birer parçadır. Yas için de kabullenmek zorunda bırakıldığımız duygulanımlarımızın bir ürünüdür diyebilir miyiz, ha TDK?
Yorum Bırakın