Bizden Bize, Bizim Hikayelerimiz 2: Young Royals

Bizden Bize, Bizim Hikayelerimiz 2: Young Royals
  • 4
    0
    1
    0
  • Young Royals sade bir senaryo ile izleyiciyle buluşuyor. Başrollerini Edvin Ryding (Wilhelm) ve şarkıcı Omar Rudberg'in (Simon) üstlendiği dizi, ergenlik çağı cinsel hayatının sorgulandığı, toplumsal streotiplere karşı kimlik karmaşasını ve tabii ki şirin bir aşk hikayesini konu ediniyor.

    Dizi, İsveç kraliyet ailesinin genç ve saf delikanlı üyesi Prens Wilhelm'in vur patlasın çal oynasın hayat anlayışının bir yerde kraliyet kimliğine dokunması ve ailesinin kendi imajlarını koruyabilmek için oğulları Wilhelm'i üst düzey insanların çocuklarını gönderdikleri yatılı okul Hillerska'ya göndermesiyle başlıyor. Aslında bu noktaya kadar hikaye ilgililerin tespit edebileceği üzere tam bir Britanya Sineması örneği. Kraliyet, şatafat, kademeli bir toplum ve imaj... Tüm bunlarla birlikte hikayenin İskandinav atmosferinde işlenmesi diziye kendine has bir tat katmış diyebilirim.

    Wilhelm dizinin başından sonuna kadar zayıf bir kişilik izlenimi çevresinde karakter gelişimi yaşıyor. Ağabeyi Prens Eric (Ivar Forsling) tahtın yakışıklı ve nitelikli varisi olarak parlarken Wilhelm bu zayıf kişiliğini abisinin gölgesinde perçinliyor. Dizinin daha birkaç bölümünde Prens Eric'in araba kazasında vefat etmesiyle bu zayıf kişiliğin omuzlarına ağır bir yük, İsveç kraliyet varisliği sorumluluğu yüklenir. Dizinin hikaye gelişimi bu andan itibaren oturaklı bir ivme kazanıyor. Öncesinde alelacele bir anlatım kaygısı olduğu su götürmez bir gerçek. 

    Tahtın yeni varisi Wilhelm için hayat gittikçe zorlaşmakta. Okulda tanıştığı açık kimlikli eşcinsel genç Simon, Wilhelm'in cinsel yönelimini sorgulamasına neden olan o kıvılcımı yaratıyor. Bu esnada Wilhelm'in derebey kuzeni August (Malte Gårdinger) tahtta oluşabilecek ikinci kuşak varisliği değerlendirmek için hem bu sorgulamayı hem de Wilhelm'in ağabey ihtiyacını kötüye kullanmaktan bir dakika bile gocunmayan bir hödük. Tabii ki hakkını yemek istemiyorum, Eric'in vefatından sonra birkaç sahnede desteğini esirgemiyor ama yine de kötü niyetli bir hödüktür kendisi. Hödüklük derebeyi...

    Wilhelm, yakışıklı avam Simon'un kadife sesi ve dalgalı saçlarının gölgesinde bambaşka duygular yaşamaya başlıyor. Bunun hem kendisi hem de tahtın geleceği için doğurabileceği tehlikenin farkında fakat ne yapsın çocuk, Simon çok tatlı ve bir aşk yaşanacaksa avam genç ile kraliyet varisi prens arasında olmalı yani. Hangi hikaye de bu kadar dokunaklı ve imkansız bir ihtimali değerlendirebilir ki?

    İlk kırılma bir sinevizyon gösterimi esnasında Wilhelm'in Simon'a temas etmesiyle başlıyor ve genç aşıklarımız salondan dışarı çıkıp bir pencere pervazında aşırı dokunaklı bir öpüşme sahnesini bize izletiyor. O kadar hassas ve farkındalık dolu bir sahne ki şahsen ben izlerken çook duygulandım. Bu sahnenin ardından aralarındaki aşk pıtırcıkları büyümeye başlıyor. Bir oda sahnesi var ki aman aman akıllara zarar. Ateşli bir gece ve şirin bir sabah uyanışıyla çiftimiz hikayesi başlıyor.

    Hikaye başlıyor dediysem hemen heyecanlanmayın, hani bir hödük vardı ya August isminde; heh işte o çiftimizi odalarında fotoğraflıyor ve korku dolu anlara, hızlı kalp çarpıntılarına (<3) ve tansiyon yükselmesine şahit oluyoruz. Dizinin ilerleyen sahnelerinde bu eşek August fotoğrafları internete yüklüyor ve hayat tatlı çifitimiz için daha en başından zehir olmaya başlıyor.

    Artık hem kraliyetin beka problemi hem de İsvaç halkının homofobisi ayyuka çıkıyor. Wilhelm'in annesi olayı toplarmak için türlü yalanlar, basın açıklamaları ve imaj tazeleme girişimleri başlatıyor fakat bu esnada avam Simon için hayat olması gerekenden daha tehlikeli ve tedirgin bir hâl alıyor. Peki, prensimiz Wilhelm bu durumu sizce nasıl üstleniyor? Tabii ki ezik, yıkık ve sümsük bir tavırla -_- Yahu kasabalı sevgilin Simon'ın hayatı tepetaklak olmuş ve buna rağmen sana karşı sonsuz şefkatle yaklaşırken sen bir soğukluklar bir böyle tripler. Hadi yallah kardeşim Türkiye'ye git böyle yapacaksan :D

    Dizinin sonunda bir ayrılış sahnesi var ki aman ocaklardan ırak. Ben 1 paket selpak harcamış olabilirim. Özür dilerim dünya, boşa atık çıktı ama ne yapayım o sarılış, arkasından bakış, Wilhelm'in araçlar sürüsüne binip giderken Simon'ın ucuz çamur rengi montuyla onu izlemesi, muhteşem bir son sahne şarkısı (Revolution-Elias)...

    Ben diziyi anlattığı yaygın temaya rağmen anlatış tarzı nedeniyle çok beğendim. Bu serinin amacı da zaten dizileri eleştirmektense kurcalamakla alakalı. Bence 8/10 bizim hikayemizlik bir diziydi. Kesinlikle izlemeye başlayın çünkü 2.sezonu geliyoooor!!! Love is LOVE !!


    Yorumlar (1)
    • Dizinin yorumunun çok yüzeysel olduğunu düşünüyorum. Bu dizi tatlı, sığ bir dizi değil. Tam aksine karanlık bir dizi. Dizideki kimse homofobik değil, dizininin odak konusu da homofobi değil, zaten İsveç en Queer friendly ülkelerden biri. Buradaki mesele Kraliyet ailesinin imajı koruma çabalarının genç birinin yaşamını ne kadar sınırladığı ve bu gencin kendisini bulma hikayesi. Dizide sınıf çatışması, anksiyete sorunu, imaj kaygısı, aile baskısı, kişisel hırslar gibi derin konulara çok doğru yerlerden dokunuluyor. Eşcinsellik dizinin odak noktasında değil, evet önemli bir unsur, ama esas önemli unsur tahta aday genç veliaht prensin kendinden beklenen haksız sorumluluklar ve yükler altında kendi geleceğini nasıl şekillendireceği, kendi içinde nasıl bir devrim yaşayacağı. Wilhelm ve Simon dışında Sara, Felice ve August'un karakter gelişimleri de en az W ve S kadar ilgi çekici. En önemli şeylerden biri ergenler ergen gibi görünüyorlar, hata yapıyorlar ama iletişimden çekinmiyorlar. Dizideki aşk hikayesi çok gerçekçi ve duyguları çok doğru bir şekilde yansıtarak aktarılıyor. Cinsel yönelimden bağımsız bir şekilde ilk aşkın yaşattığı o duyguları herkes anımsayabilir bu dizi sayesinde. Ergenliğini çok eskide bırakmış benim gibi bir izleyici için harika bir izleme deneyimi oldu. Tek kusuru +2 bölüm daha olmamasıydı, bazı şeyler eksik aktarılıyor az bölüm olunca. Onun dışında gerçekten kaliteli bir seyirlik bu dizi. İskandinav işleri zaten genellikle doğru noktalardan kurgulanır, bu da onlardan biri olmuş.

      Yorum Bırakın

      Yorum yapmak için üye girişi yapmalısınız. Üye girişi yapmak için buraya tıklayınız.