İletişim Sosyolojisi Bağlamında Reklam ve Tüketim

İletişim Sosyolojisi Bağlamında Reklam ve Tüketim
  • 4
    0
    1
    0
  •  Bilgi çağında yaşadığımız düşünülürse iletişim kurarken en çok kullanılan kanallar bilgi teknolojileri ve sosyal medya mecralarıdır. Gelişen teknoloji ve sosyal medya sektörü ile anlık bilgi akışı hızlanmaktadır. Anlık bilgi akışı, bireylerin her an takip etmesi gereken ve takip etmezse dünyadan geri kalacağı hissini yaratmaktadır. Böylece bilginin küreselleştiğini görmekteyiz. Bilgi toplumuna geçilen bu dönemde ise doğru bilgiye ulaşmak gittikçe zorlaşmaktadır. Post-Truth kavramı, bu bilgi akışı içinde doğru bilgiye ulaşmanın zorluğunu özetleyen bir kavramdır. Bilgi, kolay kopyalanabilir, hızlı üretilebilir bir hâle gelmiştir. Bunun iyi yanları olduğu gibi yanlış kullanılan bir tarafı da vardır.

     Bireylerin fikirlerini etkilemek üzere bilginin araçsallaştırılması söz konusudur. Post-truth kavramı, gerçek bilginin değil, çok fazla ve yanlış bilgilerin dolaşımda olduğu bir dönemi ifade etmektedir. Siyasetçilerin, markaların, reklamların, kitleleri manipüle etmek, propaganda yapmak, retorik yapmak için kullandığı bir yoldur. Yani, gelişen teknoloji kullanılarak anlık bilgi akışı içinde kitlelerin zihinlerinin manipüle edilmesidir. 

     Reklamlar aracılığıyla üretici ve tüketiciler iletişim kurmaktadır. Reklam, tüketicinin karar verme sürecine etki etmektedir. Bu etkiyi ise kurduğu iletişim yolu ile yapmaktadır. Tüketici, reklamlar yoluyla bilgi edinmektedir. Ancak reklamlar post turth mesajlar içermektedir. Reklamların verdiği bilgi, doğru bilgi değil içinde manipülasyonu barındıran bilgilerdir. Yani, reklamların verdiği mesajlar bilgi edindirme değil satış rakamlarını arttırma amacı taşımaktadır. 

     Reklamlar izleyiciye pek çok mesaj vermektedir. Örneğin, bu ürünü alırsan hayatın değişecek, herkes seni beğenecek, mutlu olacaksın gibi mesajlar verilmektedir. Ayrıca bireylerin psikolojilerindeki eksiklikleri satış rakamları için kullanmaktadır. Bireylere o şeyi istediği ve ihtiyacı olduğu algısı yaratılmaktadır. Bunu ise mutluluk, itibar ve sosyal statüyü arka planda vurgulayarak ve gösterişçi yaşam tarzına özendirerek yapmaktadır. Bu nedenle reklamlar ile bireylere yalnızca ürün değil hazlar, deneyimler ve kişisel doyumlar da pazarlanmaktadır.

     Küreselleşme ile yaşanan postmodern tüketim çağında reklam verenler, reklam verme kanalları ve reklamların içerdiği mesajlar çeşitlenmektedir. Günümüzde reklamları yalnızca firmalar ya da markalar değil siyasetçiler, ünlüler ve bireysel kişiler kullanmaktadır. Bu nedenle mesele yalnızca satış rakamları değil tüketim, manipülasyon ve yönlendirme reklamların bir parçasıdır. 

     Reklamlarda post truth davranmak şirketler, siyasetçiler ve ünlüler, reklamı kullanan herkes için bir zorunluluktur. Gelinen noktada her şey pazarlama ve gösteriş üzerine kurulmuş durumdadır. Bireylerin kendisi artık şahsi reklamlarını yapmaktadır. Sosyal medya ile bireylerin kendisinin kendini pazarladığı, övdüğü ve gösteriş yaptığı bir süreç yaşanmaktadır. Aynı şekilde siyasetçiler partilerinin, şahsiyetlerinin ve yaptıkları işlerin reklamını yapmaktadır. Bu nedenle artık mesele, yaptıkları işlerin ne kadar kaliteli olduğu, vicdan barındığı ve halka hizmet ettiği değil pazarlamasının ne kadar iyi yapıldığıdır. Bu konu din adamları ve dini kurumlar için aynı şekilde düşünülebilir. Bu noktada mesele pazarlamacının kim olduğu ve ürünün ne olduğu değildir. Metanın kendisine dönüşmemektedir. 

    KAYNAKÇA

    ÇAKIN, Ömer (2018), “Reklamın Toplumsal Rolü ve Etkileri”, İletişim Sosyolojisi, Ed. Bünyamin Ayhan, LiteraTürk Academia Yayınları: Konya, s.133- 149.


    Yorumlar (1)
    Yorum Bırakın

    Yorum yapmak için üye girişi yapmalısınız. Üye girişi yapmak için buraya tıklayınız.