Evli ve çocuklarıyla yaşayan, sanat sever, işinde başarılı ama hayattam sıkılmış bir karakter olan anaokulu öğretmeni Lisa’nın hikayesine konuk olucaz.
Tema olarak filimde soğuk renkler kullanılmıştır. Resmen Lisa’nın donuk ve sıkılgan hayatı daha film başlamadan içimize işlemektedir.
Lisa, anaokulu öğretmenidir. Çocukların sevdiği, ilgili bir öğretmendir. Akşamları ise işten çıktıktan sonra şiir klübüne gitmektedir. Şiiri, sanatı sevse de yazdığı şiirler fazla monotondur, yaratıcılık ifade etmez. Bu yüzden de şiir klübünde dikkate alınmayan, görülmeyen bir karakterdir. Eve geldiği zaman ise kocası dışında kimse onu önemsemez. Baba ev halkı için bir nevi anne rolünü üstlenmiştir. Evde de önemsenmeyen, görülmeyen Lisa şiirde kendini var etmeye çalışmaktadır.
Bir gün ders bitiminden sonra bir öğrencisinin mırıldandığını duyar. Bu bir şiirdir. Bunu hemen yazan Lisa bu durum karşısında büyülenir. Akşamki şiir klübünde bu şiiri okur ve bütün dikkatleri üzerine çeker. Bu durum çok hoşuna gider, öylesine haz dolu hissetmiştir ki şiiri kendi şiiri gibi göstermiştir. O günden sonra öğrencisiyle yakın iletişim içine giren Lisa adeta onun bu yeteneğini hem öğrencisini destekleyip hemde kendi çıkar ve arzuları için kullanmaktadır. Ustaca işlenmiş bir manipülasyon ve akıl hocalığını görmekteyiz.Öğrencisinin kontrolünü kendi eline almak isteyen Lisa, sorumsuz olduğunu düşündüğü babasıyla iletişime geçer ve baba üzerinde de manipülasyon uygular. Bir nevi bu durum işe de yaramıştır. Bakıcıyı kovdurmuş ve kontrolü biraz daha eline almıştır.Evde ise işleri düzeltmeye çalışan Lisa, eve geldiğinde bir parti olduğunu görür ve kızının aykırı, umrsamaz, gençlik dönemi hareketleriyle karşılaşır. Çocuklarının umursamaz ve sert davranışarıyla sakladığı sigarasını alıp merdivenlerde bir sigara yakan Lisa aslında bir nevi erilliği sembolüze etmektedir.
Lisa bir süre daha küçük öğrencisinin şiirlerini insanlara sunar. Bu yaratıcılığın karşısında klübün öğretmeninin dikkatini çekmeye başlar. Burada, kocasını seven ama yasak aşk ve heyecanın karşı konulmaz tutkusuna da kapılmak istemektedir. Bu teklifi başta reddetse de daha fazla karşı koyamaz. Lisa’nın kaçamağı bize etik açıdan yanlış gelip biraz rahatsız etmektedir. Ve bir etkinliğe davet edilir. Lisa bu etkinliğe öğrencisini de götürmek ister ama babası kabul etmez. Lisa bir yalan uydurur ve çocuğu götürür. Şiir okuma sırasında doğruyu itiraf eden Lisa daha fazla dayanamayıp tuvalete gidip ağlar. Tuvaletten çıktığında bar bölümünde küçük öğrencisinin ve öğretmeninin oturduğunu görür. Öğretmen klüpten uygun bir dille kovar. Çünkü sanatçı olmak ve sanat sever olmak arasında büyük bir fark vardır, Lisa ise klüpteki herkesi kandırarak sanata hakaret etmiştir. Beraber eve dönerler ve ertesi gün baba, çocuğu okula göndermez. Öğretmeni arayıp, çocuğu okuldan aldırıcağını söylemektedir. Lisa için bu büyük bir yıkım olmuştur. Çünkü o şiirlere ulaşımı artık söz konusu değildir.
Lisa’nın hayali ise bambaşkadır. Hayalini gerçekleştirmeyi kafaya koyan bu kadın evden çıkarken valizini toplar ve işe gider gibi arabaya binip çıkar. Hayalleri için kendi ailesini terk mi ediyor yoksa bu güzel yeteneğin yitip gitmesinden korktuğu için mi gidiyor orası biraz muammalı.
Öğrencisinin yeni okuluna gider, çocuğa seslenir ve ona yüzmek ister misin diye sorar ve çocuk kabul eder. Arabayla beraber bir göl kenarına giderler. Beraber yüzer eğlenirler, çocuğun aklına yine bir şiir gelir ve Lisa bunu yazar. Yüzdükten sonra odaya çıkarlar, Lisa’nın konuşmalarından sonra çocuk bir daha eve dönemeyeceğini anlar ve Lisa duşa girdikten sonra onu oraya kitler ve polisi aramaya yeltenir. Bişeylerin ters gittiğini anlayan Lisa kapıya gelir, kitli olduğunu ve çocuğun polisi aramaya çalıştığını farkeder. Ne kadar korkup üzülse de Lisa aramasına yardım eder ve kapıyı açmasını rica eder. Kapı açılır, üstünü giyinir. Çocuk elini tutar arabaya bindirilir. O saatten sonra Lisa’nın hayalleri ve umutları da hayata teslim olmuştur.
Yorum Bırakın