Yeni Queer Sinema İncelemeleri: Departure

Yeni Queer Sinema İncelemeleri: Departure
  • 2
    0
    0
    0
  • Çaylak yönetmen Andrew Steggall'ın ilk filmi Departure (Ayrılış), melodram bir sanatsal bakış açısı ile tanımlanamayanın hikâyesini bizlere sunuyor.

    Filmin genel atmosferi itibarıyla dramatik bir iç hesaplaşma temasını sürdürüyor da olsa takındığı sanatsal üslup ve bu üslubu sürdürme kaygısı, incelenmeye değer bazı parçaları içinde barındırıyor.

    Film başlangıcı, benzeri diğer tür sinemaları içerisinde gördüğümüz senaryo gelişim kaygısını gözler önüne seriyor. Sunulmak istenenin en iyi hâliyle ve en açık formuyla ifade edilmeye çalışılması bunun bir kanıtı. Akdeniz temasından faydalanan Queer sinemaların bir ortak özelliği olan kameraman üslubu, bu filmde de kendini sıklıkla gösteriyor.
    Sanki kameraman tüm senaryo ve yönetmen çizgisinden bağımsız, kendi perspektifi ve sunum becerisiyle izleyiciye "ben de buradayım" diyor.

    Filmimiz Yeni Queer Sinema başlığı altında incelenmeli fakat sanatsal bakışların sirayeti göz ardı edilmemelidir. Özellikle istikrarlı dışavurumcu anlatımlar ve bir arada görmeye alışık olmadığımız realist yorumlar bunu açıklar nitelikte. "Dışavurumcu sinemaların sanatsallığı" adında bir anlatım sunmaya kalksam kimse bunu dinlemez çünkü birbirine bu denli bağlı iki kavramın anlatımı da hâliyle bir bütünün farklı yansımaları gibidir. Bu gereksiz açıklamayla aslında filmin sanatsal yönünün neden gereğinden fazla alışılmış ögeler barındırdığını ifade etmek istiyorum. Filmin ana karakteri Elliot, anlatımın yönlendirici konumunda ve kişisel nitelikleri çerçevesinde sanatçı ruhlu bir kimse. Bu nedenle metaforları üretirken sanatçı kaygısına sahip olduğu da anlaşılıyor. 

    Aslında değinmeden geçmek istemediğim bir şey var ki o da kameraman üslubu. Karakterimiz Elliot kendi iç hesaplaşmasını yaşarken kameraman sahnenin dümenini eline alıyor ve yılgın sonbaharın tükenişini bizlere ifade etmeye çalışıyor. Burada olumsuz bir eleştiriye yer olduğunu sanmıyorum çünkü takınılan üslubun bize: Bu hesaplaşma bir mücadelenin yıpranmışlığını ifade etmektedir, demeye çalışıyor. Yani anlatıma derinlik katma kaygısından ziyade anlatımı canlandırma kaygısı mevcut. Pek rastlanılan bir üslup değildir çünkü yeni sinema akımları içerisinde yönetmen ve senarist iktidarı, diğer mutfak ekibinin ifadelerine set çeker. Fakat bu filmi listelere eklememizin asıl nedeni bu unutulan tavırları bize tekrar hatırlatıyor oluşunda.

    Şimdi baş karakterimiz Elliot hakkında birkaç açıklama yapalım. Kendisi edebi yönü ağır basan ve bu sayede yorumlama kabiliyetiyle bir izlence sunan eşsiz bir genç. Baudelaire, Proust, Hugo gibi isimlerle tanışık, hayatlarına vakıf bir genç olarak kendini tanımlama noktasında oldukça eli kuvvetli. Fakat eksik olan şey içsel bir dürtüden ziyade dışsal bir etki bir nevi pandoranın anahtarı. 
    Kendisi hakkında konuşmalar yaptığı sahnelere dikkat ettiğimiz zaman, naif bir söylem ve savurgan şairenelik bizi karşılıyor. Bir adım öteden konuşmaktansa sürekli yerinde dikilen bir üslup sürdürüyor. Aslında bu durum onun bir kaçış, saklanış ve unutma metodu. Çünkü ne çarptıkları karaca, ne ölmüş kuş ne de büküp beline koyduğu defter onun karakterini analiz etmeye uygun. O bunları çevresinde bir duvar gibi örmüş ki asıl görülmesi gereken görülmesin.

    Bir diğer genç oyuncumuz Clement bizi Elliot'un belirlemelerinde karşılaşıyor. Bu hâliyle dümeni çeviren Elliot fakat savrulanlardan birisi de kendisi.
    Clement avam ve alt tabakadan alelade bir kimse. Hiçbir özelliği yok hikaye için. Onun büyüsü açmaya ehil olduğu sandığın mahiyeti. Kendisi de bir reddediş içinde fakat kendisinden önce kaygılarını yönlendiren şey hasta annesi. Bu anlatımla karşımıza güçlü bir karakter tasviri çıkmıyor ne yazık ki. Peki iki gencin birbirini bulduğu o sürrealist çizgi neresi?
    Buna çeşitli mekansal ve maddesel ögelerle cevap verilebilir. Esasen ikisi farklılıkların çatışması ve mücadelesi arasında ince bir çizginin üzerindeler. Filmin genel anlatımıyla birlikte düşünülürse hiç de şaşırtıcı gelmiyor. Çünkü film, kargaşayı oradan oraya savurup farklı formlara sokuyor.

    Filmin incelenmeye değer diğer iki unsuru anne Beatrice ve baba Philip. 
    Anne figürünün karakter gelişimi güzel inşa edilmiş gibi duruyor fakat bazı eksikler, anlatılmayan hikâyeler bizi karşılıyor. 
    Sallantılı bir kişiliği temsil eden anne Beatrice, filmin başındaki güvenli temasını, filmin ilerleyen dakikalarında bizzat kendi iç hesaplaşmaları yüzünden yıkarak gelişimini sürdürüyor. Bu durum Elliot'un hem etken hem de edilgen şekilde etkilemesine/etkilenmesine neden oluyor. 
    Aynı şekilde baba Philip'in filme son dakikalarda giriş yapıp Beatrice ile mücadele edişi bu anlatımı, aralarındaki çatışmayı ve cevap arayışını ortaya çıkarıyor. 
    Philip aile ilişkisinin zayıf tarafında bulunuyor. Ne yazık ki senaryo bize bunların geçmişini anlatmaktan çok uzak. Belki de olumsuz bir eleştiriye en ihtiyaç duyulduğu yer de burası. Philip kim ve neyi temsil ediyor? 
    Philip ve Beatrice arasındaki uçurum bize Elliot ve Clement'in arasındaki uçurumu bir nebze tasvir ediyor aslında. Aynı noktalardan beslenmese de sessiz kalınan konular üzerine inşa edilmiş bir uçurum bu. 
    Philip eşcinsel bir baba. Bu hâliyle Elliot'un kendini anlamlandırma sürecinden habersiz. Belki film iki karakteri bir yerde birbiriyle tanıştırsa daha güzel bir anlatım elde edebilirdik. 
    Beatrice kaybedeceğini bildiği evliliğin peşinden gitmek istemiyor artık. Fakat evliliğin raf ömrünü tüketen neden, kendi oğlunda vücut bulmuş hâlde onu daha da uçlarda sınamaya devam ediyor.
    Filmdeki bu bulanık mücadele ögesi karakterlerin soft anlatımıyla birlikte güzel bir iç ilişki oluşturmuşa benziyor. 

    Son toplamda filmimiz alanındaki eşsiz anlatımlardan birisi olmasıyla listelerimizde yeri hak ediyor. Ama bir yandan da anlatımda eksik kaldığı noktalarla değerlendirilince izleyiciye bir kalem ve kağıt verip "hadi tamamla" teklifini sunduğu söylenebilir. Tabii bu izleyici profiliyle alâkalı bir talep. 
    Buraya kadar geldiğinize göre bu karmaşık anlatımımdan bunalmamış olmalısınız. Okuduğunuz için teşekkür ediyorum.

    Yorumlar (0)

    Bu gönderi için henüz bir yorum yapılmamış.

    Yorum Bırakın

    Yorum yapmak için üye girişi yapmalısınız. Üye girişi yapmak için buraya tıklayınız.