Nefret Öldürür

Nefret Öldürür
  • 8
    0
    0
    2
  • Feridun içinden şu sözleri sarf ediyordu: “Bir sabah gece uyumak için uzandığım yatağımdan kalkmamayı umuyorum. Bunu kendim yapamıyorum ama yaratıcının yanında olmayı herkesten çok istiyorum.” Karşısında susmak bilmeyen her şeyden habersiz ille de edep yahu diye öfkelenen yobaz beyne savaş açarak tanrının varlığı ile bu zamanlara geldiğini ve güçlü hissettiğini söylüyordu. Yaratıcısının insanlar kadar ayırt edici olmadığından emin bir şekilde onu tüm benliği ile kabul edeceğini biliyordu. Çünkü içindeki sevginin ve aşkın onun eseri olduğu hakkında kesin hislere sahipti.  Sırtını tanrıya yaslayıp aşkına göz kırpmak Feridun'un da mensubu olduğu insan ırkını kışkırtsa da bu yaratılıştan gelen bir güçtü. Evet sevgi güçtü Feridun da sevgilisini ve aşkını bütün gücüyle kucaklıyordu. Şu şekilde doğru konuştuğunu ve yobaz olmadığını düşünen ağ beyinli birey “Sevin.” diyordu, “Sevin ki neslimiz türesin, mutlu bir ömrünüz olsun. Kızım da sevsin oğlum da ama...” ama diyordu, ama diyene kadar Feridun yine umut sahibiydi fakat bilirsiniz ki “ama” ardında doğru olan tek bir fikir beyan etmez. İnsanoğlu sevgi ile donanmış bir aşkla dünyaya gelmiştir. Hele ki yaratıcının sevgisi karşılıklı insan ilişkilerinden bile müthiş bir konuma sahipken insanoğlunun aşka karşı nefreti nedendir? Yaratıcı her insanın zihninde bir konuma sahiptir; onun varlığı her canlının ihtiyaç duyup sığındığı bir limanken bu limanı şekillendirmek bize aittir. Sevgiyle bakarsak inanılabilir ve güzel yaratanı biliriz ancak nefreti kendine yol bilmiş atalarının yolundan ayrılmamış kişi önce sevgiden nefret eder sonra tanrısını yanlış tanır. Feridun hiçkimsenin olmadığı, hiçkimsenin ama, zamanlarında yaratıcının insanlar gibi ayırt etmediğini bilir ve ona koşar. Ona ibadet etmediği zamanlarda bile -ki uzun zaman olduğunu bilir- ellerinden tuttuğunu ve hiçbir zaman bırakmadığını bilir. Şayet bırakacak olsa onu yaratmayacağından emindir. Hangi ebeveyn evladından vazgeçmiştir ki? Tanrının, yaratıcının yahut inandığınız gücü nasıl adlandırıyorsanız ona sevgiden ve aşktan kılıf örün o zaman dünya daha yaşanılabilir bir hale bürünür. Sevgi büyük bir güçtür ve bu gücün herhangi bir canlıya zararı yoktur. Ayşegül ile Mehmet'in aşkı Feridun ile Sezer’in aşkından farksız değildir bu birleşimler yahut farklı kimlikler zarar verici bir unsur taşımaz. Dinden dem vurup ahlaktan konuşmaya bayılan herkes en dinsiz ve en ahlaksız birey olarak görünür her daim gözüme. Çünkü bir kişi bile eşit değilse kimse eşit değildir; bir kimlik ötekileştirilmeye çalıştırılıyorsa herkes ötekileştirilir. Dinden dem vurana yaratıcının sevgisinden söz edin o zaman ağzı bağlanacak kulakları tıkanacaktır. Aşkın önünde duranı güçsüzlükle itham edin; hiçbir fiziksel güç sevginin önünde duramaz ve hiçbir kelepçe haksızlığa vurulamaz. İnsanoğlu doğar, yaşar ve bir gün o sonla karşılaşır. Bu sona kadar kim hangi kimlikle yaşar ve gönlünü kime açarsa bu onun kendi hür iradesi ve kendi sorumlulukları alanına girer. Herkes eşit olana kadar susmaktan korkmuyoruz! Feridun’un savaşı, Kader'in ölümü, ötekileştirilmeye çalışan her bireyin davası davamızdır! 


    Yorumlar (0)

    Bu gönderi için henüz bir yorum yapılmamış.

    Yorum Bırakın

    Yorum yapmak için üye girişi yapmalısınız. Üye girişi yapmak için buraya tıklayınız.