Türklerin Anayurdu

Türklerin Anayurdu
  • 1
    0
    0
    0
  •    Türklerin Tarih sahnesine nerede çıktığı, anayurtlarının neresi olduğu meselesi münakaşa edilen ve çok tartışmalı bir konudur. İlk Türklerin göçlerden önce nerede ve nasıl bir coğrafyada yaşadıkları meselesi bizim için sonraki dönemlere ışık tutabilir. Türklerin anayurdunu belirleme konusunda farklı alanlardaki tarihçiler, dil araştırmacıları, dil bilimciler ve arkeologlar farklı görüşler ortaya koymuşlardır. İlk Türlerin yaşam, meskûn sahaları ilk insanların türediği yerlere yakın bir saha olması gerektiğine göre buralarda çok eski insanlardan kalan maddi kültür izlerinin bulunması lazım geliyor. Türklere ait en eski kayıt Çin kaynaklarında bulunmaktadır ve bu kaynaklar da Türk kavimleri faaliyetleri Orhon nehri havzasında görülür.


       Türler hakkında ilk kez bahseden Çin kaynağı ilk resmi hanedanlık kaydı, Si-Ma Qian tarafından Han Hanedanlığı (M.Ö. 206-M.S. 220) döneminde yazılmış olan Shi Ji (Tarih Kayıtları)’dir. Bu tarihi kayıt M.Ö. 21. Yüzyıl’dan yaklaşık olarak M.Ö. 97’ye kadar süren siyasi tarihi kapsar.  Türklerin anayurdu meselesinin tespitinde bahsedilen zaman yaklaşık olarak M.Ö. 3.bin yılı yani ilk Türklerden bahsedilmektedir. O halde Türklerin anayurdunu tayin ederken bu tarihler göz önüne alınmalıdır. Ama bu Çin kaynakları Türklerin anayurdunu belirlemede araştırmacılara ipucular verebilir. Nitekim bazı Tarihçiler Çin kayıtlarını referans alarak, Altay dağlarını Türklerin Anayurdu olarak kabul ederler. Ele geçen eserlerin azlığına rağmen Altaylarda cilalı taş devrine tarihlenen buluntular vardır. Altayların taş devri kültürlerinin bir yandan Güney Sibirya’daki Yenisey ve diğer yandan da Batı ve Doğu Türkistan’daki kültürler ile yakın temaslar kurdukları kalaylıkla görülebilir.  Eski Türk Tarihinde Gobi çölünün ve bugünkü iç ve dış Moğolistan’ın bu sahada önemi vardır. Türkler Çin’e yaptıkları akınlarda bu yolu kullanırlardı ve bu mekânda eski Türklere ait izler bulunabilir. Ama taş devrinde iskeletlere rastlanılmamıştır. Bundan dolaı ırklar hakkında kesin bir bilgi söylenememektedir. M.Ö. 3. binde, Altay dağlarında Oğuz tipinde bir ırktan bir kavmin yaşadığı görülüyor. Bu kavim güneydeki memleketler ile temas halinde olmuş olması muhtemeldir. M.Ö. 3. binde Altay ve Güney Sibirya kültürleri ortak bir karaktere bürünmüşlerdi. Altayların Orhon kıyıları, Moğol bozkırları ve Iriş boylarına tesir etmek suretiyle gelecekteki Orta-Asya kültürünün temellerini hazırlamaya başladıklarını görülmekte. M.Ö. 2.binin başların da Altay dağlarındaki kavimlerin ırk saflıklarını hala muhafaza ettiklerini antropolojik tetkiklerden anlamaktayız. Güney Sibirya’da ise hala Mongolid ırklar hala hâkim bir durumda idiler. Fakat 2.binde birdenbire bu Mongolidlerin kovulduğunu ve yerlerine batıdan gelen bir kavmin yerleştiğini görülmektedir. Mongolidleri yerinden eden bu akınların Altay’dan gelmiş olması muhtemeldir. Bu çağda Türklerin ataları Altay ve Güney Sibirya kültürünü temsil ettiği bilinmektedir. Bu iki merkezden yavaş yavaş yayılmaya başlayan kültür tesirleri, Batı ve Doğu Sibirya ile Moğolistan’ı ve hatta batıdaki Uralları bile kendi nüfuz sahası içine almıştı. Bahattin Ögel’in eski Türlerin bunlar olduğunu ve diğer kavimlere nazaran daha yayılmacı olup kültürlerini yaymış olduğundan bahseder. Türk ve Moğol kültürlerinin birbirine benzemesi hem aynı coğrafyada hem de aynı kültürler çevresinde yaşamış olduklarından dolayı olabilir. 

         
          Sanat tarihçileri ise Tanrı dağları -  kuzey-batı Asya sahasını Türklerin Anayurdu kabul ederler. Bazı kültür tarihçileri İriş-Urallar arasını veya Altaylar-Kırgız bozkırları arasını ve Baykal Gölü’nün güney batısını Türklerin anayurdu olarak göstermişlerdir. Dil araştırmacıları ise Altaylar’ın doğusunu veya Kingan silsilesi bölgesi veya 90. doğu boylamının doğusunu Türk anayurdu olması gerektiğini düşünmüşlerdir. Birbirinden farklı alanlara sahip araştırmacıların ortaya koydukları bilgilerden yola çıkarak Eski Türklerin anayurdunu çizebilmek az-çok mümkün olmakla beraber, belirli bir bölgeden söz etmek mümkün gözükmemektir. Araştırmacıların orta koydukları bu bilgiler doğrultusunda Türklerin anayurdu çok geniş bir alanda tarif edilmiştir. Öyle ki en batı da kültür tarihçilerinden Oswald Menghin’in tayin ettiği Altaylar-Kırgız bozkırları arası, en doğuda da yine kültür tarihçilerinden G. J. Ramstedt’ın Türklerin anayurdu olarak düşündüğü Kingan sıra dağlarından söz edilmektedir. Bu iki en uç mesafenin aşağı yukarı birbirine olan uzaklığı da 4.000 km’dir. Bu mesafe gerçekten de o tarihler için çok uzun bir mesafedir. Hüseyin Salman “ Batılı araştırmacıların çoğu bu problemi kendi uğraştıkları bilim dalları açısından ele aldıklarından bu konularda farklı sonuçlara varmışlardır”  der. İbrahim Kafesoğlu’da bu durum için aynısını söylemektedir ve ilaveten böylesine geniş bir bölgeden bahsedilmesinin bir nedeni olarak Türklerin daha ilk zamandan itibaren geniş bir coğrafyaya yayılmış bulunmaları ve kültürlerini uzaklara kadar olması olabileceği söyler. Araştırmacıların, Türklerin anayurdunu belirlemek için ortaya koydukları bütün bu bölgelerin hepsi birden Türklerin anayurdu olarak kabul edilebilir mi? Bu sorusu da oldukça tartışmalı ve henüz cevaplanabilecek bir soru değil.


       Son “linguistique” araştırmalar bu sahanın Altay-Ural dağları arasına alınması hatta hazar denizin kuzey-doğu bozkırlarının asli Türk yurdundan sayılması ihtimalini güçlendirmiştir. Tanınmış Türkologlardan J. Nemeth, en eski Tütk dili ile Ural-Altay dili arasında temaslar üzerinde durarak, Türk anayurdu meselesine temas etmiştir. En eski Türk ve Ural dillerinde “arî” unsurların mevcudundan bahseden Nemeth Arî bir dille hem Ural hem Altay kavimlerinin temas edebileceği sahanın Aral Gölü çevresi olabileceğini söyler. O halde J. Nemeth’in bu yaklaşımına göre Türklerin anayurdu Altay ve Ural dağları arasında uzanan bozkırların kuzeyinde aramak gerekir.


    ​   Araştırmacıların Türklerin anayurdu için ortaya koydukları bu bilgiler ile tam olarak belirli bir bölgeden bahsedememek ile beraber ayrı ayrı sahalar söz konudur. Arkeologların bulduğu ve bulacağı bilgiler bize daha belirli bir bölgeyi işaret edebilir. Rus arkeologları S.V. Ksilev be S.S. Çernikov’un Orta Asya’da yapmış oldukları araştırmalar bilim dünyasına Türklerin anayurdu konusunda M.Ö. 2.binden daha önceki durumu tespitinde kesin neticeler verebilir bu konuya ışık tutabilir. Buna göre, kuzey Altayların hemen batısında bulunan Minusinks bölgesindeki Afanasyevo (M.Ö. 2500-1700) ile aynı bölgedeki Andronova kültürü (M.Ö.1700-1200)’nün temsilcileri olan dolikosefal mongolidlerden ve dolikosefal ‘Akdeniz tip’ lerinden farklı bulunan “brekisefal savaşçı beyaz ırk” Türk soyunun proto-tipi idi ve Taş Devri’nin ilk çağlarından beri Altaylar- Sayan dağlarının güney-batı bölgesinde yani Minusinsk -Tuva - Abakan bozkırlarında yaşamaktaydı. Burada belirtilen savaşçı beyaz ırk Bahattin Ögel’in deyimi ile Türklerin atası idi. Tüm araştırmacıların ve bilhassa son olarak arkeologların takviyesi ile beraber Türk anayurdu Altaylar çevresinden başlayarak Aral Gölü ve Uralların cenup sahasında aranabilir. Ama A. Nimet Kurat’ın deyimi ile bu ancak bir hipotez mahiyetindeki bir görüştür. Antropolojik, arkeolojik, lengüistik ve teponimik araştırmaların ikna edici neticelerine ulaşmadan hüküm vermek doğru değildir . Ancak ortaya konulan tüm bu veriler ile Türklerin anayurdu, coğrafyası az çok belirginlik kazanmıştır. Ve buda ilk Türklerin hangi sahada ve o sahanın koşullarına direnerek oluşturmuş olduğu kültüre, İslamiyet öncesi Türk uygarlıklarından olan Hun, Uygur ve Göktürklerin kültürünün ve karakteristik özelliğinin anahtarı olabilir.

    Kaynakça

    • Hassan, Ü.(2015). Eski Türk Toplumu Üzerine İncelemeler: Doğubatı
    • Kafesoğlu, İ. (1998). Türk Milli Kültürü. İstanbul: Ötüken.
    • Kurat, A. N. (2013). Türk Tarihinin Karanlık Devri. Tarih İncelemeleri Dergisi, 417-428.
    • Ögel, B. (1984). İslamiyet Öncesi Türk Kültür Tarihi. Ankara: Türk Tarih Kurumu Yayınları.
    • Görsel: Steppe horse farm by Józef Brandt, 1876

    Yorumlar (0)

    Bu gönderi için henüz bir yorum yapılmamış.

    Yorum Bırakın

    Yorum yapmak için üye girişi yapmalısınız. Üye girişi yapmak için buraya tıklayınız.