Yeni Queer Sinema İncelemeleri: Giant Little Ones

Yeni Queer Sinema İncelemeleri: Giant Little Ones
  • 1
    0
    0
    0
  • Yönetmen ve yazar Keith Behrman'ın izleyicilerden yüksek not alan filmi Giant Little Ones, heteronormatif toplumsal streotiplerin ne denli tehlikeli boyutlara çıkabileceğini bizlere izletiyor. Franky (Josh Wiggins) ve Ballas (Darren Mann) liseli popüler yüzücülerdir ve aynı zamanda en iyi arkadaşlardır. Franky'nin doğum günü partisi sonrası herkes ayrıldığında birlikte samimi bir anı paylaşırlar ve sonrasında Ballas, Franky hakkında diğer öğrencilere aslında yaşananın farklı bir yorumunu anlatır. Franky bu andan itibaren cinselliğini sorgulamaya başlar. Film buraya kadar reşit olma hikayesini konu alması ve genel işleyişinin gayet karşılaşılası bir tema izlenimi vermesiyle gayet sorunsuz. Fakat bu sefer hikayemizin ana karakteri, üzerine atılı olan tanımlamaya sahip değil ve Franky filmin başından sonuna kadar heteroseksüel bir gencin temsilinden ibaret. Arkadaşı Ballas'ın gizli ve kendine dahi yabancı hisleri yüzünden okulda şiddet gören Franky, üstüne üstlük Ballas tarafından da dışlanmakta ve bu şiddetinin ana öznesi haline getirilmektedir. Fakat filmde yumuşatıcı bir senaryo hamlesiyle hem eşcinsel babası hem de genderfluid arkadaşı sayesinde bu çalkantılı süreci daha kabul edilebilir geçirmektedir.

    Film aslında LGBT bireylerinin bir özne olarak toplumda nasıl ötekileştirildikleri hakkında ve bu anlatı kesinlikle fevkalade bir senaryo ile izleyiciye sunulmuş. Eşcinsel bireylerin akran zorbalığı altında potansiyellerini yitirdiği gerçeği göz önüne alınırsa film, son sahnesinin destansı direniş öyküsüyle bu zinciri kırmaya yönelik bir anlatım da benimsemiş gibi görünüyor.  Aşırı realist ve canlı kamera açılarıyla film izleyicisini bir aktör edasıyla mekanın ve olayın içerisinde gezdiriyor. Bu çok daha somut bir anlatımın korunmaya çalışıldığını da gösteriyor.

    Aslında filmin sanatsal bir yönü yok. Hatta Queer Sinema şeklinde adlandırmak pek isabetli olmaz. Olsa olsa bağımsız sinemanın festival tadında bir sunuşu olabilir. Fakat bu filmi asıl inceleme ihtiyacım, film üzerinden hem kendi yaşadıklarıma bir ışık tutmak hem de çok sevdiğim ve kendini anlamlandırma sürecinde olan sevgili bir arkadaşım için temsiliyet sağlamasına yönelik.

    Eşcinsel bireyler topluma adapte olmak uğruna sıklıkla potansiyellerinin çok daha altında ve niteliklerini ortaya çıkarmaksızın düşük motivasyonda hayatlarını sürdürmeye çabalayan insanlardan müteşekkil. Bu haliyle birtakım toplumsal streotiplerin süreğen bir baskı aracı şeklinde kullanılmaları ve var oldukları sürece her zaman eşcinsel bireyler üzerinde bir “normal” anlatısına araç olacakları kısmen ifade edilebilir. Filmde de temsil olunmaya çalışılan ve ifade edilen şey aslında bir kimsenin “cinsel yönelim ifadesiyle iftira altına alınamayacağı” anlatısıdır.

    İlk kez bir film üzerinden kişisel fikirlerimi ifade etme tercihinde bulundum. Hem filmin muhteşem olay örgüsü ve kaliteli senaryosuna hem de anlatmak istediğim yaşantıların burukluklarına bir arada bakmak gerekirse filmi izlerken yanınızda bir kutu peçete bulundurmanız özenle tavsiye edilir.

     


    Yorumlar (0)

    Bu gönderi için henüz bir yorum yapılmamış.

    Yorum Bırakın

    Yorum yapmak için üye girişi yapmalısınız. Üye girişi yapmak için buraya tıklayınız.