EMDR (Eye Movement Desensitization and Reprocessing)

EMDR (Eye Movement Desensitization and Reprocessing)
  • 6
    0
    0
    0
  • Yaşamımız boyunca farkında olduğumuz veya henüz olmadığımız birçok travmatik anı biriktiririz. Bu geçmiş yaşantılar, yaşadığımız anılarla ilişkili bir uyaran ile karşılaştığında tetiklenir ve anlamlandıramadığımız tepkiler vermemize neden olur. Yanımızdakilerin, ''neden bu kadar tepki verdin?'' sorusuna verecek herhangi bir bilinçli cevabımız olmadığında şaşkınlığımızı gizleyemeyiz. Kişinin yaşadığı travmatik anının büyüklüğü, maruz kalma süresi, çevresel koşulları, başa çıkma stratejileri travma karşısındaki duyguları ve tepkiselliği etkileyebilmekte ve kişinin travmayı farklı boyutlarda yaşamasının temelini oluşturabilmektedir. 'Beden Kayıt Tutar' kitabında altını çizdiğim bir örnek vardı: ''Sert bir öğretmen, ortalama bir çocuk için göz korkutucu olabilir ancak üvey babasından sürekli dayak yiyen bir çocuk için işkenceyi temsil edebilir ve bir öfke ile saldırmayı ya da bir köşeye sinmeyi tetikleyebilir.''

    Görüldüğü gibi travmalar, farkında veya farkında değilken, bir şekilde gündelik yaşamlarımızda bizleri kontrol edebilmektedir. Travma, bireyseldir. Bundan dolayı ne büyük bir olay ne de küçük bir olay, birey dışında gerçekleşmez ve bu eylemin travma yaratma şiddeti de birey üzerinden belirlenir. Yani esasında şunu söylemek istiyorum, toplumun büyük bir çoğunluğunun ''ne olmuş ne var ki bunda?'' gibi söylemlerle küçültmeye çalıştığı, umursamadığı veya ciddiye almadığı bir deneyim, birey tarafından oldukça yoğun hissedilen travmatik bir eylem olabilir. Bununla ilgili olarak yüzyıllardır süregelen patriyarkal egemenlikte, kadınların ve toplumsal cinsel normlarına uymayan bireylerin maruz kaldığı şiddeti öne çıkarmamızın hiçbir mahsuru olmaz. Geçtiğimiz haftalarda yaklaşık on yıldır görüşmediğim, çocukluk arkadaşımla buluştuk. Elbette görüşmeyi son bıraktığımız dönemlerden de konu açıldı. Arkadaşım şu anda cesurca kendisinin non-binary olduğunu ifade ediyor. Eskilerden konuşurken, çocukluğunda arkadaş ortamlarında maruz kaldığı homofobik ve ötekileştirici şiddetten de bahsetti. Kendisi toplumsal cinsiyet rollerinin, cinsiyete biçtiği 'çok basit' rolleri gerçekleştirmediği için bu şiddete maruz kalmıştı. Bu şiddetin hiçbir zaman faili olmadığımı ifade etse de bu şiddetin farkında da değildim. Onu dinledikten sonra toplumsal cinsiyet rollerine uyan ben, aslında bu uyumun körlüğü içinde büyümüştüm. O ise birçok travmatik anı biriktirmişti. Bunu şu yüzden anlatıyorum; bireylerin yaşamları boyunca maruz kaldıkları deneyimler farklıdır. Bu farklılık, bir uyarana karşı tepkilerin de farklılaşmasına ve bireyin benliği ile ilgili sorgulamasının duygusal yoğunluğu üzerinde farklı etkiler gösterebilir. Ataerkil ideolojide ötekileştirilen, öcüleştirilen ve düşmanlaştırılan cinsiyet ve cinsel yönelimlerin barındırdığı travmatik öykülerin, eril şiddetin faili olanlar ve ataerkil egemenliğin sürdürücüleri tarafından anlaşılmasının olanağı yoktur. Anlaşılmayan her travmatik öykü, attığı duyulmayan çığlıklardan sonra yorgun düşer ve doğallığında umutsuzlığa kapılır. 

    Travma üzerine çalışan uzmanların başvurduğu bir teknik de EMDR'dır. Bu içerikte son dönemde duyulmaya başlayan, Göz Hareketleri ile Duyarsızlaştırma ve Yeniden işleme tekniği üzerine kısa bir bakışta bulunmaya çalışacağım. Kısa diyorum çünkü EMDR üzerine derinlemesine bir incelemeyi, bu alanda deneyimi ve yetkinliği olan kişilerin gerçekleştirmesini daha sağlıklı buluyorum. 

    Travmanın Ardında Bıraktığı Etki

    Söze başlarken travmanın ardında bıraktığı etkiden bahsedebiliriz. Kişinin, yaşadığı travmatik anda oluşturduğu bazı tepkiler; kızgınlık, utanma, suçluluk hissi gibi, travma sonrasında oluşacak tepkinin riskini arttırmaktadır. Bu bağlamda, kişinin halihazırda sahip olduğu çarpıtılmış bilişler ve geçmiş travma öyküsü kişinin travma sonrası tepkilerini yoğun yaşamasına sebep olabilmektedir. Bu anlamda çocukluk dönemi travmalarının, yetişkinlikte maruz kalınan travmalara kıyasla daha kalıcı ve psikolojik sorunların temelinde yer aldığı bilinmektedir. Bunun nedeni de; çocukluk çağında yaşanılan travmanın, kişinin gelişimsel olarak en savunmasız anında gerçekleşmesi, ilişkisel kötü davranışları barındırması, sürece daha uzun bir dönem, çok sayıda ve farklı zamanlarda kurban durumunda kalma tecrübelerini barındırması (örneğin/aile içi cinsel istismar) olarak görülmektedir.

    Beyne Etkisi

    Travmatik beyin yaralanması, kişinin yaşamında ihtiyaç duyduğu bazı durumları ketler: Enerji ve motivasyon kaybı, dikkat eksikliği, hafıza zayıflığı, çabuk öfkelenme (irritabilite), dürtü kontrolünü sağlayamama, duygudurum bozuklukluğu gibi. 

    Travma tedavisinde gündeme alınan konuları : İçsel işleme, saygı, olumlu tutum ve şefkat ve umut olarak görebiliriz. Gerçekleştirilen çalışmalarla, bu konular üzerinde bir iyileşme meydana getirmeye çalışılır. Travma ile çalışılan terapilerin, içinde bazı temel ilkeleri vardır. Terapi süreci bu ilkelere kesinlikle bağlı şekilde sürdürülür. Bu temel ilkeleri şöyle sıralayabiliriz: 

    • Güvenlik sağla ve güvenceye al
    • İstikrar sağla ve güvenceye al
    • Olumlu ve tutarlı bir terapötik ilişki sürdür
    • Terapiyi danışana uygun şekillendir
    • Toplumsal cinsiyet konularını dikkate al
    • Sosyokültürel konuların farkında ve hassas ol
    • Karşı aktivasyonu izle ve kontrol et
    • Etik ve bakım standartlarına uygun çalış

    EMDR

    Shapiro’nun, bir sabah yürüyüşünde şans eseri hızlı göz hareketlerinin acı veren hatıraların yoğunluğunu hafiflettiğini keşfetmesiyle EMDR tekniği ortaya çıkmıştır. EMDR, danışanın travmatik olayı hatırlamasını sağladıktan sonra; hatırlanan travmanın içeriğindeki görsel imgelere, negatif biliş/inançlara, danışanın bedeninde duyduğu hislere ve duygusal tepkileri üzerinde yoğunlaşır. EMDR, ilk zamanlarda savaş sonrası ortaya çıkan stresi, doğal afetler sonucunda yaşanılan kayıplar ya da korku veya erken dönem yaşantıda maruz kalınan örseleyici deneyimlerin sebep olduğu duygusal semptomların hafiflemesini, iyileşmesini amaçlar. Bunun dışında; fobilerin, anksiyetenin, panik bozukluğun, beden disformik bozukluğun, yas, kronikleşen ağrı, fiziksel/sözel taciz, tecavüz ve daha birçok sorunun tedavisinde kullanılabilir. Bu anlamda EMDR bilişsel, davranışsal ve danışan merkezli terapileri ortaklaştıran bir psikoterapi tekniğidir.

    EMDR uygulanırken, odaklanma esnasında, danışman, danışanın göreceği şekilde parmağını sağa-sola hareket ettirir. Bunun yanında danışman, danışanı; uyumlu temas/dokunuşlarla, tekdüze işitsel bir tonla veya parlak bir ışığa da maruz bırakabilir.

    EMDR’ın yaratıcısı Shapiro’nun, terapinin merkezine koyduğu ‘Uyumsal Bilgi İşleme’ modeli; var olan bilgi travmatik ve sorun oluşturucu ise işlenmesinde eksiklik olacağını ve tam olarak işlenemeyeceğini dile getirir. Bunun sonunda zihinde; algılanan olayın ilk hali, çarpıtılmış düşünceler ve uyum bozucu bilişler şeklinde depolanır. Bu depolanmadaki geçmiş yaşantı ‘düğüm’ olarak da isimlendirilir. Terapinin varsayımına göre, göz hareketleri ve iki yönlü ses-dokunma gibi uyaranlar bilgi işlemeyi uyarır. EMDR’ın önceliği bu uyarımı sağlamaktır. Çünkü terapiye göre travmatik an, bilgi işleme eylemi için ihtiyaç duyulan uyarıcı dengeye zarar verir ve sağlıklı bir bilgi işleme gerçekleşmez. 

    EMDR Evreleri

    1. Öykü alma, danışanın hazırlığını gözden geçirme, tedavi planı oluşturma.

    2. Danışanın hazırlığını barındırır. EMDR’ın tekniklerinden birini seçmesi için desteklenir.

    3. Travmatik anın işlenmesi. Danışanı terapiye getiren anının temsil edildiği bir resim belirlenir. Danışandan bu resmin getirdiği, onda uyandırdığı duygular, anımsattığı olaylar, bilişler ve beden duyumlarını anlatması istenilir.

    4. Duyarsızlaştırma. Bu aşamada danışanın, iki yönlü uyarına maruz kalması sağlanır. Bu uyarım ara ara kesilir ve danışana neleri canlandırdığı sorularak öğrenilir.

    5. Danışan, tedavinin hedeflediği anısını hatırladığında bu evreyi başlatır. Danışman bu aşamada teşvik edici bir tutum sergiler ve danışanın içgörüsünü daha sağlam olmasına yardım eder.

    6. Beden taraması, belirlenen resim ve olumlu düşünceye odaklanırken, danışanın bedenine yönelmesi istenir. Bedeninde gerginlik olup olmadığı öğrenilir. Eğer bedensel rahatsızlık varsa, danışan rahatlayana kadar işleme devam eder.

    7. Sona erdirme, bitirme aşaması. Seansın bittiği danışana anlatılır ve danışanla beraber değerlendirme yapılır.

    8. Yeniden değerlendirme seansı. Her yeni seans öncesi yapılan ve geçmiş seansın değerlendirildiği aşamalardır. Odaklanılacak konular, etkiler ve hedefler üzerinde tartışılır.

    Son olarak Francine Shapiro'nun EMDR: Göz Hareketleriyle Duyarsızlaştırma ve Yeniden İşleme Temel Prensipleri, Protokoller ve Prosedürler eserinden bazı alıntılarda bulunarak içeriği sonlandırmak istiyorum.

    EMDR'ın temel başvuru kitabında, Shapiro şunlardan bahseder:

    ''Travma kurbanlarıyla yapılan sayısız EMDR tedavisi sonucunda açıkca görülüyor ki, danışanın sorumluluğu doğru taraflara yüklemeye geçişi olumlu tedavi etkileri için ihtiyaç duyulan bir koşuldur. Teorik olarak, bu geçiş danışanın olgunlaşmanın doğru gelişimsel aşamalarına ulaşmalarını yansıtıyor olabilir.''

    ''Travma kaynaklı güçsüzlük duygusundan dolayı yüksek düzeyde bir rahatsızlık yaşadığı halde danışan “Ben güçlüyüm” gibi bir olumlama ekleyerek kendisini rahatlatmaya çalışır ve duygu ile olumlama arasındaki uyumsuzluk genellikle işlemenin sona ermesine neden olur.''

    ''Eğer danışan affetmeye yönelirse, bu tacizi unuttuğu ya da saldırganın davranışına göz yumduğu anlamına gelmez. Tam tersine, affetmeye ulaşmak yüksek bir kendini yenileme ve güçlendirme hissini de içerebilir ve bu histe artık kurban olmak kişinin kendini tarif etmez.''

    ''Anılarımız yoluyla uygun şekilde yönlendiriliyor muyuz yoksa bizi yapmamamız gereken şeyleri yapmaya mı itiyorlar? Ilaç mı almalı yoksa derin bir nefes mi? Kendini savunmalı mı insan yoksa uzak mı durmalı? Bir başarının tadını çıkartmalı mı yoksa onu bozacak bir şeyin olmasından endişe mi duymalı?''

     

     

    Kaynakça

    1. Van Der Kolk, B. A. (2018). Beden Kayıt Tutar: Travmanın İyileşmesinde Beyin, Zihin ve Beden. Ankara: Nobel yaşam yayıncılık.

    2. Shapiro, F. (2018). EMDR Temel Prensipler, Protokoller ve Prosedürler. İstanbul: Okuyanus Yayınları.

    3. Briere, J., & Scott, C. (2016). Travma terapisinin ilkeleri: belirtiler, değerlendirme ve tedavi için bir kılavuz; DSM-5 için güncellenmiş. İstanbul Bilgi Üniversitesi Yayınları.

    4. İzci, F., & Ünveren, G. (2017). Travma sonrası stres bozukluğunda bilişsel davranışçı terapi ve göz hareketleri ile duyarsızlaştırma ve yeniden işleme. Bilişsel Davranışçı Psikoterapi ve Araştırmalar Dergisi, 6(1), 31-38.


    Yorumlar (0)

    Bu gönderi için henüz bir yorum yapılmamış.

    Yorum Bırakın

    Yorum yapmak için üye girişi yapmalısınız. Üye girişi yapmak için buraya tıklayınız.