Yeni Queer Sinema İncelemeleri: Hamam

Yeni Queer Sinema İncelemeleri: Hamam
  • 1
    0
    0
    0
  • Roma'da 6, İtalya genelinde ise yaklaşık 22 salonda gösterilen, 34. Antalya Film Festivalinde En İyi Film, Yönetmen ve Müzik ödüllerini alan Hamam filmi, yıllar önce İtalya'yı terk edip İstanbul'da yaşamaya başlayan teyzesinin öldüğünü ve kendisine miras olarak bir hamam bıraktığını öğrenen, meslek hayatında başarılı, evlilik hayatındaysa problemli genç mimar Francesco'nun İstanbul'a gelişi ve Mehmet adlı gençle ilişkisi anlatılıyor.

    Filmin yönetmen ve senarist koltuğunda bizi Ferzan Özpetek karşılıyor. Özpetek oldukça sert eleştirilen bir yönetmen aslında. Özellikle kalbur üstü eleştirmenlerden aldığı oryantalist drama fetişizmi, Hamam filminde de karşımıza çıkıyor. 
    Fakat Hamam filmiyle de beraber kişisel görüşüm, Özpetek'in 1997 yılında anlatılmayan hatta varlığı reddedilen bir gerçeğe öyle ya da böyle temas etmiş olması. Düşünsenize; sosyal ve siyasal karmaşanın ortasında, Alessandro Gassman gibi dünyaca ünlü (daha o zamanlar olmasa da) bir oyuncuyu başarılı bir karakter sunumuyla kullanabiliyorsun ve yanına da yakışıklı genç oyuncu Mehmet Günsur'u konumlandırıyorsun. Bence eleştirileri yaparken bu perspektif aracılığıyla bir imtiyaz tanınabilir. 

    Filmimize gelirsek, dönemin klâsik Queer yapımlarından hâliyle sıyrılıyor. Daha çok kültürel ögelerin kullanıldığı, mekan tercihlerinde bir Anadolu yorumu gördüğümüz, illa isim vermemiz gerekirse Aksanlı Sinema diyebileceğimiz fakat teması itibarıyla Yeni Queer Sinema demekten de kendimizi alamadığımız bir yapım Hamam. Ayrıca hikâyenin işleyişinde bazı pürüzler olduğu göz önüne alınırsa yönetmen tarafından sanatsal bir çabadan ziyade anlatmaktan yana bir eforun sarf edildiği görülebilir. Yönetmenin kişisel hayatı hesap edildiğinde bu da gayet anlaşılır oluyor.

    Kamera üslubu ve yönetmen perspektifi belirsiz. Çekim açıları oldukça acemi yani bize bir şey anlatmaktan çok uzak. Yer yer hamam figürüyle izlenimci bir fısıltı yakalasak da bu birkaç dakika içinde yok olup gidiyor. Bu nedenle izlerken sanatsal kaygılar taşımamanızı öneririm.

    Genel hikâyeye gelirsek, İtalyan asilzade bir hanımın mülküne hamillik yapan Türk aile ve Hanım'ın vefatıyla miras haklarını alan genç yeğeni Francesco bizi karşılıyor. Mekansal olarak İtalya'da başlayan fakat sonrasında Türkiye'de devam eden hikayemiz, Akdeniz ögesini elinin tersiyle iterek bence yanlış bir tercih yapmış.

    Yakışıklı fakat sessiz Francesco, kendi ilişkisinde oldukça başarısız. Kavgalar, üçüncü kişilerin dahil olması ve yaşadıkları açık ilişki nedeniyle ahlâki olarak bir karmaşanın içerisinde. Tüm bu olumsuzlukların içinde Türkiye'yle, samimi bir aile atmosferiyle ve sevgiyle karşılaşınca zihnindeki düğümler çözülecek ve ailenin yakışıklı genç oğlu Mehmet ile birlikte her şey anlamlanacaktır.

    Hamam mekansal ögesi, Anadolu insanının samimi ve içselleştirici üslubu ve çarpıcı anlam arayışıyla Queer sinemanın Türkiye'deki ilk denemelerinden Hamam filmi, kesinlikle izlenmeye değer bir motivasyonu içinde barındırıyor.

    Yorumlar (0)

    Bu gönderi için henüz bir yorum yapılmamış.

    Yorum Bırakın

    Yorum yapmak için üye girişi yapmalısınız. Üye girişi yapmak için buraya tıklayınız.