Öpüşme yok, pasif penetrasyon yok. Waseem için kurallar çok açık: Lars ona seks için para verdiğinde, Waseem sadece heteroseksüelliğiyle ulaşılabilecek konumda.
Bir yanda bir sığınakta yaşayan Suriyeli mülteci, diğer yanda çatı katı dairesi olan zengin Alman. Farklılıklar bu kadar net olamazdı fakat yine de ikisi birbirine samimi bir ilgiyle bağlı.
İlişkileri, hakimiyet ve yakınlık özlemi arasındaki sürekli değişime dayanır. İkisi arasındaki sürükleyici güç mücadelesi, korkularını ve özlemlerini birbirlerinden gizleyememe ve özenle inşa edilmiş cephelerini koruyamamalarını ortaya koyuyor. Her ikisi de kafalarındaki etiketleri korumak için mücadele ederken, dostlukları Waseem'in sığındığı hayatın gerçeği içinde ciddi bir tehdit oluşturmaya başlar.
Hikayemiz mülteci dramı çevresinde şekillenen klasik bir senaryoya dayanıyor aslında. Özellikle Yeni Gerçekçi Avrupa Sinemasında mülteci ögesi verim getiren bir temayı oluşturuyor. Ama gelin görün ki tek tipleştirilen bir mülteci tanımlamasından ziyade bu yapımda eşcinsel bir mültecinin mücadelesini izliyoruz. Bu mücadele hem çevresindeki hayatla hem de bizzat kendisiyle şekilleniyor.
Seks işçiliği ile hayatını kazanan fakat kendi yönelimini de tanımlamaktan kaçınan Waseem, yaşadığı kampın eril kurallarına da uyum sağlamak zorunda. Bu ikili hayat içinde Waseem'in karşısına bambaşka bir hayatın öznesi olan Lars çıkıyor.
Lars zengin ve çekici bir Alman. Bir gecelik ilişki için 'satın aldığı' Waseem ile hiç düşünmediği bir hayatın içinde buluyor kendini.
Lars ve Waseem'in hikâyesi ne yazık ki iki kişilik değil, Waseem'in omuzlarında taşıdığı hayatla birlikte çok yönlü bir hikâye.
Kısa fakat derinlikli bir anlatıma sahip olduğunu düşündüğüm Label Me, kesinlikle izlenmeye değer bir kısa film.
Yorum Bırakın