70.000 Yıllık Bir Sosyalleşme Aracı: Dedikodu

70.000 Yıllık Bir Sosyalleşme Aracı: Dedikodu
  • 2
    0
    1
    0
  •           Dedikodu, sosyal canlılar olarak bizlerin yaşamlarında önemli bir alan işgal etmektedir. Yapılan çalışmalarda günlük yaşamdaki konuşmalarının yaklaşık % 14'ünün dedikodu olduğu ortaya konmuştu.

               Memeli beynine sahip bir tür olarak ancak sosyal bağlarımızla hayatta kalabiliyoruz. Etkileşime girmek ve bağ kurmak beyindeki yapıları da etkiliyor. Buna mecburuz. Dedikodu genelde kadınlara atfedilen ve olumsuz görülen bir sosyal etkileşim biçimidir. Çünkü ataerkil kültür (erkeksi pozisyonun hegemonyasından dolayı) gerçeği (gerçek travmatiktir) kabullenemediği için olumsuz durumları ve kalıpları dil üzerinden kadınsı pozisyona yerleştirir. Görselde erkek cinsiyetine dair bir çizim seçmemin de esas sebebi bu, her iki cinsiyet de dedikodu yapıyor. Dedikodunun olumsuz algılanmasının sebebi de üzerine konuşulan kişinin bundan haberi olmaması ve genelde o kişi hakkında olumsuz yorumlar yapılması. Burada ince bir çizgi var: Haset. Haset için Klein yıkıcı itkilerin oral sadist ve anal sadist bir ifadesi olduğunu söylüyor ve arzulanan şeyin başka birine ait olduğu ve bize değil de ona haz verdiği inancının yol açtığı kızgınlık içeren bir duygu olduğunu söyler. Ama biliyoruz ki arzu topraktaki (burada toprak yani zemin ötekidir) yabani bir ot gibidir bir yerden sökseniz bile başka bir yerden çıkar. Arzu asla bitmez, istek gerçekleşir başka bir arzu doğar, öteki ve onun arzusu (ben ona sahip olmak ister; arzu, ötekinin arzusudur) hep vardır. Haliyle haset ve dedikodu için epey malzeme var. Bir de Klein için haset duygusunun başlangıcı iyi meme-kötü meme durumudur. Bebek anne ile ilişkisinde 2. ötekiyi (baba diyebiliriz) fark ettikten sonra anneye karşı ambivalans (zıt) duygular oluşturur: anne hem bakım verdiği için iyidir (iyi meme) ama bir yandan da ona asla tam olarak sahip olamayacağını fark eder çünkü 2. öteki var annenin başka işleri var (kötü meme),  hani anne onundu? Başlangıçta eksiklik vardı....

             Kısa bir psikanaliz arasından sonra tekrar dedikodu meselesine gelelim. Dartmouth College'da yapılan bir çalışma, dedikodunun sosyal bağlantıyı kolaylaştırıdığını ve diğer insanların deneyimleri aracılığıyla dolaylı olarak dünya hakkında bilgi edinmeyi sağladığını ortaya koydu. Dedikodu, mutlaka söylentileri yaymak veya diğer insanlar hakkında kötü şeyler söylemek değildir, bir buluşma sırasında özel bir sohbet gibi yüz yüze veya çevrimiçi küçük konuşmaları da içerebilir.

             Araştırmacılar "Dedikodu, genellikle yanlış anlaşılan karmaşık bir iletişim biçimidir. Tipik olumsuz çağrışımının ötesinde sosyal ve özsel bir bağlantı aracı olabilir" diyorlar. Çalışmacılar, dedikodunun rolünü ve oyun içinde bilginin daha belirsiz hale geldikçe nasıl ortaya çıktığını incelemek için çevrimiçi bir oyun yarattılar. Katılımcılar, altı kişilik gruplar halinde birlikte oyunun 10 turunu oynadılar. Her turda oyunculara 10 $ verildi ve parayı tutmayı veya herhangi bir kısmını 1.5x ile çarpılan ve oyuncular arasında eşit olarak bölünen bir grup fonuna yatırmayı seçebiliyorlardı. Oyun, bencil serbest sürüş ve işbirlikçi davranış arasında doğal bir gerilim yaratıyor ve araştırmacıların kamu malları oyunu olarak adlandırdığı şey olarak kabul edilmektedir. Bazı durumlarda, katılımcılar yalnızca kendi gruplarındaki diğer birkaç oyuncunun davranışlarını gözlemleyebilmeleri amacıyla da bilgi kısıtlandı.

           Bazı oyunlarda, oyuncular gruptaki başka bir oyuncuyla özel olarak sohbet edebiliyorlardı. Bu, oyuncuların diğer oyuncuların davranışları hakkında partnerlerine, örneğin başka bir oyuncunun serbest sürüş yapıp yapmadığı gibi bilgileri aktarmalarına izin verdi. Daha sonra oyuncular her oyuncuyla tekrar oynamaya istekli olduklarını bildirdi. Mevcut bilgi miktarına bağlı olarak farklı dedikodu türleri ortaya çıktı. Başkaları hakkında spontane sohbetler, oyuncular yalnızca grup üyelerinin birkaçının davranışını gözlemleyebildiği oyunlar sırasında daha sık meydana geliyordu. Oyuncular tüm grup üyelerini doğrudan gözlemleyebildiklerinde, sohbet etme ve daha geniş bir konu dizisini tartışma eğilimindeydiler. Katılımcılar, diğer insanların göremedikleri davranışları hakkında bilgi sahibi olmak için partnerlerinden aldıkları ikinci el bilgilere güvendiler ve bu, doğrudan gözlemin mümkün olmadığı durumlarda dedikodunun bireylerin başkalarının deneyimlerinden öğrenmesini nasıl sağladığını gösterdi. Bulgular ayrıca, birbirleriyle sohbet eden katılımcıların oyunun sonunda en çok birbirleriyle bağlantı kurduklarını ve hatta gruplarındaki diğer oyuncularla benzer izlenimleri paylaştıklarını gösterdi.

    Çalışma, "Gossip drives vicarious learning and facilitates social connection" başlığı ile 21 Nisan 2021 tarihinde Current Biology dergisinde yayınlandı.

    Kaynaklar

    Klein, M. (2016). Haset ve Şükran. (Çev. Orhan Koçak, Yavuz Erten). İstanbul: Metis Yayıncılık

    https://neurosciencenews.com/gossiping-social-communication-18292/

    Makalenin orijinali: https://www.cell.com/current-biology/fulltext/S0960-9822(21)00463-2?_returnURL=https%3A%2F%2Flinkinghub.elsevier.com%2Fretrieve%2Fpii%2FS0960982221004632%3Fshowall%3Dtrue


    Yorumlar (1)
    • Güzel yazılmış bir yazı fakat bazı noktalarda konudan çok sapmış. Sapiens kitabıyla bir bağlantı ya da evrimsel olarak bir bakış sunmasını beklerdim. Nihayetinde dedikodu Homo Sapiens’in en büyük silahı. Dedikodu yapmaya başlamadan önce besin zincirinde birer halkaydık. Dedikodunun getirdiği sosyalleşmeyle hayvanlar aleminde üstünlük elde ettik. Sadece aslanların yerini bilmekten öte, hayatta kalmak için kimin yalancı, kimin kinci, kimin kimle iş birliğinde olduğu gibi bilgileri de öğrenmemiz gerek. Bu tür şeylere de yer verilmiş olsaydı güzel olurdu. Bir çok kişi dedikodunun sosyalleşme aracı olduğunun farkında olsa da evrimsel açıdan öneminin farkında değil.

      Yorum Bırakın

      Yorum yapmak için üye girişi yapmalısınız. Üye girişi yapmak için buraya tıklayınız.