Din Turizminin Sosyolojik Boyutları

Din Turizminin Sosyolojik Boyutları
  • 5
    0
    1
    0
  •  

     Turizm ve din toplumsal yaşamda işlevleri olan iki önemli alandır. Turizm sektörünün tarihi, ekonomik, coğrafi ve demografik birçok boyutu olduğu gibi din de bu boyutlardan biridir. Bu yazıda, herhangi bir dini değer ile ilgili bir yorum yapılmamakla beraber dinin turizm ile ilişkisi irdelenecektir. Din, bireylerin tutum, tercih ve davranışlarını etkileme gücüne sahip önemli bir kurumdur. Bu noktada turizm sektörünün bazı turistlerin, gezi ve tüketim alışkanlıklarına, tercihlerine dini değerler aracılığı ile nasıl etki ettiği konusu üzerinde durulacaktır. Turizm sektörünün öznesinin insan olması dolayısıyla insana ve topluma doğrudan veya dolaylı olarak etki etmektedir. Bu nedenle dinin turizmi etkilediği gibi turizmin de dini etkilediği diyalektik bir yapı mevcuttur. Turizm, içerisinde din, dil, ırk, kimlik, kültür gibi pek çok yapıyı barındırmaktadır. Bu da turizmi yalnızca maddi boyutuyla değil onu aktif olan toplumsal boyutuyla da değerlendirmeyi gerektirir. 

     Turizm, ülkelere maddi kazanç sağlayan önemli bir sektördür. Bu nedenle ülkeler, tercih edilmek için rekabet etmekte ve turistlerin ilgisini çekebilmek için ellerindeki tüm kaynakları pazarlama aracı olarak kullanmaktadır. Bunlar arasında doğal güzellikler ve kültürel varlıkların yanı sıra inanç da bir pazarlama ürünü olarak kullanılmaktadır. İnanç ile bağlantılı olan dini mekânlar, tüketim, pazarlama ve popülarite ile meta haline gelmektedir. Ayrıca, bu mekânlarda dini anlamlar taşıyan nesneler de bu pazarlamaya dahil edilmektedir. Bu nesneler arasında dini anlamlar taşıyan kitaplar, giysiler, mum, yiyecek ve içecekler sayılabilir. Üstelik bu nesneler, o mekanla ilgili oluşturulmuş anlamlar ile daha yüksek ücretlere satılmaktadır. Bu ise inancın kendisini bir pazarlama nesnesine dönüştüğünü kanıtlamaktadır. 

     Böylece inanç, turizm sektöründe bir çeşitlendirme olarak görülmektedir. Burada diyalektik bir ilişki söz konusudur. Bazı mekanlar, şehirler ve alanlar dinle ilişkisi dolayısıyla turistik olarak kullanılırken, turistler de bunu talep etmektedir. İnancı olan insanlar, gezi planlaması yaparken ilk sıralara inanç turizmini koymaktadır. Çünkü, din yalnızca gündelik pratiklere değil tüketim kültürüne, davranışlara, bireysel tercihlere, yaşam tarzlarına ve tatil algısına da etki etmektedir.

     Şu an aktifliğini koruyan dinlerin mekânlarına turistik geziler, ibadet amaçlı ziyaretler devam etmektedir. Bunun yanı sıra artık aktif olmayan, kaybolan dinlerin mekanları da turistik amaçlı kullanılmaktadır. İlkçağlardan bu yana yaşamış olan insanların, tapınak olarak kullandığı, çoğunun kalıntılarının kaldığı alanlar turistik olarak ilgi görmektedir. Bir mekânı turistik hale getirmek o mekânın hatırasını, tarihini ve meselesini çarpıtmaktadır. Mekânı daha ilgi çekici hâle getirmek için, mekânın tarihi ve hikayesi çoğu zaman abartılmakta, çarpıtılmakta ya da yanlış anlatılmaktadır. Mesele ise anlatının doğruluğu değil mekânı ne kadar popüler yapacağı olmaktadır. Mekânlar popüler kültürün bir parçası haline geldikçe turistik olarak kazancı artmakta ancak özünü yitirmektedir. Çünkü, mekân pazarlama aracı haline gelmekte ve bu da mekânın ruhuna zarar vermektedir.

     Bazı yerlerde mekânın kendi dokusuna bile zarar verilmektedir. Tüketim açısından ilgi çekici haline gelmesi için dini mekâna eklemeler yapılmaktadır. Ayrıca, civarına oteller, restoranlar ve alışveriş alanları inşa edilmektedir. Bununla birlikte ‘İslami tatil’ adı altında farklı bir inanç turizmi çeşidi ortaya çıkmıştır. Tüm bunlar din ile bağlantılı, tüketim amaçlı sektörlerin ortaya çıktığını göstermektedir. 

     Ayrıca inanç turizmi, dini mekân ziyaretleri ve İslami tatiller gerçekleştirilirken lüks otellere giden ve lüks araçları kullanan bir üst sınıf dindar ile vip hizmetleri kullanamayan orta sınıf dindar da ortaya çıkmaktadır. Bu ise, inanç turizmindeki sınıfsal ayrışmayı ortaya çıkarmaktadır. Alt sınıf dindarların bu turistik gezileri yapamıyor olması, gezinin daha çok postmodern tüketim ile alakalı yanını ortaya koymaktadır. Böylece din, postmodern tüketim endüstrisinin parçası olarak metalaştırılmaktadır. Turizm sektörü tarafından din, geleneksel bağlamından uzaklaştırılarak postmodern bir görünüm ile dindar turistlere yeniden sunulmaktadır. 

    KAYNAKÇA

    YAMAÇ, Muhammed (2021), “Postmodern Dönemde Türkiye'de Sosyolojik Olarak Turizm-Din İlişkisi”, Eskiyeni Dergisi, Sayı.43, s. 237-267.


    Yorumlar (1)
    • Merhaba, yazınızı okudum. Turizmi kategori etmek, özellikle günümüzde en kolay yapılanı -din üzerinden kategorize etmek- mantıklı değil. İnanç olduğu gibi inançsızlıkta kategorilerde biri. Eşcinsellik, çıpl*klık (çıpl*k plajlar), eş değiştirme partileri, se*, grup se* (bu müstehcen tabirlerden dolayı özür dilerim. tezimi pekiştirmek için yazdım) de turizm kategorilerden biri mesela. Ve yine parası olanın gezebileceği bu gibi durumlarda varken zenginliği ve mağduriyeti sadece dinle ilişkilendirmek olmadı. Parası olanın evi, arabası, tatili ve peyniri hep farklı. Turizmin dinle bir ilgisi yok. Dindar kişi dini yerleri görmek ister. Eşcinsel Amsterdama gitmek ister. Bu çok basit bir düz mantık.

      Yorum Bırakın

      Yorum yapmak için üye girişi yapmalısınız. Üye girişi yapmak için buraya tıklayınız.