Marianne (Daisy Edgar-Jones) ve Connell (Paul Mescal) hakkında ilk fark ettiğiniz şey yüzleridir. Onlar genç ve nispeten masum bakışlara sahiplerdir ve bize sonuna kadar açık ama okul arkadaşlarından saklanıyorlar. Sadece birbirlerine baktıklarında aydınlanırlar, sanki günü nasıl geçirdikleri ticaret bakışlarıymış gibi. Rooney'nin çok satan romanından Sally Rooney ve Alice Birch tarafından uyarlanan mükemmel bir Hulu mini dizisi olan Normal People boyunca, yönetmen Lenny Abrahamson ( Room ) sadece bu yüzlerde oyalanıyor. Oyuncularının ifadelerine Marianne ve Connell'in neden aşık olduklarına dair bilmemiz gerekenleri ve neredeyse aynı sıklıkta bunun dışında kaldıklarını söylemelerine güveniyor. Kitabını henüz okumayanlara, duygulara su serpen bazı alıntıları sizler için listeledik.
"Birkaç haftaya kalmadan Marianne başka insanlarla yaşıyor olacak, başka bir hayatı olacak. Ama kendisi başka biri olmayacak. Kendisi aynı, vücuduna hapsolmuş aynı insan olacak. Onu bu durumdan kurtarabilecek ya da gidebileceği başka bir yer yok." - Sayfa 70
“Bunca yıldır aynı toprağı paylaşan iki bitki gibilerdi; birbirine dolanarak büyüyor, diğerine yer açmak için eğiliyor, olmadık biçimlere giriyorlardı. “ - Sayfa 261
"Hiçbir his yoktu içinde. Dondurucudan çıkarılmış bir yiyecek gibiydi; sanki dışı hızla erimiş ve her tarafa akmış haldeydi ama içi hala kaskatı, donuktu." - Sayfa 213
"Seni çok özlerim orada, diyor Connell. Dayanamam. Seni sevdiğimi biliyorsun, diyor Connell. Bir başkasına asla aynı hisleri duymayacağım."- Sayfa 262
"Gerçek hayatın çok uzakta bir yerde olduğu ve onsuz gerçekleştiği hissine kapılmıştı; yerini öğrenebilecek, bir parçası olabilecek miydi, bilmiyordu." - Sayfa 21
"İnsan acımasızlığa uğradığında kendisi hakkında derin bir bilgiye sahip olmuyor; ama birine karşı zalimleşmeyegörsün, asla unutamayacağı bir şey öğreniyor."- Sayfa 224

"Marianne zalimliğin yalnız kurbana değil zalime de zarar verdiğini, belki de onda daha derin ve daha kalıcı bir iz bıraktığını düşünüyor. İlk defa da düşünmüyor bunu. İnsan acımasızlığa uğradığında kendisi hakkında derin bir bilgiye sahip olmuyor; ama birine karşı zalimleşmeyegörsün, asla unutamayacağı bir şey öğreniyor." - Sayfa 224
“Denise çok uzun zaman önce erkeklerin kendilerini ifade edebilmeleri için Marianne'e öfkelenmelerinde bir sakınca olmadığına karar vermişti zaten. Çocukken Marianne karşı koyardı bu duruma; şimdilerde sadece kopuyor çevresinden, bu olaylar onu ilgilendirmiyormuş gibi davranıyor, ki bir anlamda ilgilendirmiyor da. Denise bunun kızının soğuk ve sevimsiz kişiliğinin belirtisi olduğunu düşünüyor. Marianne'de "sıcaklık" olmadığını düşünüyor; kastettiği, kendisinden nefret eden insanlardan sevgi dilenmeyişi.” - Sayfa 71

''Neyim var, bilmiyorum, diyor Marianne. Niçin normal insanlar gibi olamıyorum, bilmiyorum.
Sesinde tuhaf bir soğukluk ve mesafe var, sanki bir yere gitmiş ya da kaçmış da, arkasında bıraktığı ses kaydını çalıyorlarmış gibi." - Sayfa 182
"Gözlerinin içine bakıyor Marianne; siyah ve yuvarlak gözbebekleri koskocaman olmuş.
Evet, diyor Marianne, kocamanlar.
Elini okşuyor ve bu kez usul usul konuşuyor: Her neyse. Seni ne zaman görsem öyle oluyorlar zaten." - Sayfa 147
"Seni asla incitmem, tamam mı? diyor. Asla. Bir şey söylemeden başıyla onaylıyor Marianne. Beni çok mutlu ediyorsun, diyor Connell. Eliyle saçlarını okşuyor ve ekliyor: Seni seviyorum. Öylesine söylemiyorum, gerçekten." - Sayfa 51
" Ne garip bir başkasının buyruğu altında hissetmek; ama bir yandan da ne kadar sıradan. Kimse başkalarından bağımsız olamayacağına göre ne diye karşı koymaktan vazgeçmiyoruz, diye düşündü, niçin öbür yöne doğru koşmuyor, her şeyimizle insanlara bağlı olmuyor, onların bize bağlı olmasına izin vermiyoruz ki, ne çıkar bundan." - Sayfa 258
"Sevgiye layık olmadığımı hissediyorum mesela. Sevimsiz bir... soğuk bir kişiliğim var, sevilmesi zor biriyim." - Sayfa 105
"İnsanlara neden kendimi sevdiremediğimi bilmiyorum. Bence doğuştan bir sıkıntı var bende." - Sayfa 182
"Hayatı boyunca bir manzara resminden ibaret olduğunu sandığı şeylerin gerçek olduğunu fark etti bir anda: Yabancı kentler gerçekmiş, ünlü sanatçıların eserleri de, metro sistemleri de, Berlin Duvarı'nın kalıntıları da. Adı paraymış bunun; dünyayı gerçek kılan madde. İnsanı yoldan çıkaran, seksi bir nesne." - Sayfa 162

"Ne garip bir başkasının buyruğu altında hissetmek; ama bir yandan da ne kadar sıradan. Kimse başkalarından bağımsız olamayacağına göre ne diye karşı koymaktan vazgeçmiyoruz, diye düşündü, niçin öbür yöne doğru koşmuyor, her şeyimizde insanlara bağlı olmuyor, onların bize bağlı olmasına izin vermiyoruz ki, ne çıkar bundan."- Sayfa 258
"Korkunç bir tarafı var Marianne'in; varlığının zemininde kocaman bir boşluk var. Hani asansör beklersin de kapılar açıldığında karşında hiçbir şey yoktur, uzayıp giden korkunç ve karanlık asansör boşluğuyla karşılaşırsın ya, aynen öyle. Diğer insanları anlaşılır kılan ilkel bir savunma ya da hayatta kalma içgüdüsü yok Marianne'de. Bir noktada bir dirençle karşılaşacağını düşünerek eğildikçe eğiliyorsun ama önünde her şey dağılıyor. Buna rağmen her an onun uğruna yere yatıp ölmeye de hazır ki Connell'ı kendi gözünde değerli bir insan yapan tek şey bu." - Sayfa 245

"Onunla yalnız kalmak, bir kapıyı açıp normal hayatı terk etmeye ve kapıyı arkasından kapatmaya benziyor." - Sayfa 16
Kaynak : Normal İnsanlar- Can Yayınları, Rolling Stone
çok güzel olmuş okurken tüylerim ürperdi... ellerinize sağlık