Leyla'ya Şayan

Leyla'ya Şayan
  • 7
    0
    0
    1
  • Ahmed Arif’in sevdasından dem vurulur hep bu hikayeye açılmaz başka bir pencere Leyla’nın gönül bahçesinden. Sevda, tutku, aşk bunlar elbette büyük meseleler hatta hasretten prangalar eskitecek kadar büyük meseleler. Ancak bilinmezliğin kapısında beklemek belirsizliğin ortasında yüzüvermek çok daha zor hem de kabul edilir olandır çoğu zaman. Her duygunun bir karşılığı, bir cevabı illa ki kuşkusuzdur ancak her kapının açılması mümkün değildir. Kopamayan bağlar da illa ki vardır, bağ kopmuyorsa bunun suçlusu ne sevdadır ne de Leyla. Belki bu bağ Mecnun’a zulümdür ancak Ahmed olan her şeyiyle razıdır bu aşka. Tek taraftan bakmak her daim basite kaçmaktır, nankör demekse bir saniye. Ancak sevda kördür, nan ise nimet olan. Sevmek bir cümleyse hissetmek bir roman hele ki gönlünü verdiğin tarafından sevildiğini hissetmek ciltlere dolup taşar. 

    Bu hikaye Arif’e değil, Leyla’ya şayan. Kendi ayakları üzerinde başarının ve direnişin bireyi olan Erbil her daim aşkından, aşıklarından değil ikincilleştirilen kadın ve kadın sorunlarının özerkleşmesinde direnenlerden ve eyleme dökenlerden olmuştur. Tıpkı Virginia Woolf gibi. Leyla’mızı Woolf’a hangi yönden benzetiriz diye soracak olursak uzun bir inceleme sonucunda aralarındaki benzerlikleri, iki tarafın da modernist yanını ve başkaldırışlarını rahatlıkla görebiliriz ayrıca kendini arayış ve gelen eleştirilerden kaçış, bu eleştirilere koyulan mesafe de farklı ülkelerde yaşayan aynı başkaldırıcılar için önemli benzerliklerdendir. Noktasından virgülüne;sevdasından hedefine sadece aykırılıklığa muhalefet olmayan ve kendi bildiklerini uzun uzadıya anlatan, sesini duyurmaya çalışan; bunu kanıksattırmaya çalışan başarılı bir kadındı. Erbil yalnızca kadının değil toplumun, hayvanın, çocuğun, doğanın kısaca haksızlığın karşısında dillenmiş, destura müsade etmeden konuşmaktan bir an bile çekinmemiştir. Öyle ki hasta yatağındayken bile "Gezi" için önde gelen direnişçilerden, umut verenlerden biri olmuştur. 

    Leyla Erbil, sevdanın öznesi olarak bilinen, başarının simgesi olan, gelenekselleşen ve aslında bozuk olan toplum mutabakatına karşıt, boyun eğmeyen kişi ve kurumlara yaranmaya çalışmadan onurlu bir yaşam sürmüştür. Kendisini okur, kendisini yaşayıp örnek almaktan büyük onur duyarım. Bu usta ismi ölüm yıl dönümünde saygı ve sevgiyle anıyor, onsuz geçen bu yıllarda onun gibi dürüst kişiliklerle yola devam etme umuduyla bitiriyorum yazımı. 

    Doğru olandan şaşmamak dileğiyle.


    Yorumlar (0)

    Bu gönderi için henüz bir yorum yapılmamış.

    Yorum Bırakın

    Yorum yapmak için üye girişi yapmalısınız. Üye girişi yapmak için buraya tıklayınız.