Japon Klasikleri 6: Aynalar Cehennemi ve Diğer Öyküler, Edogawa Rampo

Japon Klasikleri 6: Aynalar Cehennemi ve Diğer Öyküler, Edogawa Rampo
  • 2
    0
    0
    0
  • Japon klasikleri dizisinin en sevdiğim kitabını okudum; umarım bu gerilim dolu öyküleri unutup tekrar okuma fırsatı bulurum. Evet, bu derece gönlüme giren bir klasik oldu Aynalar Cehennemi ve Diğer Öyküler... 

    Çevirmenin önemli notlarıyla girişi süsleyen ve sonrasında 12 öykü ile ilerleyen 224 sayfalık bu kitap herkesin kütüphanesinde bulunmalı ve okunmalı. Bir gün içinde bitirdiğim ve bir yandan da sona gelmek istemediğim enfes bir yolculuktu. Ama her yolculuğun bir başlangıcı olduğu gibi bitişi de vardı... Bu kitabı diğerlerinden ayıran en belirgin fark ise durgunluğun ve sıradanlığın hiç olmamasıydı, sürekli heyecanın ve gerilimin yükselişi okuma sürecinin diri tutulmasına olanak sağladı benim için.  Anlatımın akıcılığı da kolay okunmasını sağlayan diğer bir unsurdu. Yazar ile yeni tanışan ben ve benim gibi okur arkadaşlar rahatlıkla okuyabilir. 

     

     

    En çok yaşadığım duygu ise şaşkınlıktı... En son ne zaman bir kitabı okurken bu kadar şaşırdım diye sordum kendime. Hiç tahmin edemeyeceğiniz öykü finalleri, acaba gerçek mi ya da gerçekten öyle miydi diye düşünceler ve soru işaretleriyle baş başa bırakıyor sizi. 

    Gelenekselliğe boğulmuş ve tam bir dönem kitapları okuduğunuzu hissettiren ''Japon Klasikleri Dizisi'' burada farklı bir şekilde karşılıyor bizleri. Aslında bu öyküler de belli bir dönemi konu alan ve bazı olayların etkisiyle yazılmış hikayeler. Ama okurken dönemin kendisinden ziyade olay örgüsü ve kurgu ile büyüleniyorsunuz ve bu okuru her anlamda tatmin eden bir boyuta ulaştırıyor. 

     

     

    Japonya'da bu tür kitapların doğuşuna sebep olan büyük bir olay yaşanmış ve sonrasında bu gibi kitapların yazılması ve okunması artmış. 1923 yılında ülkede büyük bir deprem olunca Japonlar hayatlarının ve yaptıkları inşaların nasıl yerle bir olduğuna şahit olur ve Doğalcılık akımından vazgeçip 13 yıl devam edecek olan ''Ero-Guro Saçmalık'' diye anılan bir akıma yönelirler. Ve böylece erotik, grotesk ve saçma şeyleri konu alan eserler üretmeye odaklandılar. Yani ''Toplum için sanat'' fikri artık eskimeye yüz tutmuş bir bez parçasından başka bir şey değildi, bu yüzden insanlığın karanlık yönleri ve kirli çamaşırları derinlere tutunan yosunlardan kurtulmuş ve su yüzüne çıkmaya başlamıştı. Su yüzüne çıkan ve dağılan bu görüntü çoğu insanı rahatsız etse de bu tür eserlere talep arttı ve akım tutuldu.

     

    Bu dönemin en önemli temsilcilerinden biri, Edogawa Rampo ismiyle adını duyuran Taro Hirai idi. Bu isimle ünlenmesinin sebebi ise korku-gerilim ve polisiye edebiyatının Batı'daki öncülerinden Edgar Allan Poe'ya olan hayranlığındandı. Kendisine bilerek bu ismi seçti ve ülkesinde de bu türün öncülerinden biri oldu, tıpkı Poe gibi... Ayrıca İngiliz ve dünya edebiyatında yarattığı Sherlock Holmes karakteriyle hafızalara kazınan ve hala çok okunan yazar Arthur Conan Doyle'un da takipçisidir Rampo. Edebiyatın kattığı güzelliklerden biri de işte bu etkileşim döngüsüdür bence. Zaman zaman birbirlerinden ilham alan yazarlar ve eserlerinin sonu gelmeyen halkalarla bir zincir oluşturması muhteşem bir imkan değil mi biz okurlar için de? Bu çeşitlilik haritasında, dünya üzerinde farklı yerlerde bulunan edebiyat öncülerinin yazdıklarıyla renkleniyor büyülü evrenimiz.

     

     

    Doğrusu Poe kaleminden sadece bir öykü okumuştum ve Sherlock Holmes ile de geçen yıl tanışmıştım; seriden hala birkaç kitap da okunmayı bekliyor. Edogawa Rampo sayesinde kitaplığımda bekleyen bu yazarların eserlerine tutunmam gerektiğini anladım geç de olsa. Bu öyküler bir hatırlatma ve uyarı oldu sanki... Öyle garip öyküler okudum ki, belki Edogawa Rampo bir yerlerden işaret gönderdi ve bu kitap pek olur olmadık zamanda kendisini elimde buldu. Neden olmasın?

    Aynalara normal olmayan bir şekilde takmış ve bu gizemli merceklere taparken onların dünyasında kaybolan bir adam, hayatından memnun olmayan bir mobilyacının koltuk yaparken aklına gelen tüyler ürpertici bir fikir, kaderin bir oyunu yüzünden saklandığı yerden çıkamayan hasta bir adamın dramı, zamanın durduğu bir orman ve kanla yıkanan bir göl, bir piyanistin başına gelebilecek olan en kötü olay, uyurgezerliğin hiç de masum olmayan bir boyutunda sayfalar dolusu gizem, aşk bir insana ne yapar sorusunun en tuhaf cevabı, canı sıkılan bir adamın sıkıntısına bulduğu akıl almaz bir çözüm... Öykülerde böyle gizemli olaylar işleniyor gördüğünüz gibi; yüzeysel olarak bahsetmem bile hikayelerin tuhaflığını gözler önüne sermiştir umarım. 

     

    Okurken beni başka yerlere götüren ve sevdiğim hikayeler ise şunlardı: Aynalar Cehennemi, İnsan Koltuk, O-Sei Sahnede, Kırmızı Oda ve Psikolojik Test... Korku-gerilim tarzında ve hafif polisiye tadı veren bu kitabı herkese tavsiye ederim. Özellikle bu türden kitaplar okumayı seviyorsanız bu klasiğe bayılacaksınız. :) 

     

     

     

    Rampo, Edogawa (2022). Aynalar Cehennemi ve Diğer Öyküler. (Çev. Alper Kaan Bilir). İthaki Yayınları 

     


    Yorumlar (0)

    Bu gönderi için henüz bir yorum yapılmamış.

    Yorum Bırakın

    Yorum yapmak için üye girişi yapmalısınız. Üye girişi yapmak için buraya tıklayınız.