Diğer Yarımızı Aramak: Aşkın Mitolojisi

Diğer Yarımızı Aramak: Aşkın Mitolojisi
  • 12
    0
    0
    1
  • Ruh eşinin var olup olmadığı sorusu her ne kadar tartışmalı ve kişiden kişiye değişen bir cevaba sahip olsa da ‘’Komedyanın Babası’’ olarak da bilinen Aristophanes, Platon’un Şölen (The Symposium) adlı eserinde bir konuşma yapar. Bu konuşma aşk üzerinedir. Aristophanes, konuşmasında çok eski zamanlarda insanların doğasının, bugünkünden çok farklı olduğunu, başlangıçta, sadece iki değil, üç çeşit cinsiyet olduğunu, bunların kadın, erkek ve bu ikisinin karışımı olan üçüncü bir çeşit hem kadın hem erkek özellikleri taşıyan bir cinsiyet olduğundan söz eder. İnsanlar yaratıldığında dört kollu, dört bacaklı, bir kafada iki ayrı yüze sahip, çok güçlü yaratıklarmış. Kendi kendilerine yetebildikleri ve çok güçlü oldukları için her türlü taşkınlığı yapar, tanrıları onurlandırmayı ihmal eder hatta onlara saldırmaya bile kalkışırlarmış. Bu yüzden, Zeus ve diğer tanrılar bir araya gelmişler, güçlerinden korkan Zeus, insanları ortadan ikiye bölmüş; bir taraf erkek, bir taraf kadın olmuş. İkiye bölünen parçalar o kadar korkmuşlar ki birbirlerine sarılmışlar. Tanrılar, bu işin böyle olmayacağını düşünüp, bedenleri bir çuvaldan yıldızları bırakır gibi karmakarışık bir düzen içinde uzayın sonsuzluğundaki dünyanın farklı yerlerine serpmişler. İşte o gün bugündür yarım olan parçalar, tamamlanmak için diğer yarılarını arar olmuşlar. Bulduklarında tek bir ruh olup, tanrıların onları tekrar cennetine alması için…

    Aristophanes, aşk üzerine konuşmasında ayrıca şu sözleri dile getirir: ‘’Bence insanlık, aşkın gücünün farkına varamadı henüz. Öyle diyorum çünkü, bu tanrının ne denli güçlü olduğunun farkında olsalardı eğer, onun için görkemli tapınaklar inşa ederlerdi ve adına büyük törenler düzenleyip nice kurbanlar adarlardı. Şimdiye dek öyle bir şey yapmadılar maalesef. Oysaki, her şeyden daha öncelikli olarak bunları yapmış olmaları gerekirdi! Çünkü, bu tanrı, tüm tanrıların en insancıl ve en hayırsever olanıdır! Aşk, insanın yardımcısıdır ve mutlu olmasına engel olabilecek her şeye karşı en iyi çaredir.

    Aşık olduğumuz kişiyle henüz bir samimiyet kurmadan önce bile onu önceden tanıyormuşuz gibi tuhaf bir duyguya kapılabiliriz. Onunla daha önce bir yerde, bir önceki yaşamımızda ya da belki rüyalarımızda tanışmışız gibi hissedebiliriz belki de tüm bu hislerimizin sebebi anlatılan bu mitolojik hikaye, Zeus’un lanetidir.


    Bazı düşünür ve yazarların aşk tanımları: Aşk nedir?


    Freud: “Libidodur.”

    Mevlâna: “Ben ol da bil!”

    Platon: “Ciddi bir akıl hastalığıdır”

    Descartes: “Ruhun bir heyecanıdır”

    Aristofanes: “Diğer yarımızı aramaktır”

    Oscar Wilde: “Karşılıklı bir yanlış anlamadır”

    Goethe: “Zaman kaybından başka bir şey değildir.”

    Sokrates: “Gençler için trajedi, ihtiyarlar için komedidir.”

    Tolstoy: “Daima kişisel yararlar duygusundan vazgeçme halidir.”

    Ahmet Hamdi Tanpınar: “Hayatın içimizde gülümseyen yüzüdür”

    Sophocles: “Hayatın ağırlığını ve acısını unutturan tek bir sözcüktür”

    Chamfort: “Karşılıklı iki geçici hevesten iki vücudun yakınlaşmasıdır”

    Schopenhauer: “İnsanın türünü sürdürebilmesi için kurulmuş bir tuzaktır”


    Yazıya Platon’un ruh eşi üzerine şu sözüyle son vermek istiyorum:

    Eğer onlardan biri diğer yarısıyla, kendinin gerçek yarısıyla tanışırsa, bu çift kendini aşkın, dostluğun ve en derin yakınlığın büyüsü içinde kaybeder. Bir daha asla, bir anlığına bile olsa, biri diğerinin gözünden ırak olamaz.









    Yorumlar (0)

    Bu gönderi için henüz bir yorum yapılmamış.

    Yorum Bırakın

    Yorum yapmak için üye girişi yapmalısınız. Üye girişi yapmak için buraya tıklayınız.