"İçimizdeki Şeytan" Ne Anlatıyor?

"İçimizdeki Şeytan" Ne Anlatıyor?
  • 17
    0
    0
    0
  • Heyecanlı bir karşılaşma, bir insanın güzelliğinden etkilenmek, her şeyin mükemmel olacağını umarak bir ilişkiye başlamak... İnsanlar çoğunlukla gerçeklikten kopuk bu duyguya “aşk” ismini veriyor. Oysa bu çoğunlukla aşk değil, bir tür esriklik hali. Herkesin diline pelesenk olan, içinde cinselliğin var olduğu her tür ilişkiye alelade yakıştırılan, medyatik dilin ötesine geçemeyen bu ifade, zaman içinde geçer ve adına aşk diyerek kendimizi kandırdığımız duyguların yerini karanlığımız alır, ya da Sabahattin Ali’nin metaforlaştırdığı biçimde: “İçimizdeki Şeytan”. 

    Karanlığımız, ortaya çıkmak için kötü günleri bekler. Böyle ilişkilerin ömrü vardır, er ya da geç.

    Ömer’in, gerçekliği hayalden patolojiye varan düzeyde koparan dünyası, Macide ile ilişkisinde de elbet ortaya çıkar. Macide’yi gördüğü ilk andan itibaren öforik yaklaşımıyla zaten bunu belli eder Ömer. O abartılı, coşkulu, uzun ve duygusal konuşmaları esnasında, karşısındaki kadını henüz tanımıyordur bile. 

    “Bir insanın bütün varlığı ile karmakarışık ruhu, esrarı çözülmemiş vücudu, arzuları, itiyatları, ihtirasları, hulasa her şeyi ile size teslim olması, size katılması ne muazzam bir şeydir!”

    Maddi imkansızlıklar içinde olmalarını, kimi okuyucular ilişkiyi bozan bir talihsizlik gibi görebilir, oysa bunun gibi olumsuzluklar, felaketler gerçek ilişkileri güçlendirir. Çünkü beraber mücadele etme iradesi oluşturur. Aksilikler, ayağı yere sağlam basmayan ilişkileri bozar ancak. Yine de sosyolojik açıdan bakarsak atfedilen roller sonucu bir tarafta evini geçindiremeyen erkeğin “erkeklik gururu”, diğer yanda evde tüm gün kocasını bekleyen ve hayattan ne beklediğini pek de bilemeyen sisli bir kadının ruhu sonunda ilişkiye parazitler taşımaya başlar. 

    Birkaç gün önce bitirdiğim “İçimizdeki Şeytan” romanı, kimine göre bir aşk, kimine göre sadakatsizlik, kimine göre bir ayrılık romanı. Öyle ki ailesinden gelen vefat haberi sonrasında yersiz yurtsuz kalan Macide’nin soluğu Ömer’in yanında alışı, Ömer’in Macide’yi koruyup kollayışı bize masalsı, saf bir aşk hikayesinin başlangıcı gibi gelir. 

    Oysa aslolan; sahnede bir mağdurun, bir de hayalperest bir kurtarıcının varlığıdır.


    Mağdur, kurtarılamadığını anladığında gider, kurtarıcı ise bir insanı kurtarmak umudu ile (aslında umudu kendisini kurtarmaktır) çıktığı yolda boğulur. Aralarındaki ne gerçek bir ilişki, ne evliliktir; oynadıkları bir evcilik oyunudur.

    İnsanın, kendisini anlamaya çalışmadan boyundan büyük işlere karışması’nın trajedisi bu roman.

    Bana kalırsa İçimizdeki Şeytan, aşkın kıyısından bile geçmiyor.
    Geçtiği, yalnızca kendimizin kıyıları.

    "İçimizde şeytan yok.... İçimizde aciz var... Tembellik var... İradesizlik, bilgisizlik ve bunların hepsinden daha korkunç bir şey: hakikatleri görmekten kaçmak itiyadı var..."

    Eylül Salman




    Kaynak:

    Ali, Sabahattin. İçimizdeki Şeytan. Olympia Yayınları, 2021.


    Yorumlar (0)

    Bu gönderi için henüz bir yorum yapılmamış.

    Yorum Bırakın

    Yorum yapmak için üye girişi yapmalısınız. Üye girişi yapmak için buraya tıklayınız.