Öncelikle "karanlık, sinsi, katil, zehirli" gibi kelimelerle adeta yerden yere vurulan Akrep'in geri planına bir bakalım. Bunu deforme olmuş Yunan mitlerinden ziyade Sümer'e yolculuk ederek yapmak istiyorum, çünkh bence çok anlatılan Hades, akrebi temsil etmiyor.. Buraya da değineceğim. Insanın bilinen en eski ve hiç bitmeyen arayışı ölümsüzlük arayışı. Hikayesinden uzun uzadıya bahsetmeyeyim, kısaca Enkidu'nun ölümünden sonra Gılgamış ölümsüzlük arayışı peşinde Utnapiştim'in yoluna düşer. Burada Güneş Tanrısı Şamaş'ı koruyan akrep adamlarla karşılaşır. Güneş'i koruyan Akrep adamlar...

Akrep, karanlık ve ölüm gibi kavramlarla anılırken, Güneş aydınlık, canlılık ve bilinç ile anılır. Sembolizmayı okuyabiliyor musunuz? Tam da burada Jung'a başımı saygıyla eğip selam ederek, kendisinden bir alıntı yapıyorum; "Bilinç, bilinçdışından doğar." yani; aydınlık, karanlıktan doğar. Aydınlığa ulaşmak istiyorsanız önce karanlığa girmeye ve akrep adamlarla karşılaşmaya cesaret edebilmelisiniz! Karanlık ve gölge yönümüzü görüp kabul etmeden aydınlığa ulaşamayız.

Bir sembolizma daha; akrep nerede yaşar? Sıcak yerlerde, Güneş'in kavurduğu kumlarda mesela ve yeraltında ve yerüstünde.. Hikayeye dönelim. Gılgamış, Akrep adamları ikna eder; yaşam ve ölüm hakkında konuşur. Yani nedir, eğer cesaret edebilirseniz karanlık konuları aydınlığa çıkarıp onlari dönüştürebilirsiniz. Akrep'in asıl teması sinsilik değil; dönüşümdür.

Akrep, su elementidir, yeraltına girip çıkar; yani bilinçdışı ile bağlantılıdır. Bilinçdışı ile temas etmekten ve gölgesiyle yüzleşmekten korkan her insan, kendisinin sadece aydınlıkta olduğunu zanneder. Içinde bulunduğu ve farkında olmadığı karanlığı bastırabilmek için strateji geliştirir, bastırır, başka kaynaklara saldırır, güç uygular, manipüle eder. Akrep'in gölge yönü böylece ortaya çıkar. Oysa sanki hiçbir insan manipüle etmiyormuş gibi suç sadece Akrep'e ithaf edilmiştir (magazin astroloji).

Bir de şu herkesin dilinde pelesenk olmuş Hades ve Persephone'nin hikayesine tekrar bakalım. Başak burcunda biraz Demeter'den bahsetmiştim. Akrep burcunu Hades temsil etmez! Hades yeraltı tanrısıdır. Hades ile ilgili benik bildiğim sadece iki mitte yerüstüne çıkmıstır. Oysa akrep hem yeraltında hem yerüstünde yaşar. Akrep'in temsili Persephone'dir. Persephone'ye yeraltı tanrıçası olarak tapınılmış, ona hem saygı duyulmuş hem de korkulmuştur. Persephone, yılın bir kısmını yeraltında bir kısmını yeryüzünde geçirir. Dramatize edilmiş ve çarpıtılmış mitoloji anlatımlarında kendisi kurban olarak gösterilir. Hades tarafından kaçırıldığı, alıkonulduğu söylenir; oysa içten içe kendi iradesini yaşamaktadır Perspephone. Insanın hem.karanlık hem aydınlık yönü vardır hatırladınız mı? Persephone, kendi karanlığını bilince kendi iradesiyle çıkaramadığı için dışsal bir olayla bunu yaşamak zorunda kalmış ve Hades tarafından kaçırılmıştır. Çünkü o bu dönüşümü yaşamak zorundaydı ki benliğini bulabilsin.

Karanlık yanını fark edip kabullenmiş, dönüşümünü tamamlamıştır. Akrep burcu insanı, karanlık ve kötülüğün de hayatın gerçeği olduğunu bildiği için bir Yay iyimserliği sergilemez. Içinde derin bir huzursuzluk hissi vardır, çünkü insanın ve her şeyin dualitesinin bilincindedir içten içe. Karanlık yönünden kaçmaya çalışmak Akrep'e yıkım getirir; çünkü o diğer her burçtan farklı olarak dönüşmek arzusundadır aslında. Sabit niteliği bu durumu zorlaştırsa da stratejik ve derinden ilerler; arıtır, kendisini yok edeceğini bilse de vazgeçmez; Akrep adamlarla görüşmenin sonucu ise ışıktır, Güneş'tir. Akrep'in o bahsedilen kini, tutkusu, sinsiliği gibi özellikleri kendisini dönüştürebildiği vakit muazzam.bir güce dönüşecek ve etrafındakileri bile dönüstürebilecek boyuta ulaşacaktır. ©

Sevgiler...