Yanında çocuğum biraz,
Biraz da neşeli
Yarın da çıkmazım sokağımda
Yol, çıkmaz kapılara.
Okumaya başlarım kitapları
Anlamazsam dilinden
Taşıyamazsam ruhunu
Veya izlemişsem filmini
Bırakırım sonraki yarına.
Yarın da oldu mu yeniden doğarım;
Her gün, her uyanışta
Yelkovan tıkırdar,
Saatler geçer.
Yalnız, defterimde son bulursa cümleler
Tarih iliştirip sağ köşesine
Tozlu bir raf koyarım altına.
Belli belirsiz harfler belirir kurşun kalemli.
Kimisi kurşun kadar ağır
Kimisi orkide kıvrımları kadar;
Keskin,
Kör,
Kibirli
Kelimeler tutar sabaha kadar.
Zannetme hepsi bu kadar
İçinde gri rüyalar betimlerim;
Bâtıl korkular,
Uçurum düşüşleri,
Şehir içinde köşede bir otobüs yalnızlığı.
Perdeleri üstüne çekilmiş yaşlı bir adam gözükür karanlığında
Şarkılar yazan eski bir kalem kalır son cümlede.
Senden bir şarkı isterim;
Tam da gecenin üçünde kalemimle baş başa kalıp dinlemelik bir tanesini hediye edersen,
Durdurur tüm yaşam belirtilerimi
Gözlerimi kapatır
Uykulara dalarım.
Güneş doğar içimdeki yazlık eve.
Açıp perdeleri
Işık alırım odama.
Kaldırımlarda acele yürür
Bir bakkala girerim öğle olunca.
Yüreğimi soğutacak bir şey var mı diye sorarım bakkala
Ve adam şaşkın; ‘ne diyor bu’ der gibi,
Kola verir dolaptan.
Önce alnımın ateşini düşürür
Sonra dikerim kafama.
İcat edene rahmet okur
Tekrardan acele ile dönerim kaldırımdan odama.
Uzanırım serin yatağıma
Bakarım
Biraz yorgunum
Biraz tembel.
Yine de uyumam
Yetsin artık günde dört defa da uyunmaz ki.
Yasak vaktin uykusunda
Boş arsa gibi olur aklım.
Ne varsa silinir gider
Yerine kalan
Yoz bitkiler
Ve kuru sıcaktır.
İkindileri beklemem bundandır.
İkindiler...
Serin serin eser saçlarımın arasında
Boş arsada maç yaparız arkadaşlarla.
Birbirimize şehir efsaneleri anlatır
Çok da lazımdı sanki;
Atlayabildiğimiz en yüksek yerleri yarıştırırız mesela.
Bir zaman çatar da dökülür diye korktuğum saçlarım,
Kavgadan çıkmış yörük çocuğuna döner eve gelince.
Kapının önünde annem üstümü silkeler
Yemek çoktan hazırdır.
Daha bitmedi!
Cuma günü okul çıkışına benzer biraz da kelimelerim
Güneşi, öyle aydınlatır ki defterimi
Güncesini tuttuğum kasvetli boz bulanık günler;
Yağmurunu dindirir,
Zamanını ileri sarar.
O zaman ki şimdiye getirir beni
Eski güllerim, şimdi solar.
Asıl şimdiyse toprakta bir filizdir.
Binbir ümit, hasret, çetele, fotoğraf ve müziktir.
Bir de yol
Deniz aşırı, uzun bir yol.
Ada örneğin.
Kat edilir elbet uzun yollar
Yine zamandadır çaresi.
Çareyse zamanın verdiği bize,
Eklenirse günler daha;
Beklenir bir köşede,
Yalnızca veya kalabalıkla.
retroretina
02.09.2022
Yorum Bırakın