Selene, Yunan mitolojisinde ay tanrıçasıdır. Hyperion ve Theia isimli titanların kızıdır. Zamanla bazı titan ve tanrılar yerlerini sonradan gelen tanrılara bırakırlar. Zamanla Selene’nin yeri de Artemis tarafından alınmıştır, bu yüzden bazı yazarlar onu Artemis gibi tanımlamış ve tasvir etmiştir. Hatta bu nedenle bazı kaynaklar Zeus’un kızı olduğunu söyler. Şafak tanrıçası Eos, güneş tanrısı Helios ve Selene kardeştirler. Helios gökyüzünden çekildiğinde Selene onun yerini alır ve gökleri ve yeryüzünü aydınlatmaya devam eder. Baş tanrı Zeus bile onun çekimine kapılır ve bu ilişkiden adı Pandia olan bir kız çocuğu dünyaya gelir. Selene, iki atın çektiği gümüş bir at arabasıyla gökyüzünde dolaşan, elinde meşalesi olan, lüle lüle saçlı ve solgun yüzlü, gittiği her yeri ışığıyla aydınlatan çekici ve güzel bir kadın olarak tasvir edilir. Selene, başında taşıdığı hilal şeklindeki tacıyla Ay’ı simgeler. Bu hilal sembolü aynı zamanda boğa boynuzuna da benzediğinden ‘’ Boğa Boynuzlu Selene’’ diye de adlandırılır. Selene, Ay ile bağdaştırılan birçok tanrıça gibi sezgileri ve kehanetleri de temsil eder. Çünkü o göklerin bilgisine sahiptir, bu çok büyük bir güç. Ayrıca bir efsaneye göre Selene, pandoradan son çıkan şeyi, yani umudu korumakla görevliydi. Kendisine yardımcı olarak dünyadan kızlar seçerdi. Bu kızlar, insanları dünyadaki kötülüklerden korumaya ve uzak tutmaya çalışırlardı.
Selene, adı ölümlü ölümsüz birçok kişiyle aşk hikâyesine karışmış çapkın bir tanrıçadır. En büyük aşkı ise, Beşparmak Dağlarının çobanı olan Endymion’dur. Selene, her gece gökyüzündeki yolculuğuna çıkmadan önce bir yerde suya girip yıkanır, öyle yola koyulurmuş. Yakamozların da bu şekilde oluştuğu söylenir. Selene bir gün, bugünkü adıyla Beşparmak olan Latmos Dağının kıyısındaki Bafa Göl’ünde yıkanmaya başlar. Yıkanırken Endymion adındaki yakışıklı çobanın sürüsüne çaldığı kaval sesini duyar. Ona, her gece baka baka âşık olur. Selene’nin tüm gümüş ışıklarını üzerine serptiği Endymion’ da ona tutulur. Selene bir gece dayanamaz, gökyüzünden iner ve Endymion’la aşk yaşamaya başlar. Selene, bazı geceler gelir ve uyuyan Endymion’u kolları arasına alır, Eos (şafak tanrıçası) ortaya çıkana kadar da iki âşık öylece kalırlar. Selene bazı geceler sevgilisinin yanında uzun bazı geceler kısa kalır. Bazen de karanlığa karışıp kaybolur. Burada kastedilen şey ayın fazlarıdır. Selene’nin her şeyi bırakıp sürekli sevgilisinin yanına inmesini çekemeyen tanrılar onu baş tanrı Zeus’ a şikâyet ederler. Bu aşk önce bir ölümlü ve ölümsüzün aşkını uygun bulmayan Zeus’u kızdırsa da çobanın Selene’ye nasıl âşık olduğunu gören Zeus, çobana bir ceza değil de ödül vermeye karar verir. Çünkü aşk, Zeus’un zaafıdır ve o hep aşıklara yardım eder. Zeus, çobana ‘’dile benden ne dilersen’’ der. Ölümlü olan Endymion, bir gün ölüp sevgilisini görememekten çok korkar, ama Zeus’dan ölümsüzlük isteyemeyeceği için ondan ölümsüz, sonsuz bir uyku diler, sevgilisi her gece gelip onu öpüp sarmalayabilsin diye. Zeus, çobanın bu dileğini kabul eder ve Endymion’u Latmos Dağlarında bir mağarada sonsuz uykuya yatırır. O gün bugündür; Bafa Gölünden yükselen Ay, sevgilisini okşayan bir kadının aşkıyla dokunur Latmos Dağlarına. Selene’yle Bafa Gölü gümüş bir tepsiye döner. Hikâye Muğla’daki Beşparmak Dağları ve Bafra Gölünde geçiyor ve tam burada Herakleia Antik Kenti ve bir Atina tapınağı bulunuyor. Burada ayın görüntüsü göle düştüğünde çok romantik bir sahne olduğu söyleniyor.
Selene ve çoban Endymion'un aşkı şöyle dile gelir Homeros'un dizelerinde:
Parlak ayın çevresinde sayısız yıldız,
Rüzgarsızken duru gökyüzü
nasıl yanarsa ışıl ışıl.
Bütün doruklar, sivri kayalar, çayırlar
nasıl serilirse göz önüne,
gökler yarılıp açılır,
tekmil yıldızlar görünür,
ferahlar yüreği çobanın…
Kaynakça:
eylulesintisi.com
mitolojik inciler podcast
Yorum Bırakın