Aşka Yergi, Sevgiye Övgü

Aşka Yergi, Sevgiye Övgü
  • 0
    1
    0
    0
  • 10.10.2021 

    Fonda çalan müzik: Vangelis, Le singe bleu.

    Öyle düşünüyorum ki; bir hayvana duyduğum sevgi, bir insana duyacağım potansiyel romantik sevgiden pekâlâ daha güçlü ve anlamlı olurdu; mevcut sevginin daha az çıkarcı ve daha güçlü bir bağa sahip olması bakımından. İnsanlara dair bu kötümser düşüncemi değiştirebilecek kişilerle de pekâlâ karşılabilirim, buna açık kapı bırakıyorum, fakat bunun pek kolay olacağını sanmıyorum. Aslında artık bir kişiyi romantik denebilecek bir şekilde sevmek istiyorum, ama o kişiye yönelteceğim sevginin arzu ettiğim karşılığı bulamaması ve bunun sonucunda duygusal bir yıprantıyla karşı karşıya kalmak istemiyorum. Ama bu afallatan ve garip hissettiren bu yalnızlıktan da kurtulmak istiyorum; bir kişiyi sevmek belki garabetimin kanıksadığım sızısını azaltabilir, unutturabilir; kişi, beni anladığı ve benim onu anladığım, onunla rezone ettiğim sürece. 

    Öte yandan adına "aşk" denen tutkulu --ve şahsen budalaca bulduğum-- bir duygu seromonisine herhangi bir inancım kalmadı. Artık aşk denince aklına öpüşme, sevişme ya da herhangi bir cinsel aktivite gelmeyen birisi yoktur herhalde; aslında yalnızca bu bile aşkın geldiği yeri gösterir. Genel olarak sevme eyleminin itibarına gölge düşürmemek uğruna bu duygusal deneyime kısaca "sevgi" demek sanırım daha basit ve anlaşılır olacaktır.

    Sevgiyle aşk arasındaki ayrımı şöyle örneklendirebilirim sanırım: Benim için bir kediyi sevmekle bir kadını, romantik anlamda, sevmek eşdeğerdir; --elbette bir insanı sevmek daha sorumluluk isteyen bir eylemdir, daha dikkatli olunması gerekir-- eyleme döküş şekli farklı olsa da kavram ve karşıladığı anlam, bence, aynıdır. Sevgi de, genel kanının aksine, çıkarsız değildir; seven hemen her kişi aynı zamanda sevilmeyi bekler, bu gayet doğal bir beklentidir; fakat bu sevgiyi daha az önemli kılmaz. Sevgi, aşkın aksine, insana içkin bir bir duygudur; kişiyi daha az yorar, duygusal gerilime neden olmaz ve kişiyi dinginleştirir. Sevgi, özneler arasında kurulan bir duygusal bağlantıyı --empati, anlayış ve ruhsal bir rezonasyonu-- içerir. Elbette bunların yanında cinsel ilişkiyi içerebilir; eğer bu o karşılıklı bağlantıyı (interconnectedness; bu kavramı kullanmayı çok seviyorum) artıracaksa, işlevselliği nezdinde sevme eylemine dahil edilebilir; zira bu amacın dışına çıkarsa eylemin adı ''sevmek'' değil ''sevişmek'' olur ve o anda sevginin yerini basit bir fizyolojik doyum alır; bir nevi verdiği hazzı, orgazmı, yüksek bir ''egzersiz'' yapılmış olur. Ne kadar radikal fikirler, değil mi; bu okkalı cümleleri yazacak kadar neler çekmiş olmalıyım kim bilir?

    Sevgi, üzerine uzun bir yazı yazılmayı hak eden bir kavram ve onu betimlemeyi, her yönüyle didik didik etmeyi yalnızca bu yazıya sınırlamayacağım. Daha sonraki yazıda buluşmak üzere.


    Yorumlar (0)

    Bu gönderi için henüz bir yorum yapılmamış.

    Yorum Bırakın

    Yorum yapmak için üye girişi yapmalısınız. Üye girişi yapmak için buraya tıklayınız.