Erich Fromm: Sevme Sanatı

Erich Fromm: Sevme Sanatı
  • 7
    0
    1
    1
  • Erich Fromm

    Kısaca Kimdir?

    ''o aynı anda hem bir sosyolog, filozof, tarihçi, psikanalist, iktisatçı ve antropolog ve -eklememek elde değil- hem de yaşamı seven bir kişi...'' -New York Herald Tribune gazetesi yazarı John Dollard

    Erich Fromm, 23 Mart 1900 yılında Frankfurt'ta dünyaya gelmiştir. Frankfurt ve Münih Üniversitelerinde okumuş, doktora derecesini Heidelberg Üniversitesi'nden almıştır. Daha sonra Berlin'de Psikanaliz Enstitüsü'nde eğitimine devam etmiştir. 

    1934 yılında Nazi Almanyası'nı terk etmiş, ABD'ye taşınarak ABD vatandaşı olmuştur. Çeşitli üniversitelerde ve yüksekokullarda ders vermiştir. Sosyoloji ve Psikoloji disiplinlerine kattığı önemli yaklaşımlarla tanınmıştır. Psikoloji'de; Marksist-Sosyalist ve insancıl yaklaşımın en önemli temsilcilerinden birisidir. Sosyoloji'de ise; Frankfurt Okulu ve Eleştirel Kuram adına önemli katkıları bulunmaktadır. 

    Önemli eserlerinden bazıları; Özgürlükten Kaçış (1941), Erdem ve Mutluluk/Ahlak Felsefesinin Psikolojisine İlişkin Bir Araştırma (1947), Psikanaliz ve Din (1950), Unutulmuş Dil (1951), Sağlıklı Toplum (1955), Sigmund Freud'un Kişiliği ve Etkileri (1959), Umut Devrimi (1968) Sahip Olmak Mı, Olmak Mı? (1976), Hayatı Sevmek (1986), İnsan Olmak Üzerine (1997) ve Sevme Sanatı olarak sıralanabilir.

    Sevme Sanatı (1956)

    Erich Fromm Sevme Sanatı eserini 4 bölüme ayırmıştır; (i) Sevmek Bir Sanat mıdır? (ii) Sevgi Kuramı (iii) Sevgi ve Çağdaş Batı Toplumunda Sevginin Yozlaştırılması (iv) Sevginin Uygulanması.

    Ona göre sevginin çoğaltılması gerekir. Aksi takdirde sevmek bencilce bir eyleme dönüşecektir.

    ''Sevgi aslında özgün bir kişiyle olan ilişki değil, bir tavır, sadece bir sevgi ''nesnesine'' değil tüm dünyaya karşı bağlılığı belirleyen bir karakter yönelimidir. Eğer kişi sadece bir tek insanı sever ve onun dışında tüm çevresine kaygısız kalırsa, onun sevgisi sevgi değildir; ya alabildiğine bir bencilliktir ya da ortak yaşam birliğidir.'' 

    Ona göre sevgi bir etkenliktir, bir eylemdir. Bir şeyin içinde olmak ve onu yaşamaktır. Edilgen bir durum söz konusu değildir.  ''Eğer birini seviyorsam herkesi seviyorumdur; dünyayı, yaşamayı seviyorumdur.'' Birine karşı sevgi beslememiz; o kişide herkesi sevebildiğimizi, tüm dünyayı sevebildiğimizi, aynı zamanda kendimizi de sevebildiğimizi göstermelidir. Aksi halde sevgiden bahsetmemiz Erich Fromm'a göre mümkün bir durum değildir.

    Sevme Sanatı'nda sevgiyi; kardeşlik sevgisi, anne sevgisi, cinsel sevgi, kendini sevme ve tanrı sevgisi olmak üzere farklı başlıklar altında ele almıştır.

    Sevginin Uygulanması

    Sevginin Uygulanması konusuna geldiğinde ise bu eylemin kişinin kendi kendine deneyimleyebileceği bir şey olduğunu savunur. ''Sevmek, kişinin salt kendisi için ve tek başına edinebileceği bireysel bir deneyimdir.'' Sevmek bir sanat yapma eylemiyle örtüşür. ''İster marangozluk olsun, ister doktorluk, ister sevme sanatı'' her sanatın uygulanması için bazı gereksinimlerin olduğunu öne sürer. Disiplin şarttır. Bir şeyi ''canım istiyor'' mantığıyla yapmak büyük bir haz sağlayabilir ancak bu uzmanlaşmak istediğimiz konu için yeterli değildir. Eğer sanatta uzmanlaşmak istiyorsak disiplinli olmalı ve dağılmamalıyız. Yoğunlaşmak ve odaklanmak da bu gereksinimler arasında bulunmalıdır. Sabırlı olmak üçüncü bir etken olarak sıralanır. ''Bir sanatta ustalaşmış herkes, sanatta bir amaca ulaşmak için sabır gerektiğini bilir.'' Son koşulu ise ilgi göstermektir. ''Eğer çırak için sanat en önemli şey değilse, öğrenmesi hiçbir zaman mümkün değildir.''

    Ona göre, ''ben'' duygusuna ulaşmak ve tüm güçlerin merkezine kendini koyabilmek kişinin kendine karşı yoğunlaşması için gereklidir. Kendini dinlemeli ve dünyasının merkezine yönlendirici mekanizma olarak kendini koymalıdır. Önemli olan ''kendi dünyamın yaratıcısı ben'' diyebilmektir. Başkalarıyla olan ilişkideki yoğunlaşma ise, onları dinlemeyi içerir. Karşısındakini dikkat toplayarak dinlemek demek: ''bu anı, bu arada ve şimdiyi tam anlamıyla yaşamak, şu anda bir şey yaparken bir sonrakini düşünmemek demektir.'' Bu bağlamda, Erich Fromm'a göre yoğunlaşmayı en çok, birbirini seven iki insan yaşayabilir. 

    Sabır gereksinimi açıklarken de sabrın ne olduğunu öğrenmek isteyenlere, bir çocuğun yürümeyi öğrenmesini seyretmelerini önerir. ''Çocuk yürüyünceye kadar tekrar tekrar düşer ama yine de denemeye devam eder ve daha iyiyi yapmaya çalışır.'' Yetişkin bir birey de elde etmek istediği şey için bu denli yoğunlaşmalıdır. 

    Son olarak; ''Sevgi, narsisizmin hemen hemen olmadığı alçakgönüllülüğün, nesnelliğin ve düşüncenin gelişmekte olduğu yerde vardır. Kişi tüm yaşamını bu amaca adamalıdır. Sevgi gibi alçakgönüllülük ve nesnellik de birbirinden ayrılmaz. Eğer ben bir yabancı hakkında nesnel olamıyorsam ailem için de olamam; bunun tersi de geçerlidir. Eğer sevme sanatını öğrenmek istiyorsam, her durumda nesnel olmayı denemeli, nesnel olamadığım durumlara karşı duyarlı olmalıyım. Karşımdaki kişi hakkında kendi ilgi, gereksinim ve korkularımı işe karıştırmadan o kişinin gerçek kişiliğiyle, narsist düşüncelerimle çarpıtılmış kendi oluşturduğum kişiliği arasındaki farkı görmeliyim.''

     

    Her şeye rağmen siz yine de sevgiyle kalın! 

    Kaynakça:

    • https://www.alintisoz.com/sozler/-olgunla%C5%9Fmam%C4%B1%C5%9F-sevgi-der-ki:-seni-seviyorum-%C3%A7%C3%BCnk%C3%BC-san/108631 Erişim Tarihi: 18.12.2021 14:18.
    • Fromm, E. (1956) Sevme Sanatı, (Çev: Işıtan Gündüz). 2.baskı, İstanbul: Say Yayınları. 

    Yorumlar (1)
    Yorum Bırakın

    Yorum yapmak için üye girişi yapmalısınız. Üye girişi yapmak için buraya tıklayınız.