Is This Me ? Who Am I ? : Depersonalizasyon Bozukluğu Nedir ?

Is This Me ? Who Am I ? : Depersonalizasyon Bozukluğu Nedir ?
  • 2
    0
    0
    1
  •  
    Merhabalar, umarım iyisindir.
    Bugün Depersonalizasyon (Duyarsızlaşma) Bozukluğu hakkında konuşacağız.
    Kendine yabancılaşma veya kimliksizleşme olarak da adlanlandırılan Depersonalizasyon, kişinin kendisine yönelik olan gerçeklik duygusundan uzaklaşmasıdır. Kişi kendi bedeninden uzaklaşmış, düşünce ve duygularından sıyrılmış bir halde kendisini dışarıdan izliyormuş hissine kapılır. Bir süre için vücudundan bağımsız hale gelmiştir. Bireyler, kendi düşüncelerinin veya bedenlerinin dışarıdan bir gözlemcisi gibi hissettiklerini ve sıklıkla düşünceleri veya eylemleri üzerinde kontrol kaybı hissettiğini bildirebilirler.
     
    Sosyal psikolojide ve özellikle kendi kendini kategorize etme teorisinde, duyarsızlaşma teriminin farklı bir anlamı vardır ve "bazı tanımlayıcı toplumsal kategorilere örnek olarak kendiliğin stereotipik algısı" nı ifade eder.
     
    Duyarsızlaşma yaşayan bireyler, aynı his veya kimliğe ait olmadıklarını, vücut hislerini, duygularını, davranışlarını vb. Hissederek kendi kişisel benliklerinden boşanmış hissederler. Genellikle duyarsızlaşma yaşayan bir kişi, olayların gerçek dışı veya puslu göründüğünü iddia eder. Ayrıca, bir benliğin tanınması bozulur. Duyarsızlaşma, bu algıları daha da artıran çok yüksek kaygı düzeylerine neden olabilir.
     
    Depersonalizasyon hissi çok rahatsız edici olabilir ve bir rüyada yaşıyormuş gibi hissedebilirsiniz. Birçok insanın bir noktada kişiliğini kaybetme ya da depersonalizasyon deneyimi vardır. Çoğu zaman kişilerde başlı başına ortaya çıkan bu patolojik olgu, bazı zamanlarda da çeşitli kişilik bozuklukları ile beraber ya birdenbire ya da yavaş yavaş ortaya çıkmaktadır. Algıda meydana gelen bozukluk yalnızca birkaç saat sürebileceği gibi günlerce, hatta aylarca devam edebilmektedir. Şikayetler çok şiddetli olmadığı takdirde belirtilerde azalma görülebilmektedir. Ancak bunun aksine şikayetler şiddetli olduğunda belirtiler yıllarca devam edebilmektedir. Bu gibi durumlarda mutlaka bir klinik psikoloğa danışması ve profesyonel bir destek alınması gerekmektedir.
     
    SEMPTOMLARI NELERDİR ?
    • Gerçek dünyadan koptuğunu hissedilebilir.
    • Gerçek ve rüya arasında kaybolmuş hissedilebilir.
    • Kendi bedenine yabancılaşmış, sanki başka birinin bedeniymiş hissi olabilir.
    • Sahip olunan duygu ve düşüncelerden kopmuş hissedilebilir.
    • Duygusuz, benliksiz bir robot gibi hissedilebilir.
    • Kendini dışarıdan gözlemleyen kişi gerçeğin bir parçası olmadığı algısına kapılabilir.
    • Zaman algısında yanılmalar. Geçmişte olan bir olayın çok yakın gelmesi gibi.
    • Nesnelerin boyutu, şekli ve uzaklıklarıyla ilgili yanılgılar.
    • Objelerin ve çevrenin bulanık, rengi bozuk, 2 boyutlu, yapay görünmesi veya her şeyin olduğundan daha net ve keskin görünmesi.
     
    DEPERSONALİZASYON NASIL VE NEDEN GÖRÜLÜR ?
    Depersonalizasyon görülme sıklığı ve şiddeti kişiden kişiye göre değişebilmektedir. Kimileri nadiren, kimileri ise sık sık kendine yabancılaşmış hissedebilir. Kendine yabancılaşma yani depersonalizasyon, genellikle şizofreni, borderline kişilik bozukluğu, panik bozukluk, travmatik bozukluklar, anksiyete bozuklukları gibi ruhsal rahatsızlıklara eşlik edebilir. Ancak depersonalizasyonu deneyimlenmesi için ruhsal bir bozukluğa sahip olunması geremekmemektedir. Yoğun üzüntü, stres veya yorgunluk yaşayan bir kişi de depersonalizasyon olgusunu yaşayabilir. Endişeli bir kişiliğe sahip olup, stresli bir yaşam olayı deneyimlendiğinde kişinin depersonalizasyon yaşaması olasıdır. Sevilen bir yakının veya arkadaşın kaybı kaynaklı yas süreci, boşanma, doğal afetler, iflas, taciz, istismar, kaza gibi yaşam olayları depersonalizasyona sebebiyet verebilir.
    Depersonalizasyon yaşayan insanlarda depersonalizasyonun seviyesine ve şiddetine göre kişinin işlevselliğini de etkileyebilecek ; öfke, kaygı, korku, stres gibi duygular da yaşanabilmektedir.
     
    Farmakolojik Ve Durumsal Nedenler
    Duyarsızlaşma, bazıları tarafından, özellikle ruh halini değiştiren eğlence amaçlı ilaçların etkisi altında deneyimlemiş olanlar tarafından arzu edilen bir durum olarak tanımlanmıştır. Bu, dissosiyatiflerin ve psychedelics'in yanı sıra kafein, alkol, amfetamin ve esrarın olası bir yan etkisidir. Birçok ilaçtan klasik bir yoksunluk belirtisidir.
    Benzodiazepinlerin uzun süreli kullanımı ile ortaya çıkabilecek benzodiazepin bağımlılığı, kararlı bir günlük dozaj alanlarda bile bazı kişilerde kronik depersonalizasyon semptomatolojisi ve algısal rahatsızlıklara neden olabilir ve ayrıca benzodiazepin yoksunluk sendromunun uzun süreli bir özelliği olabilir.
     
    Teğmen Albay Dave Grossman, "Öldürme "adlı kitabında askeri eğitimin yapay olarak askerlerde duyarsızlaşma yarattığını, empatiyi bastırdığını ve diğer insanları öldürmelerini kolaylaştırdığını ileri sürüyor.
    Öte yandan Graham Reed (1974) duyarsızlaşmanın aşık olma deneyimi ile ilişkili olduğunu iddia etmiştir.
     
    Psikobiyolojik Bir Mekanizma Olarak Duyarsızlaşma
    Duyarsızlaşma akut travmaya klasik bir yanıttır ve motorlu taşıt kazaları, duygusal ve sözlü taciz ve hapis dahil olmak üzere farklı travmatik durumlarda yer alan kişilerde oldukça yaygın olabilir.
    Psikolojik olarak duyarsızlaşma, genel olarak ayrışma gibi, bir tür başa çıkma mekanizması olarak düşünülebilir. Duyarsızlaşma, bu durumda bilinçsiz olarak, stres kadar hafif veya kronik olarak yüksek anksiyete ve travma sonrası stres bozukluğu kadar şiddetli bir şey olsun, tatsız deneyimin yoğunluğunu azaltmak için kullanılır. Anksiyete ve psikobiyolojik hiper uyarlamadaki azalma, uyarlanabilir davranışları ve tehdit veya tehlike altındaki kaynakların korunmasına yardımcı olur. Duyarsızlaşma, sadece hoş olmayan deneyimi değil, aşağı yukarı tüm deneyimleri azalttığı için aşırı genelleştirilmiş bir tepkidir - dünyadan kopma ve daha yumuşak bir şekilde deneyimleme hissine yol açar. Hoş olmayan deneyime hafif, kısa süreli bir tepki olarak duyarsızlaşma ile TSSB veya Ayrımsal Kimlik Bozukluğu gibi ciddi bir zihinsel bozukluktan kaynaklanan kronik bir semptom olarak duyarsızlaşma arasında önemli bir ayrım yapılmalıdır. Kronik semptomlar, tehdit altındaki durumların ötesinde duyarsızlaşma sürekliliğini temsil edebilir.
     
    TEDAVİ EDİLEBİLİR Mİ ?
    Depersonalizasyon bozukluğu ile alakalı olarak en çok merak edilen konulardan biri iyileşmenin mümkün olup olmadığıdır. Depersonalizasyon bozukluğuna neden olan hastalık ya da durum tespit edildiğinde, bu rahatsızlığın iyileşmesi mümkün olmaktadır.
    Depersonalizasyon bozukluğu olan kişilerde uygulanan tedavi yöntemleri alanında uzman psikolog ya da psikiyatristler tarafından alınması gerekir ve genellikle psikoterapi veya ilaç tedavileri uygulanır. İlk aşama terapi olup, ilaç tedavisi gerekli görülmesi durumunda gerçekleşmektedir. Tedavide uygulanan teknikler ise; bilişsel teknikler, davranışsal teknikler, topraklama teknikleri, psikodinamik teknikler ve kendine yabancılaşmanın izlenmesidir.


    EXTRA; Film Önerisi
    • SPLİT(2016)
    • FİGHT CLUB(1999)
    • DONNİE DARKO(2001)
    • PSYCHO(1960)
    • BLACK SWAN(2010)
    Okuduğun için teşekkür ederiim, sağlıcakla kal, sevgiyle kal okur'um 🙌🏽🤎
     
     
     
    Takıldığım ya da daha sağlıklı bilgi aktarımı için yardım aldığım kaynaklarım;
     

    Yorumlar (0)

    Bu gönderi için henüz bir yorum yapılmamış.

    Yorum Bırakın

    Yorum yapmak için üye girişi yapmalısınız. Üye girişi yapmak için buraya tıklayınız.