Yaşlı Gemici Ve Gustave Doré

Yaşlı Gemici Ve Gustave Doré
  • 1
    0
    0
    0
  • Yaşlı Gemici

    Yaşlı Gemici (The Rime of the Ancient Mariner) şiiri Samuel Taylor Coleridge tarafından yazılan bir şiirdir. Şiirin yazıldığı 1797-1798 yılları Coleridge’in hayatının en verimli dönemlerindendi. “Yaşlı Gemici”yi; kendi ifadesiyle “afyonun etkisiyle daldığı bir rüyada” kurdu. “Kubilay Han”ı ve “Christabel” isimli uzun şiirinin ilk bölümünü bu dönemde yazdı. Coleridge çok sık uyuşturucu kullan biriydi, bu yüzden kalbi ve akciğerleri afyona daha fazla dayanamamış, 25 Temmuz 1834 günü ölmüştü. Onun bu şiiri belki de ayık kafa ile yazılabilecek bir şiir değildi. Ben de çoğu kişi gibi bu şiirde anlatılandan daha fazlasını buluyorum. Nerde ve nasıl bu şiirle tanıştığımı hatırlamıyorum. İlk okuduğumda başından itibaren onun esiri olmuş, her kelimesinden müthiş bir zevk duymuştum. Onu okumaya başladığım andan sonunakadarki olan anı tarif etmem gerekirse; ilahî bir müdahalenin ruhumu bedenimden ayırıp zamanın ıstırabından alıkoyması gibiydi. Yaşlı gemicinin hikayesi beni büyülemişti, ama övgüye bu kadar mazhar olan şey sadece yaşlı gemicinin hikayesi olamazdı. Hepimiz biliriz ki yaşlılar hikayelerini anlatmaya bayılır, güzelde hikayeleri vardır, dinlenilir. Ama hiçbiri bu şiirde anlatılan hikayedeki gibi bir zevki vermez. Aslında yaştan bağımsız olarak herkesin anlatacak güzel bir hikayesi vardır. Mesele hikayeyi nasıl anlattığınızdır. Belki de bu şiirin büyüsü Coleridge’in anlatışında gizli. İşte bu yüzden diyorum ya ayık kafa ile yazılacak bir şiir değil bu şiir. Şiire gelecek olursak, şiir konusu itibarıyla yaşlı bir gemicin şen bir ortamda bir gence ısrarla hayat hikayesini anlatmasıdır.

    “Ekvator’u geçmiş olan bir geminin nasıl fırtınaya yakalanıp Güney Kutbu yakınlarındaki soğuk diyara sürüklendiği ve oradan da Pasifik Okyanusu’nun tropik kesimine yol aldığı; olan garip şeyler ve Yaşlı Gemici’nin ülkesine ne şekilde geri döndüğü.”

    Yaşlı gemici omzunu bir anda kendisini dinlemesi için tuttuğu hayattan bir haber, toy gence hikayesini anlatmaya başlar. Genç ne olduğunu anlamaz, şaşırır ve yaşlı gemiciye “Kır sakalınla, kor gibi gözlerinle Niye durdurursun böyle beni?” der. İşte yaşlı gemicinin böyle bir görüntüsü vardır. Ondan etkilenmemek, irkilmemek imkansızdır. Adeta Jack london’nın kudretli, ilahî gemicileri gibidir. Şüphesiz onun bu görüntüsü hayat hikayesinin anlatır vaziyetedir. Yaşlı gemicinin serüvenini burada anlatmayacağım, çünkü gemicinin hikayesi ancak Coleridge’in kelimeleri ile anlatılabildiler. Tabii Bir de Gustavo Dore’nin İllüstrasyonları var.

    Gustave Doré

    Paul Gustave Doré, Fransız ressam, illüstratör ve baskı, gravür resim sanatçısıydı. Bu şiir sadece beni etkilemiş Gustave’yi de etkilemişti. Gustave bu şiirdeki sahneleri müthiş bir yetenekle resmetmişti. Ben bu şiiri okuduğum kitapta bölüm başlarında ve sonunda Gustave’nin çizimleri vardı. Çizimler o kadar harikaydı ki kafamda oluşturduğum sahnelerin aynısıydı. Şiiri okurken bu çizimlerinde sayesinde kafamın içerisinde inanılmaz bir olay vuku buluyordu. Şiiri okumuyor izliyordum. Hiç şüphesiz Gustave Dore’de muhakkak afyonun etkisi altında bu çizimleri yapmıştı. Şiirin etkisi altında.

    Daha önceki yazılarımda da gravür ve illüstrasyonları çok sevdiğimi, bu kadar kısır renklere sahip olmalarına rağmen derdini en iyi anlatan teknik olduğunu söylemiştim. Gustave hiç şüphesiz farklı bir teknik ile bu sahneleri resmetmiş olsaydı bu kadar etkili bir şey ortaya çıkaramayacaktı. Benim gravürleri bu kadar çok sevmem rağmen Vasari bu tarz tekniklerin gerçek dünyayı aktarmakta eksik olduğunu söylemiş. Söylediği şeye kısmen katılınabilir. Renkler ve kusursuz çizgiler doğayı kusursuz bir şekilde betimleyebilir, ama duyguyu aktarmada o kadar başarılı olacağını söyleyemem. Bunu söylemekle ışığı-gölgeyi ustaca kullanan eserin betimlediği hikayeyi bize yaşatan sanatçıların eserlerine hakaret etmiş olmam. Gravür ve illüstrasyonların hızlı ve seri bir şekilde yapılabilir olmalarının dışında en büyük artısı -ve bu yüzden Gustave’nin bu teknikle Yaşlı Gemiciyi kusursuz bir şekilde resmetmiş olması- karanlığı anlatmakta son derece başarılı olmasıdır. Goya’nın gravür serilerini bir düşünün, Goya bu serileri başka hangi teknikle yapabilirdi ki? Onun o derdi ancak bu karanlıkla anlatılabilirdi. İşte karanlığın duygusu ancak ve ancak bu tekniklerle anlatılabilir. Yaşlı gemicinin dertleri, onu dinleyende yaşattığı duyguların rengi yağlı boyanın renkleri olamazdı, o karanlık, koyu bir şeyler söylüyordu.  

    Bazı Resimleri

    Kaynakça

    • Colerıdge, S. T. (2008). Yaşlı Gemici. istanbul: İletişim Yayıncılık.
    • Vasari, G. (2020). Sanatçıların Hayat Hikayeleri ( E. Gökteke Çev.) İstanbul: Sel Yayıncılık.
    • Resimler için bakınız: 1, 2

    Yorumlar (0)

    Bu gönderi için henüz bir yorum yapılmamış.

    Yorum Bırakın

    Yorum yapmak için üye girişi yapmalısınız. Üye girişi yapmak için buraya tıklayınız.