Coğrafya kader midir? Kaderse bu coğrafyanın sınırlarını çizmek bize mi bağlıdır? Yoksa elimizden kalemimiz alınmış mıdır? Türkiye cennetse burayı cehenneme çeviren kimdir yahut nedir-nelerdir? Gelenekselleşen Doğu ve Batı kültürlerimiz çeşitlilik ve zihniyet farklılıklarından dolayı yıllardır ayrıma uğrar. Üstünden geçen yüzyıllara rağmen süre gelen gelenekler ve görenekler doğu insanının vazgeçilmezlerindendir. Bahsettiğim şey konuşma tarzı, damak zevki ya da giyim tarzı değil; farklı konuşana, değişik olanı yiyene ve farklı giyinene olan bakış açısıdır. At gözlüklerini kafamıza yapıştırmış sağımızı solumuzu görmez olmuşuz; güzelliklere kör olup farklı olandan korkmuşuz.
Bu öyle bir düzen ki kız çocuğu babasından çekinir olmuş, erkek kardeş ablasına ahkam kesmeyi hak bilmiş kendine. Cinsiyet tabuları yıkılmamak üzere üst üste dizilmiş, görevler verilmiş, haklar haksızca(kendi bildiklerince) dağıtılmış ve onlardan olmayan dışlanmış. Çok ama çok eskiden kızların bırakın okutulmayı sokağa çıkma hakları bile ellerinden alınmış; bu töre sever memleketlerin uçsuz bucaksız, bitmek bilmeyen havası sadece kız çocuklarına nefes olamamış. Rüzgar bile çekinmiş dokunmaya tenlerine. Zaman geçtikçe zihniyet değişti sanmışız ancak sokağa çıkma hakkıyla memleketin rüzgarı tenimize değmeye başlamışken öylesine yetiştirilen erkek çocukları, bu memleketlerin kızlarına yeni bir set kurmuş ve sorgusuz sualsiz başlayan baskılar yeniden baş göstermiş. Kızını dövmeyen dizini döver fikrini yol bilen aileler oğullarından birhaber sadece kız çocuklarının hata yapabileceğinden çekinmiş. Çünkü erkek yaparsa tecrübe; kız yaparsa hata, çok büyük bir hata yapmış olacaktır.
Okumak, gelişmek ve geliştikçe aydınlatmak bu coğrafyanın başına gelmiş ve gelecek olan en büyük şanstır. Sevgili erkek çocukları, sizlerden özür dileyerek, büyüdüğüm bu topraklarda varlığınıza çoğu zaman isyan ettim; suç sahibinin siz olmadığı bilgisinden uzak ve korkak bir şekilde. Bu coğrafyada başarmak, bir yerlere gelmek ve kendimi kanıtlamak en büyük temennimdi. Bilirsiniz ki baş tacı edilen erkek torundur, göz ardı edilen, köşede pusan ise kız çocuğu. Büyüdükçe asıl suçun ve suçlanması gerekenin kanımıza işleyen bu ataerkil düzen olduğunu anladım. Biz bu kadardık, ayrıştırır bizden olmayana arkamızı dönerdik. Belki misafirperver olarak anılırdık ama biz bizden olana kucak açardık. Kızlarımızın değil oğullarımızın elinden tutardık çünkü kızlarımız bir adım gerimizde yürürdü. Ancak bu düzen böyle sürmezdi, sürse de buna müsade edemezdik. Merve Akpınar, 13 yaşında hentbol oyuncusu, gururum, gururumuz ve ailesinin en güzel başarısı… Şanlıurfa’nın göbeğinden güzel günlere doğru kucak açıyor. Ona yapamazsın, yapmana gerek yok, sen kızsın rüzgar değemez tenine diyenlere rağmen çekinmiyor engellerden. Çünkü bu şehir bize zindansa bu zindanın demirlerini kırmak boynumuzun borcudur. Biz var oldukça, ses ettikçe ve başardıkça yeşillenecek bu topraklar.
Temiz zihniyetlerde evlatlar yetiştiren ailelerin şerefine; var olun. En çok sizlere ihtiyacımız var.
Tariz için bile olsa daha farklı bir başlık olabilirmiş.